Side traduction Anglais
60,029 traduction parallèle
Tarafsız kalmak adaletsizlik karşısında zalimlerin tarafında olmaktır.
Neutral, in the face of injustice is on the side of the oppressor.
Paranın bir yüzünde iyilik varsa diğer yüzünde gazap var.
For it's favor on one side of the coin, and wrath on the other.
biraz başladı yan işler afyon kaçakçılığı son turunda Afganistan'da.
Started a little side business smuggling opium on his last tour in Afghanistan.
Isabella bu tarafta yanımızda.
Isabella is over on the other side with us.
Doğu yakasındaki çetelerde sıkıntı yok. Fakat Narrows'un güneyinde, liman tarafında çok şey konuşuluyor.
The East Side gangs are holding, but south of the Narrows, the docks, there's chatter.
O kapının arkasında seni tekrar öldürmek için bekleyen yüzlerce polis var.
There's about a hundred cops on the other side of that door ready to kill you all over again.
Batı yakasında artan isyanlarla beraber... şehirde yağma ihbarları alıyoruz.
We're getting reports of a riot growing on the west side, as well as widespread looting uptown.
Tamam, ekipleri batı yakasına topla.
All right, concentrate units on the west side.
Çoğu batı yakasında başka bir ayaklanmayla uğraşıyor.
Most were waylaid by another riot on the west side.
Mr. Thirio'nun ayrıca karnının sağ tarafında kabaca zımbalanmış uzunca bir kesik var.
However, Mr. Thirio also has a long incision along the right side of his abdomen that's been crudely stapled shut.
Başkanın yanından ayrılma.
Don't leave the mayor's side.
Seni kahrolası binanın bir yanından sarkıtma yetkisine de sahip değildim, değil mi?
I didn't have the authority just to hang you off the side of a bloody building, did I? !
Cisco yol boyunca sensörler kurdu. Şehrin diğer ucundaki bitiş noktasına kadar hızını takip edecek.
Cisco set up sensors all along the course, and he'll be tracking your speed all the way to the finish line on the other side of town.
Sonra da belini tuttu ve yeri devrildi.
And then he clutched his side and keeled over.
- Güzel bir bonfile yanında da biraz bernez sosu, patates püresi hiçbir şeyim kalmaz.
Just a good fillet steak... bit of béarnaise on the side, mashed potatoes... does the trick ever time. - Really? - I promise.
Ben sadece Barry'nin gördüklerine vibelayabiliyorum otobüs durağının yanındaki bir haber şeridi de fazla bilgi vermiyor.
I can only vibe what Barry saw, and a ticker on the side of a bus stop doesn't give us a whole lot of info.
Yanında kalmamı sağlamak için söyleyebileceğin hiçbir şey yok mu?
- Um... - Is there seriously nothing you won't say to get me to stay by your side?
Akıl sağlığımı yerinde tutan tek şey iradem.
It's only my will that keeps me on this side of sanity.
Sadece koşmalısın, diğer her şeyi bir kenara itmelisin
You gotta just run, you gotta push everything else to the side.
Pekala çete, sanırım hepimiz bunun Killer Frost'un Caitlin'in kararlarını etkilemesi olduğu konusunda hemfikiriz.
Okay, well, look, gang, I think we can all agree that this is a simple case of the other side... Killer Frost side of Caitlin clouding her better judgment, so...
- Ama iyi haber şu ki eğer yanlış bir yerde kapana kısılırsa onu geri getirebiliriz.
But the good news is, if he gets stuck on the wrong side of the tracks, now we can fish him out.
Ben gedik açacağım, sen de bir şeye çok sert şekilde vurmaya hazırlan.
I'm gonna open a breach, you be ready to hit something really hard on the B-side.
Tıpkı "Batı Yakası'nın Hikayesi" ndeki gibi.
This is just like "West Side Story."
Kenara çekilin.
Guys, move to the side.
İyi tarafından bak Barry.
Look on the bright side, Barry.
Charter çanını sallandırırlar ve zenginin biri çanı çalar ya iki tarafında da kötü iç savaş üniformaları giymiş aptallar dikilir?
You know, the one where they put the charter bell on a float, and some rich guy rings it while two dumbasses stand on either side of him wearing moldy Civil War uniforms?
Bu bir yan etki olabilir.
That'll be a nice little side-effect.
Ama iyi tarafından bakarsak,
But on the bright side,
Ve ne olursa olsun senin tarafında olacağım.
And I will be by your side no matter what happens.
Öteki Dünya yok oldu.
The Other Side is gone.
Benim tarafımdaymış gibi davranma.
Don't-Don't pretend that you're on my side.
Senin tarafında değilim.
I'm not on your side.
İyi tarafından bak.
Look on the bright side.
- Öteki taraf...
- the Other Side...
Ondan bahsetmişken, onun yanında olman gerekmiyor muydu?
Speaking of which, shouldn't you be by her side?
Seninle yan yana ölmeyi dört gözle bekliyorum, KP.
I look forward to dying by your side, KP.
Bu gece Damon'un uzun süredir görmediğim yüzünü gördüm.
Tonight I saw a side of Damon that I hadn't seen in a while.
Ters taraftasın.
Wrong side.
Sadece yanında çalışmaktan onur duyarım. - Eğer istersen.
I'd be honored to, uh, simply continue working by your side... if you'll have me.
- Aynı taraftayız kardeşim.
We're on the same side here, brother.
- Yan tarafa çevirin.
Go ahead and turn her on her side.
Bir kere olsun neden bir taraf seçmiyorsun?
For once, why don't you pick a side?
Taraf seçiyorum.
Picking a side.
Bir kereliğine neden bir taraf seçmiyorsun?
For once, why don't you pick a side?
Belki şeytani sevişme kısmı yapmışlardır.
Well, maybe they just run an evil petting zoo on the side.
Ben orada onun yanında olacağım. Onu büyütmek, onu sevmek ve her şeyi öldürürken ona yardım etmek için.
I'll be there, right by his side, to nurture him, love him, to help him to... kill everything.
Sen sadece Lucifer'in çaresin yapışkan bir parçasısın.
You're just Lucifer's desperate, clingy side piece.
Lucifer'in bir parçası olmanın avantajları var.
'Cause being Lucifer's side piece has its perks.
Senin bu yüzünü hiç görmemiştim.
I have never seen that side of you.
Pekâlâ, Drone kontrol binasına girmek için savaşmalıyız Aynı zamanda,
All right, so, we gotta fight our way into the drone control building while at the same time, fighting our way into the command center building on the other side of the base.
Ben yoldayım.
Reports of an ice storm and fireball at an East Side slaughterhouse.