English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ S ] / Someday

Someday traduction Anglais

7,639 traduction parallèle
"Neredeyse... Belki bir gün aşk bile olabilir."
" It's almost, and someday maybe, could be love.
Planını uygulamak için sana ihtiyacı vardı. Çünkü bir gün bunu unutabileceğini biliyordu.
He needed you to be in on the plan because he knew someday he might forget.
O hâlde bir gün yönetmeyi umduğun sürüyü öldürmüş olursun.
Then you will have murdered members of the very pack you still hope to someday lead.
Çünkü bir gün buraya döndüğünde, yaptıklarınla yüzleştiğinde?
'Cause when this comes back to visit and you someday have to face what you did here?
Bir gün babam ölecek.
You know, someday, my father will be gone.
Bir gün bana teşekkür edeceksin.
You're gonna thank me someday.
Ben birgün öleceğim ama sen ölmeyeceksin.
I'll be gone someday and you won't. Abigail, please.
Ama yani günün birinde öleceğini biliyordum.
It's just [inhales deeply] I knew she would be gone someday.
Belki bir gün bu mucizevi ilaçlardan biri insanı hayatta tutmayı başarır.
But maybe one of these wonder drugs will keep you alive someday.
Birgün ben gideceğim ve sen burada kalacaksın.
Someday I'll be gone and you'll still be here.
Belki bir gün beraber açılırız.
Well, maybe we'll cast a line someday.
Bu birgün ona ihtiyacı olmayacağı anlamına geliyor.
Because that means someday they won't need you.
Bu Dean Potter mı? Aman Tanrım. Belki bir gün.
It's that Dean Potter, oh god... someday, maybe...
- Belki bir gün baba olmak isteyebilirsin.
And let your junk breathe. You may want to have kids someday.
Kızlar geldi geçti, ama her zaman bir gün senin geleceğini biliyordum.
Oh, girls came and went, but I always knew someday you'd come.
Şimdi böyle diyorsun ama bir gün beni küçük düşürmek isteyeceksin.
You say that now, but someday you'll want to humiliate me.
Günün birinde takımıma hak ettiği saygıyı gösterseler fena olmazdı.
It'd just be nice if someday my team could get the respect they deserve.
Bir gün, köpeğim olsun istiyorum, ama üreticiden değil...
Someday, I want a dog, but not from a breeder...
Belki bir gün nedeni hakkında birbirimize karşı dürüst olabiliriz.
Maybe someday we can be honest with each other about why.
Günün birinde birisi de senin çalışmalarını böyle atıyor olacak.
Someday, someone will be throwing out your work, too.
Belki bir gün.
Maybe someday.
Bir gün beni aramak istersin diye.
Well, I thought you might like to call me someday.
Bir gün bizim de bir güneşimiz olacak. Hem de 3 tane.
We'll have a sun, someday, three of them.
- Olmam. Şimdi olmasa bile bir gün Gök Tanrı'nın huzurunda birlikte olacağız.
Someday, we shall be as one in the Blue Sky, if not before.
Bir gün anne olacaksın,... hem de harika bir anne olacaksın.
You're still going to be a mother someday, And you're going to be a great one.
Fizikçiler inanıyorlar ki, gelecekte bir gün uzay zamanın dokusundaki yeni bir aksaklık yeni bir faz geçişini tetikleyebilir.
PHYSICISTS BELIEVE THAT SOMEDAY IN THE FUTURE, A BRAND NEW GLITCH IN THE FABRIC OF SPACE-TIME MAY TRIGGER ANOTHER PHASE TRANSITION,
Günün birinde dünya şampiyonu olacaksın.
You're gonna be world champion someday.
Apokalipsin gerçek nedenini Belki bir gün
Someday maybe we'll find out the real reason the Zombie Apocalypse happened.
Bir de hani diğer türlü arkadaşlar vardır bir gün daha fazlası olmasını dilediğiniz.
And then there's that one friend who, well, you hope, someday becomes something more.
- Megan, bir gün sana geri ödeyeceğim.
Megan, someday I'll pay you back.
Bir gün dünya seni benim gözümden görmeye başlayacak.
Someday the world will see you like I do.
Elven Garde günün birinde savaş ilan edecek.
Elven Garde will declare war on us someday.
Belki bir gün oynamasını öğretirim sana.
Maybe I'll teach you to play someday.
Bir gün her şeyi açıklayacağım. Ama şimdi, ona göz kulak olacağına söz vermeni istiyorum.
Someday I'll explain everything to you, but right now,
Hiç durmaksızın aşkımı haykırıyorum.
A beginning will someday be born from our own hands
Belki sonra.
Maybe someday.
Umarım bir gün yine birlikte çalışırız.
Hope we get to work together again someday.
Ve eminim ki bir gün ikimizin de ağlamadığı bir randevumuz olacak.
And I'm sure that someday, we're gonna get through a date without one of us crying.
Bir gün dedektiflik yapacaksın ama bu dosyada olmayacak.
And someday, you'll make detective, but it will not be on this case.
Ben ikimizin de bir gün kaçacağı bir şehir görüyorum ve ikimizde ünlü olup istediğimiz her şeye sahip olunca, buraya geri döneceğiz ve havada beşlik çakacağız.
Wow, I didn't realize there were so many day hookers. I see a city that you and I will run someday, and when we're both famous and have everything we've ever wanted, we'll come back here together and high five.
İçinde bir karanlık var ve bu karanlığı içine kafan kadar kocaman burritolar gibi gömebilirsin ama günün birinde bu karanlık ortaya çıkacak. Çıktığında, beni aramanı istiyorum.
There's a darkness inside you, and you can bury it deep in burritos as big as your head, but someday soon, that darkness is gonna come out, and when it does, I want you to call me.
Bir gün bizden geriye kalan tek şey bu olacak.
Someday this will be all that's left of us.
Kendi kendime belki bir gün onu ararım diye söylenip durdum.
Kept telling myself maybe you know someday I... I would just call him up.
Umarım bir gün tanışırız.
I hope we get to meet someday.
Bir gün öğreneceğiz.
Well, someday we'll learn.
Ve bir gün eğer izin verirsen seni ona götürürüm.
And someday, if you let me, I'll take you to him.
Kim bilir belki bir gün geri geliriz.
Who knows We might be back someday.
Büyüyüp iyi bir genç adam olacak falan diye düşünmenin alemi yok.
It's not like he's gonna grow up and be a fine young man someday.
Umarım bir gün ben de bu kadar hızlanırım.
I'm hope I'm that fast someday.
Sana yapılan bu yanlışlıklar gün gelecek telafi olacak.
These wrongs done to you will be righted someday.
Bir gün babamla gitmek istiyorum.
I wanted to go there someday with my dad.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]