Supply traduction Anglais
5,801 traduction parallèle
Ayrıca dispanserdeki kaynağını kesti.
Plus, she cut off your supply at her dispensary.
Onlara tam destek veriyorlar. Eğer biri bunu çalıştırabilirse bu baraj lanet olası Helmand'ın yarısına elektrik tedarik edecek.
Talk about hearts and minds this joint would supply electricity to half of bloody Helmand if someone could work out how to turn it on.
- Güç kaynağı nasıl?
- How's the power supply?
Kral için çalışmıyorum, tershanesi için tedarik ediyorum, size söylediğim gibi.
I don't work for the King, I supply his navy, which is to say you.
Başka nerede tıbbi malzeme dükkanı var? UVC ışığı mı?
Where's another medical supply store?
Rusya'ya gidecek olan ikmal yolları ise daha açılmadan kapanmıştı.
And the supply route to Russia remains closed off.
- Her uzvun için kırık tahtan mı var?
What, you just have a supply of splints for every body part?
Bizler ihtiyacı karşılıyoruz.
We are simply providing the supply.
İnsanları gömmek için yardım vermedik.
We did not give supply to bury people.
Orayı havaya uçurarak, bu kasabayı riske atacağımı mı düşündün?
You think I'd put this town at risk by burning up its food supply?
Prostetikleri için neredeyse sınırsız müşteri kaynağıyla Massimo zanaatini sanata çevirmesini bildi.
With an almost unlimited supply of clients for his prosthetics, Massimo elevated his craft into art.
Geçen ay kimyasal madde tedarik şirketlerine birçok zorla girme meydana gelmiş bir tanesi de o şeyi gördüğüm yere çok yakın.
There have been several break-ins at chemical supply companies in the last month, Including one very close to where I encountered - What I saw.
Tekrar yağmur ormanı Ağaç Faresi'nin meyve kaynağı tükendi.
Back in the rainforest, the tree-shrew's supply of fruit has run dry.
Erzak treni tamamen yok edildi.
Supply train was totally destroyed.
Erzak denizcileri
They're supply marines.
Altı aylık Nörotriptilin.
Six months'supply of Neurotriptyline. Mm.
Geniş bir oda, 24 saat su sağlanıyor, temiz bir banyo.
A spacious room, 24 hour water supply, a clean bathroom "
Bir keresinde tedarik görevindeydim.
Well, once when I were on this supply mission,
Temel ekonomi, arz ve talep.
It's basic economics. Supply and demand.
Yatakla ve malzeme dolabıyla dolu bir binadasınız.
You're in a building full of beds and supply closets.
Arkadaşların erzaklarını bitirmiş. Ben de tekrar doldurmaya karar verdim.
I saw that your friends cleaned out your supply, so I thought the least I could do is replenish your stock.
Yine de dünyadaki Pu-239'un dörtte birini yutmuş birini, bir kasa birayla tedavi edeceğinden şüphen yok.
- Obstetrics. - Oh. Yet you felt confident treating a man who swallowed a quarter of the world's supply of Pu-239 with a case of beer.
Belli ki sınırlı kaynağımız için sana güvenemeyiz.
You obviously can't be trusted with our limited supply.
Yumurtayı temizledikten sonra her şeyi malzeme dolabına koy.
Well, just put everything back in the supply closet, clean up the egg.
Farkındasınız, değil mi? Malzeme dolabında 10 terazi eksik.
You are aware, aren't you, that there are ten scales missing from your supply closet?
Eğer ihtiyacın olan şey referans ise sana bunu sağlayabilirim.
If its references you require, I can supply them.
Eger silah satiyorsa bir yerde tedarikçisi olmali.
Well, if she's selling guns, she must have a supply somewhere.
Sana yakıştırılan bir sürü adam vardır herhâlde.
I'm sure you have an endless supply of suitors.
Afrika dünya rezervinin % 10'una sahip.
Africa has about 10 % of the world's supply.
Ormanda 30 gün yiyecek tedarikimiz olmadan kaldık.
Thirty days in the jungle, short on food supply.
Hiç bir iz bulamadık. Tamam, merdivenleri, boş odaları ve malzeme odalarını da kontrol edebilir misiniz?
Okay, um, can you check the stairwells, unoccupied rooms, and... and supply closets?
- Çete kimyasalları elde ediyormuş.
- The scorpions supply the chemicals.
Yinede Simmo'nun uyuşturucu ticaretini durdurduğun için sağol.
Thank you for ending Simmo's drug supply, by the way.
Eminim bunun için birçok cevap sağlayabilirsin.
I'm sure you can supply some of the answers.
Yani enerji kaynağı yandı ve bütün antenler kapandı mı?
So the power supply fried and shut off all our antennas?
Konsol Thorn, besin kaynağı olasılıklarını gözden geçirmek için.. bir alt komisyon kurulması teklifinizi duydum.
Consul Thorn, I heard your proposal for a subcommittee to review food supply contingencies.
Stoklarınıza bakabilir miyiz?
May we take a look at your supply?
Birkaç mil ötede gizlenmiş bir Volm tedarik zulamız var.
There is... a concealed Volm supply cache several miles from here.
Volm tedarik zulası derken neyden bahsediyorsun?
What are you talking about, Volm supply cache?
Gizli tedarik stokları iki taraf için de hayati kaynaklar oldu.
Hidden supply stockpiles proved to be a vital resource for both sides.
Espheni güçleri son saldırılarına kadar bu kampla tedarik zulası arasındaydı.
Espheni forces stood between this camp and the supply cache until their recent attack.
Ne yapıyorsun? Weaver bana Volm tedarik zulasından bahsetti ve biraz hava değişikliği yapabilirim.
Weaver told me about the Volm supply cache, and I could use some change of scenery.
Güç kaynağının kesildiğini görünce kuyruğunu kıstırıp kaçtı.
Once he saw that the power supply had been cut, that Espheni turned tail and ran.
Yemek kaynaklarımızla birlikte, General ve Konsolos Whele'in hayatı da tehlikede.
Our entire food supply is at risk of being destroyed, as well as the lives of the general and Consul Whele.
Yemek kaynaklarımız risk altında.
The food supply is at risk.
Frost beni biraz tanıyorsan, kaynaklarının şehir için vazgeçilmez olduğunu bilirsin.
Frost, if you know me at all, you know the food supply for this city is not negotiable.
Onların güç kaynaklarını ortadan kaldırıyoruz.
We're disarming their power supply.
- Kendi mazotları var. - Winnsboro'da mı?
Had their own supply of diesel.
Tahmin edeyim, bir şey, nötronları bizim besleyebildiğimizden daha hızlı yakalıyor.
Let me guess, Something's recapturing neutrons Faster than we can supply them.
İkiniz de başkalarıyla birlikte olduğundan, o zamandan beri her şey tuhaflaşmış.
I heard you guys tongued in the supply closet at the Christmas party, and it's been a little awkward ever since because you're both with other people.
- Besleme kolonu.
~ Supply line.