Sofa traduction Anglais
1,810 traduction parallèle
Yaşlı adam ifadesinde belirttiği üzere cinayet anında oturma odasında uzanıyormuş...
In his testimony the old man said that at the time of the crime he was lying on the living room sofa... No, I can't see anything.
İhtiyar burada, kanepede yatıyordu.
The old man was lying right here on the sofa.
Neredeyse biz de aynısını yaptık böylece adamın kanepeden kalkıp 35 metre yürüyüp, kapıyı açıp ve birisini görmeyi nasıl becerdiğini anlayabiliriz.
And we've reproduced them almost exactly, to see he had to get up from the sofa, walk 35 meters, open the door, and still manage to see someone.
Sen kanepedeki yaşlı adamsın.
You're the old man on the sofa.
Görebiliyorum. Masada oturuyor ve az önce neredeyse olacak olanı biliyor.
I can see it... he was sitting on the sofa, and knowing what almost happened.
Ama annen, İsviçreli Dr. Johan Gustavo tarafından onun için özel olarak tasarlanmış 10.000 dolarlık ortopedik yatağı yerine sert bir kanepede uyumadı.
Well, your mom didn't sleep on a hard sofa instead of her specially designed $ 10,000 orthopedic bed made by Dr. Johan Gustavo, of Switzerland.
Bilirsin, Rimini Yeni Yıl partisinden sonra herkes gidince ben kanepeye uzandım ve ikinizi düşünerek masturbasyon yaptım.
You know, Rimini... after New Year parties... after everyone left, I used to stretch out on the sofa... and masturbate thinking of you both.
- Bunun yerine bir kanepe satın al.
- Buy a sofa instead.
Kanepe olmaz.
Not a sofa...
- Şu kanepe eskimiş gibi duruyor, değil mi?
- That sofa isn't so nice, is it?
Yani ister inanın ister inanmayın kanepeyi yanlarından tuttuğum gibi doğru koştum mutfağa bir de kasap bıçağı aldım elime...
So believe it or not, I actually had to grip the sides of your sofa to keep me from running into the kitchen and grabbing a butcher knife and just stabbing them
Kanepede yatabilir miyim?
Can I sleep on the sofa?
Kanepem yok.
I don't have a sofa.
Sadece koltuğumu denemek için gelmiştim.
Just trying out my sofa.
Bu da büyük bir koltuk.
It's a big sofa.
Hadi küçük koltuğuma oturun.
Sit on my little sofa.
İşte burası salon, TV seti, kanepe ve burası da mutfak.
well, this is the living room, the TV set, the sofa, and this is the kitchen.
Ne kadar iyi bir kanepe burayı güzelleştirebilir ki...
I don't know how such a good sofa ended up here
Koltuğun rahat.
You sofa is comfortable
Gel Fanny, genç bir insan için sürekli kanepeye yayılmak iyi bir marifet değil.
Come, Fanny. It is a shocking trick for a young person to always be lolling upon a sofa.
İzin verirsen bu gece burada kalayım. Arabam arıza yaptı.
Let me sleep on your sofa, my car broke down.
Kanepede yatarsın.
Sleep there on the sofa.
Kanepeyi Lorenzo ilk maaşıyla almıştı...
He bought the sofa with his first paycheck...
Kan ve doku kanepeye.. ... duvara fayans döşemeye ve cam kahve masasına bulaşmış.
Blood and tissue on the sofa wall tile floor glass coffee table.
Aynı şu koltuktaki temiz yer gibi mesela.
Like this void on the sofa for instance.
Eğer biraz daha orta çağ kanepesi bakacak olursam birini öldüreceğim.
If I have to look at one more mid-century sofa, I'm gonna kill somebody.
Kanepe yastıklarının kumaşıyla aynı dokuya sahip gibiler.
they appearto be consistent with the sofa pillow cushion at the scene.
Başka kim kı * ını kaldırmanı söyleyecek? Ve arkadaşının veda partisine gitmeni Alice.
Who else is gonna tell you to get your ass off the sofa and go over to your friend's fucking going away party, Alice.
Koltuğa otur.
Have a seat in the sofa.
Koltuktan düştüm.
I tripped over the sofa.
Çok güzel bir kanepedir.
it's a nice sofa.
Benim yatağımda yatarsın, ben de kanepede.
I'll sleep on the sofa. You can have my bed.
Birkaç gün sende kalabilir miyim diye soracaktım.
I was just wondering whether I could stay in your sofa for a few days.
Dostum, bizim kanepede yatabilirdin.
Man, you could have sleep on our sofa.
Şey, biz yakın arkadaşız.
Ah well, we're only telling close friends. He's been shot out his flat and he's sleeping on the sofa.
Şimdilik koltuğumdan kıçını kaldır ve kaybol!
For now get your dumb-ass off of my sofa.
Koltukta başlamış.
It began at the sofa.
Neden koltukta başlamış ki?
Why start at the sofa?
Koltukta konuşuyorlardı. Aralarında bir şey geçti.
They were talking on the sofa, Something happened between them,
Koltuğa kırmızı şarap döktüm " dür.
I spilled red wine on the sofa. "
Carlos yeni bir dost ediniyor, benim de kanepelerden kene ayıklamam gerekiyor.
Carlos gets a new best friend, and I get to check the sofa for ticks.
- Kanepede.
- On the sofa.
Masanın arkasındaki kanepede otururduk. Burası dükkanın bi parçasıydı ama kullanılmazdı.
We used to sit in a sofa behind the desk in a part of the shop that was not used.
Biriniz kanepede, biriniz yerde yatabilir.
One of you can have the sofa, and one of you can have the floor.
- Kanepeyi kaptım!
- I got the sofa.
- Kanepe benim!
- I got sofa.
Dwight, kanepeyi ben kaptım.
Dwight, I got up the sofa...
Şu koltukta oturan adamı görüyor musun?
See that man sitting on the sofa?
Kanepeye uzan.
Lie down on the sofa.
Şu koltuğa bak.
Look at this sofa.
Koltuk iyidir.
The sofa will be fine.