English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ S ] / Sword

Sword traduction Anglais

11,222 traduction parallèle
Kılıcı var.
She has a sword.
Dava yalnızca senin kılıcınla güçlendirilmiş olabilir.
The cause can only be strengthened by your sword.
Yeni kılıçtan ne haber?
Aah! What of the new sword?
Kılıç sanatında antrenman yapan iki adam görmediniz mi hiç?
Have you never seen two men practicing the art of the sword, eh?
Bir köylü için evini, ekinini bırakıp orak yerine kılıç kuşanarak top patlamasının içinde emir altında olmaya yeterli sebep mi?
Is that cause enough for a cotter to exchange his scythe for a sword, to leave his home, his crops, and charge into a cannon's blast?
Aslında kalbimi kılıcı hiç çekmeden kazandı.
Actually, he won my heart without having to draw his sword.
Üçüncüsü ise belli ki sizi benim yoluma kılıç doğrultabileceğinize inandırmış ve bundan sağ kurtulabileceğinizi tecrübe ediyor.
And third, she clearly led you to believe that you could point your sword in my direction and survive the experience.
Şafak Kılıcı.
The Sword of the Morning.
"Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil kılıç getirmeye geldim."
"I did not come to bring peace... but a sword."
Eskiden bir İskoçyalıya yamuk yaptığında hiç düşünmeden kafanı kılıçla uçururdu.
You know... there was a time you'd cross a Scotsman... and he wouldn't think twice about cutting your head off with a sword.
Bu babamı kaçıran ve kılıcımı çalan adam.
That's the guy who took my father, and my sword.
Dışarıda Japon bir kız elinde kılıçla klonları tek başına hallediyor.
There's some sword-wielding Japanese girl outside handling the clones all by herself.
Yüce Tanrı'ya övgüler olsun..... azizlerin ağızında..... ve ellerinde iki ağızlı kılıçla. Öç alsınlar şeytani uluslardan ; .. halkları cezalandırsınlar.
Let the high praise of god be on the mouths of the saints, and a two-edge sword in their hand to execute vengeance on the demonic nations, and punishment on those peoples to bind their kings with chains and their nobles with fetters of iron
"Kılıcını yerine koy dedi."
"Put up again thy sword into his place."
"Kılıç çekenlerin hepsi..."
"For all they that take the sword"
".. kılıçla ölecek. "
"shall pass with the sword."
Tanrının kılıcının düşmanları yendiği gibi..... atalarımız ve doğmamış çocuklarımız sevindi.
As the sword of the lord bears down on our enemies, our ancestors and unborn children rejoice.
Kılıcını indir oğlum.
Put down your sword, boy.
Bazen müvekkilin için yenilgiyi kabul etmen gerekir.
There comes a time when you got to fall on your sword for your client.
Beni zincirleyip boğazıma bir kılıç dayadılar ben de hizmet ettim.
They put me in chains and put a sword at my throat, so I served them.
Bahse varım hala bir ata binemiyor ya da kılıç tutamıyorsundur.
I'll wager you still can't sit a horse or wield a sword.
Kılıç tutabiliyor.
He can wield a sword.
Şu kılıcı gördün mü?
See that sword?
O kılıcı asla kuşanmayacak.
He will never wield that sword.
O babanın kılıcı.
That's your father's sword.
Ailemin kılıcı.
It's my family's sword.
Bir ak yürüyen buzdan kılıcıyla karnımdan bıçakladı beni.
A white walker stabbed me in the gut with a sword of ice.
Kılıcını getirdiğimi söyleyin.
Tell him I have his sword.
Altın aslandan topuzlu o kılıcı kim sana verdi?
Who gave you that sword with the gold lion on the pommel?
Bu kılıcı da onu korumam için verdi.
He gave me this sword to protect her.
Kılıcını kralının sırtına geçirmiş adam diyor.
Says the man who shoved his sword through his king's back.
Yıllardır adamakıllı bir kılıç dövüşüne girmemiştim.
I haven't had a proper sword fight in years.
" Kılıcım senin.
" My sword is yours.
Kılıcımın üzerine yemin ederdim ama bir kılıcım yok.
I'd swear you my sword, but I don't actually own a sword.
Babamın kılıcı.
My father's sword.
Bu kılıç kötülük tılsımı!
This sword is a talisman of evil.
Bana kılıcımı getir diyorum sen de getiriyorsun.
I tell you to fetch my sword, and you do it.
Bana bu kılıcı getirmen için seni kandırdım.
I tricked you into delivering me this sword.
O kılıç, bir kurtuluş yolu değildir o bir kötülük tılsımı!
That sword is not a salvation, it is a talisman of evil.
Kılıcını bırak.
Put down the sword.
Kılıcını bırak.
Drop the sword.
Kardeşimin cesedini bulmaları için askerler gönderdim ama ne ondan ne de Büyücüler Lordu'nun kılıcından eser yok.
I sent soldiers to find my brother's body, but there was no sign of him or the Warlock sword.
Kırılmaz Kılıç.
The Sword Unbreakable.
Hanzo kılıç ve yay konusunda usta kudretli bir savaşçıydı.
Hanzo was a mighty warrior, skilled with sword and bow.
- Kırılmaz Kılıç.
The Sword Unbreakable.
Kırılmaz Kılıç, seni çağırıyorum!
I invoke the Sword Unbreakable!
Şu sihirli kılıç beni biraz hayal kırıklığına uğrattı.
I am little disappointed with this magic sword.
Doğru kılıç değil bu, seni ahmak!
It's not the right sword, you idiot!
Kafasında saplı.
The sword! It's in his head!
Bunun Bulunamayan Kılıç olmadığından emin misin?
Are you sure it isn't the Sword Unfindable?
Hadi ama!
- and I'll need a sword... - Oh, come on!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]