English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ S ] / Surrender

Surrender traduction Anglais

5,248 traduction parallèle
Teslim oluyorum.
I surrender.
Kendi iyiliğin için teslim ol.
Surrender for your own sake.
Fotoğrafları bize ver
Surrender us the photos.
İlk ayağa kalkma çabalarımızdan son teslim oluşumuza dek Dünya'nın çekiminin üstesinden gelmek için mücadele ediyoruz.
From our first efforts to stand to our final surrender, we are struggling to overcome the Earth's pull.
General Leclerc sadece iki koşulla Almanya ve sizin için onurlu bir teslimiyet sözü veriyor.
General Leclerc guarantees honorable surrender for you and Germany, with only two conditions.
Bir, karşılık vermeden teslim olacaksınız.
One, you surrender without a fight.
Teslimiyetimin bedeli onlar için ölüm olacak ve Tanrı'nın araya girip onları kurtaracağından kuşkuluyum.
My surrender sentences them to death and I doubt God will intervene to save them.
- Teslim olmayacağımı size söyledim.
I told you, I won't surrender.
Hiçbir mukavemet göstermeden Paris'i teslim ederseniz tam olarak ne olur?
If you surrender Paris without resistance, what exactly will happen?
Ben de teslim olacaktım.
Then I'll surrender to you.
Teslim olup hücrelerinize dönün.
Surrender and return to your cells.
Baskılara teslim olmamalıyız.
We should not surrender to any pressure.
- Teslim ol ya da öl!
Surrender or die!
- Pes ettiler ama teslim olmadılar.
They gave up, but they did not surrender.
Teslim olun ve barış yapalım!
Surrender and you'll have peace.
- Size şunu demedim mi? : "Teslim olun ve barış yapalım."
Didn't I say, "Surrender and you'll have peace"?
Efendim, Guru beni bulup öldürmeden teslim olmak istiyorum.
Sir, before Guru finds me and kills me, I want to surrender.
Silahlarınızı bırakıp teslim olun!
Drop your weapons and surrender!
Tam teslim dışında hiçbir şeyi kabul etmeyecektir.
He won't accept anything but total surrender.
Teslimiyetinizi konuşmak için ne güzel bir fırsat.
What a priceless opportunity to discuss your surrender.
Taktiksel bir teslimiyet her zaman kötü bir şey değildir.
A tactical surrender isn't always a bad thing.
Hala kendime saygım varken teslim olmak istiyorum.
I want to surrender. While I still have my dignity.
Giysilerinizi teslim edip eksfoliyasyona gireceksiniz.
You'll surrender your clothes and undergo exfoliation.
Belki teslimiyet gerekir.
Maybe we should surrender.
Ama bu, öylece çekilip kadınları onlara teslim edeceğiz anlamına gelmiyor.
But does that mean we're just supposed to roll over and surrender our women to them?
Ama insanoğlu bu savaşta teslim olmadan önce okkalı birkaç yumruk atmayı başarabilir.
But we humans can get in a few good licks in battle before we surrender.
Doğruluk için bıraktığın bu mirası onun yüzünden zedelemek istemezsin. İşte bu yüzden bugün etrafın sarıldı.
You don't want to diminish your legacy of righteousness because of him... which is why you're going to surrender.
Anthony ya da sen kazanırsan ses çıkarmadan teslim olacağım ve beni yiyeceği günü bekleyeceğim.
If you or Anthony win, I'll politely surrender and count down the days until he eats me.
NBC haber muhabiri Jim Laurie hala Saigon'da olan birkaç Amerikalıdan biri, şehirde, Başkan Doung Van Minh radyoya çıktı ve Vietnam Ulusal Kurtuluş Cephesi'ne ülkesinin kayıtsız şartsız teslim olacağını söyledi ve ordusuna silahlarını bırakmalarını söyledi.
NBC news correspondent Jim Laurie is one of the few Americans still left in Saigon, in the city when President Duong Van Minh went on the radio and told the Viet Cong that his country would surrender unconditionally and that he had told its army to lay down its arms.
Saigon radyo bağlantısıyla Laurie'nin teslim olma konusundaki haberi.
Here from Saigon radio hookup is Laurie's report on the surrender.
Bu tek taraflı bir ateşkes ve kayıtsız şartsız teslimdir.
It is a unilateral ceasefire and an unconditional surrender.
Ben teslim olmaya karar gizli korkacak değil Ziyade gerçeğin doğru bir nedene.
Idecided to surrender nottofearfrom the secret but ratherto a cause towardstruth.
İnsanların pastalara yumulma şekline bakılırsa, iddiayı sen kazandın.
I surrender. From the way this town has taken to shoving cake in their faces, you have obviously won the bet.
- Teslim olmanız en kârlısı.
- Surrender is optimum.
Teslim olmamak ayrışmak anlamına gelir, ki bu da daha az kârlı.
Non-surrender means disintegration, Which is less optimum.
Ben bunu teslim olmak olarak görmüyorum.
I don't count this as a surrender. - [grunting ] - [ snarls]
" bir tanık diğer tanığı teslim edecek.
" a Witness will surrender a Witness.
"... bir tanık diğerine teslim olacak ve ikisi de sağ kalmayacak. "
"a Witness will surrender a Witness. And neither will survive."
Tabii Pearl Harbor'ın ertesi günü Japonlara teslim olan tek Amerikan şehri olmanın dışında.
Besides being the only town in the United States to surrender to the Japanese the day after Pearl Harbor?
Ultra seni yakalar ve güçlerini elinden alır.
Walk into Ultra right now and surrender your powers.
Yani benden öylece teslim olmamı mı istiyorsun?
So that's it, then? You just expect me to surrender?
Herkes şehrini geri istiyor. Bu defa teslim olmak yok.
They want their city back, no surrender this time.
Teslim oluyorum.
I surrender myself.
Dengenin tekrar sağlanması ve oğularımın özgürlüğü için suyu teslim ediyorum.
I surrender the water to restore balance and free my sons.
Hastalık pes etmektir.
Sickness is surrender.
Pes etmeyeceğim!
Surrender.
Pes ediyorum.
I surrender.
* * 2 dakika içeresinde yalancıyı gösterin!
? If you don't surrender the liar within 2 minutes, then I'll kill everyone!
Teslim olun!
Surrender!
Şimdi, teslim oluyor musunuz?
Now do you surrender?
Aaron teslim olmaya gittiğinde O'nu tutukladılar.
Aaron went to surrender, and they arrested him.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]