Shitty traduction Anglais
3,468 traduction parallèle
Herkesin sahip olduğu aynı boktan bilgilerle etrafta koşturup duruyorsun.
You are running around on the same shitty information as all those other dipshits out there.
Bu dandik pistin müşterek olmasına karar vermiştik.
We agreed that the shitty airfield should be common.
Ne boktan bir iş!
A shitty job.
Sonra dallama arkadaşları ve kendinden tiksinmesi ilişkimizi parçaladı.
Then her shitty friends, her self-loathing kind of destroyed that.
Bu olanlar bu boktan kasaba için oldukça fazla.
All this rather shitty little town.
İçerideki berbat koku sadece bana mı geliyor yoksa başkasına gelen de var mı?
Is it just me or is there, like, a shitty smell in here?
Üç yıl boyunca ona boktan ücretlerle çalıştım ve beşte bir mi alıyorum?
I worked for him all those years on shitty wages and all I get is a fifth?
Boktan filminin canı cehenneme!
Fuck your shitty movie!
Siktiri boktan kameralarımızı kontrol etmek için iki mühendis gönderecek kadar önemli olan ne varmış ki?
- What is so important that they send two engineers to check our shitty cameras?
Bok çukurunda paralı askerlerle kapalı kaldım. Her yerde uzaylılar cirit atıyor.
I'm stuck down in some shitty hole with mercs, aliens running around everywhere.
Yani- - boktan odadan kedicik mezarlığına..
So... From the shitty room to the kitty tomb...
Evet, bizim kuzeyli boktan espri anlayışımız işte böyle.
Yeah, that's our shitty northern sense of humour.
- Uyuşturucumuzu teslim etmesi gereken adamlardan biri tarafından soyulurken vuruldum. Bu yüzden de elimde çanta, burada oturmuş boktan donutlar yiyip seninle laflıyorum.
I was shot while being robbed by one of the men who was supposed to bring us our dope, which is the reason I'm sitting here eating a shitty doughnut, talking to you with this briefcase in my hand.
- Buraya senin boktan restoranında çalışmaya geldiğimi mi sanıyorsun?
- Do you think I came here to work in your shitty restaurant?
Çünkü şu an savaşın içindeyiz ve hiçbirimizin tanımadığı bir kadının yazdığı mektuba dayanan boktan bir mesele için onun kontrolünün zayıflamasına izin vermeyeceğim!
Because we're in fucking battle right now and I will not undermine his control of what is, frankly, a shitty situation based on a letter written by a woman neither of us know a thing about.
- Pekala sonunda telefonuna baktın. Demekki benim gibi randevun iğrenç geçti.
Okay, you're answering the phone, which means you had just as shitty of a date as I did.
Artık "evet" dediğine göre çadır kurmakta berbat olduğunu söyleyebilirim.
Now that you've said yes... Let me tell you, you did such a shitty job with that tent.
- Kendimi berbat hissediyorum.
- I feel so shitty.
Boşandım, yaşlandım, çulsuzum. Venice'de boktan bir dairede yaşıyorum.
I'm divorced, I'm old and I got no money, I'm living in a shitty apartment in Venice.
Rakamlar çok boktan, Rick.
That's a shitty rate, Rick.
Bu rezil vergi kaçakçısı adalarına.
Shitty little tax-dodge islands.
Evet, üç haftadır Los Angeles'taydım. Üç lanet haftadır.
Yeah, I was in LA for three weeks, three shitty weeks.
Bu kulübe bozması, sözde araştırma tesisinden çıkartılacaksın. Şimdiye kadar ortada mantıklı görünen tek şey buranın unutulmuş, harap bir yer olduğudur.
You will be pulled from this shitty little shack you call a research facility so fast that the only thing relevant to be shown for any of this is the way it's all exposed, wrecked, and forgotten.
Boktan bir geceydi.
It was a shitty night.
Evet, sanırım üç saat önce yapmış olmam gereken konuşmayı yapmak yerine oğlumdan daha beceriksiz dandik bir doktorla kurbağalı gölde anahtar arıyorum.
Yeah, well, I was supposed to give a speech three hours ago, and instead I'm in the middle of a lake looking for froggy keys with a shitty doctor who's less capable than my son.
Bana dandik doktor diyerek kendi dandik babalığını örtüyorsun.
Calling me a shitty doctor to make up for the fact that you're a shitty father.
Ne karmaşık bir durum.
What a shitty mess.
Orası salak öğrencilerin mekanıdır ama.
Come on, that's for shitty students.
- Bu boktan gecede sizinle tanıştığımız için memnun olduk.
It's nice to officially meet you on this shitty night. Yeah.
Berbat ötesi bir anneydi, nasıl bir eş olduğundan bahsetmiyorum bile, tamam mı?
It means she was a shitty mom, not to mention the kind of wife she was, all right?
Adamın hayatını siktiriboktan askeriye müteahhidi kurtardı.
Can you believe that shit? The dude's life got saved by shitty army contractors.
- Boktan filmleri.
- Shitty movies.
Hangi boktan programı izlediğin.
About which shitty television program you're watching.
O zaman, biraz boktan TV izlemeye hazır mısın?
So, ready to watch some shitty TV?
Berbat bir Renault'ya benzemiyor bu.
It's not like a shitty Renault!
Sen sahtekardan başka bir şey değilsin.
You're nothing! you're nothing more than a shitty impostor!
Boktan bir laf ettin.
That was a shitty thing to say.
Çok şükür, onlar şu Etrüksler ile meşguller son zamanlarda.
Thank God lately they're all busy with these shitty Etruscans.
Çalıntı arabalarla bir boktan kasabadan diğerinde gitmek zorunda değilsin.
You don't have to be going from one shitty town to another in a string of stolen cars.
Senin sattığın iğrenç esrarla.
Shitty weed that you sold me?
Sen kötü bir kardeşsin Jimmy.
You're a shitty brother, Jimmy.
Her zaman kötü bir kardeş oldun!
You've always been a shitty fucking brother!
Bunun aptalca olmadığını söylemiyorum.
I'm not saying it wasn't a shitty thing to do.
Gerçekten aptalca.
That was a pretty shitty move.
Ama kötü bir zamandaydın.
But you were in a shitty place.
O zamanlar kötü bir kardeştin, ama şimdi kötü kardeş olmamak için önünde kocaman bir yıl var.
You were a shitty-ass brother, and now you've got a ton of years to be a not-shitty-ass brother.
- Sıçtığımın mahkemesi!
Shitty court!
Boktan bir iş.
Shitty job.
Rezil insanlar!
Shitty people!
- Neyden? Senin eski boktan balo geçmişini ve benim de olmayan balo anılarımı defediyoruz.
- We are exorcising your shitty prom past and my shitty no-prom present.
Belki boktan bir çömlek işi onu sevindirebilir?
Maybe some shitty pottery might cheer him up?