Soracağım traduction Anglais
6,556 traduction parallèle
Sana bir şey soracağım. Ama biraz uygunsuz olabilir.
I have something to ask you, but it might be a little inappropriate.
Ona birkaç soru soracağım sadece.
- I'm just gonna ask him a couple questions.
- Tabii ki soracağım. Birinin suçlu olduğuna karar veriyorsun, sonra onlara uyacak suçu buluyorsun.
You decide someone's guilty, then you find the crime to fit them.
O yüzden bir kez daha soracağım.
So I'm gonna ask you again :
Bir şey soracağım.
I have a question.
Eddie'ye Becky'den ne duyduğunu soracağım.
I'll ask Eddie what he's heard from Becky.
Kaç yaşındasınız diye soracağım ama 30 diyeceğinize eminim.
I'll ask ya how old you are, but I know I'll hear 30.
Kısa bir soru soracağım.
Quick question.
Ben de seni arıyordum. Hemen bir şey soracağım.
Hey, Rosa, just who I was looking for.
Bir kez daha soracağım :
I'm going to ask you one more time : Did you tell them my name?
Sana bunu bir kere soracağım.
I'm only gonna ask you this once.
Hızlıca bir soru soracağım.
Uh, just one quick question.
Bir şey soracağım.
I gotta question.
- Ben soracağım
- I have a question.
Affedersiniz, bir şey soracağım.
Excuse me a moment.
Laila'ya bir şey soracağım.
Let me ask Laila something. Wait.
Bekle, bir şey soracağım.
I'm just gonna ask you a question.
- Hemencecik bir soru soracağım.
Just a quick question.
Bir soru soracağım.
I have a question.
Sana bir kez daha soracağım Jared.
I'm gonna ask you one more time, Jared.
Sana bir şey soracağım.
So listen, let me ask you a question.
Bir şey soracağım.
But let me ask you one thing.
Soracağım.
I'll ask him.
Arkadaşım Catherine'i arayıp onun nasıl olduğunu bizzat kendim soracağım...
I'll call my friend Catherine and ask her how she's doing myself...
Neden olduğunu soracağımız kişiyi biliyorum galiba.
I think I know who we should ask why.
Ben de Vince'e aynı soruyu soracağım.
I'm gonna ask Vince the same question.
- Sana birkaç soru soracağım. - Ned'i istiyorum.
I'm going to ask you some questions.
Sana bazı sorular soracağım.
I have some questions.
Tony, ona hızlı tekne ister mi diye soracağım.
Well, Tony, I'm gonna ask him his preference in powerboats.
- Bu konuyu yarın ona soracağım.
I'm gonna ask him about it tomorrow.
Sana bir soru soracağım.
Let me ask you something.
Sana soracağım o kadar çok şey var ki.
Pow! So many questions.
Tamam, Debbie'ye soracağım.
I'm a warm body and I'm yours for the taking.
Ajan Larsen, geçtiğimiz altı aya ilişkin bazı tarihleri açıklığa kavuşturmak için sorular soracağım.
Agent Larsen, I'm gonna ask you to clarify a few dates of service over the past six months.
Bir şey daha soracağım. Bundan zevk alıyor musun?
I got to ask you - - did you enjoy it?
- Sana bir şey soracağım.
Let me ask you a question.
Bir kez daha soracağım.
I'm going to ask you once more.
Ona katıldığımız zaman bunu ona soracağım.
I'll have to ask about that when we join him.
Tory sana bir şey soracağım.
Tory, let me ask you something.
Sana bunu bir kere soracağım, ve ikimizde bu gece ne olduğunu anlayacağız.
I'm only going to ask you this once, so we are both clear on what you've endured this night.
Sana bir soru soracağım, doktor.
Let me ask you a question, doc.
Sana soracağımız birkaç soru var.
We just have a few questions for you.
Hemen bir soru soracağım.
Quick question.
Ona bazı basit sorular soracağım.
I'm going to ask him some very simple questions.
Şimdi birkaç soru soracağım.
Now, I have to ask you a few questions.
Baksana sana bir şey soracağım. Kedin var mı?
Hey, listen.
Bana soracağın bir şey var mı?
Is there something you want to ask me?
Soruları ben soracağım.
I will ask you questions.
Seattle'ı arayacağım, davanla ilgilenen detektifle konuşacağım ve başkalarının işine burnunu sokan birileri var mıymış soracağım. Pekala.
All right.
- Sana bir şey soracağım.
BOTH SPEAK AT ONCE
Pardon, bir şey soracağım...
♪ Maní picao, cao... ♪