Söz konusu bile değil traduction Anglais
131 traduction parallèle
Söz konusu bile değil!
Out of the question!
- Söz konusu bile değil.
- Out of the question.
Okula gitmesi söz konusu bile değil.
No school for him.
O zaman bu söz konusu bile değil.
Then it's out of the question.
- Bu söz konusu bile değil!
- That's out!
Korkarım söz konusu bile değil.
I'm afraid that's out of the question.
Söz konusu bile değil. Kesinlikle.
It's out of the question.
Her neyse, şu anda benim için söz konusu bile değil.
Anyhow, it's quite out of the question for me right now.
Sinirimin bozulması söz konusu bile değil.
It's not a question of losing my nerve.
Bu söz konusu bile değil.
Its absolutely out of the question.
Bu söz konusu bile değil. Yukarıdaki para ne olacak?
What about all the money up there?
Elbette söz konusu bile değil!
Which is out of the question!
Söz konusu bile değil.
- Out of the question.
- Söz konusu bile değil.
- It's out of the question.
- Söz konusu bile değil.
- Not on a bet.
En azından ben kendime karşı dürüstüm ama senin için bu söz konusu bile değil.
But at least I belong to myself, which is more than I can say for you.
- Bu söz konusu bile değil, unut gitsin!
- This is not an option, so forget about it!
Bu söz konusu bile değil.
It's not even an option.
E, bu söz konusu bile değil.
Well, that's just out of the question.
Dosyalarda herhangi bir hata olması söz konusu bile değil.
It is an impossible credit a mistake in the filing cabinets of the information of the State.
Söz konusu bile değil.
It's out of the question.
Bu söz konusu bile değil.
It's out of the question.
Söz konusu bile değil.
No fucking way.
Söz konusu bile değil.
Out of the question.
Hayır, Jerry, söz konusu bile değil.
No, Jerry, it is out of the question.
Söz konusu bile değil.
That's out of the question.
Ortaya çıkman söz konusu bile değil.
Coming out is off the agenda.
- Söz konusu bile değil.
- Not it at all, really.
Söz konusu bile değil, öyle mi?
Not it at all?
Hoş görü söz konusu bile değil. Eğer kardeşini bulabilseydik- - - Nerede olduğunu bilseydim polisten korkmasına gerek kalmazdı.
Bearing your ass to 24 attonerys, including 2 overseas that is a unprecedented triumph.
Bu doğru. 1500 frank borcum var ve 1500 frankım olsa hayatım kurtulabilir ama olmaz. Para söz konusu bile değil.
It's true, I owe 1,500 francs and my whole life would be solved if only I had 1,500 francs, but....
- Para söz konusu bile değil.
- A pact. No money involved.
- Söz konusu bile değil.
- It's not an option.
Ve Yıldız patlaması söz konusu bile değil.
And StarBurst is out of the question.
Tony, bu söz konusu bile değil.
Tony, we're not even speaking.
Hayır, bu söz konusu bile değil.
- No, not. It's out of the question.
- Sanırım şaka söz konusu bile değil.
I guess humor is out of the question.
Ona aşık olman söz konusu bile değil.
And there's no way that you're in love with her?
Genelev mahallesinde yaşadığı için bu çocuğa pasaport alabilmem söz konusu bile değil.
There is no way to get this kid's passport... because he lives in the Red Light district.
Bu psikopat heriflerle çalışmamız söz konusu bile değil.
Working with these psycho assholes is off the table.
Bir bebeğimiz daha olması söz konusu bile değil.
There's no way we're gonna have another baby.
Yarın düğün söz konusu bile değil.
A wedding tomorrow is out of question
Bu söz konusu bile değil?
To buy? Still that!
Beraber yaşamamız bile söz konusu değil.
Even leaving together is out.
Yüzmek söz konusu bile değil.
Swimming is beside the point.
- Ben ederim. - Söz konusu bile değil.
- Let me help.
Ama oral seks söz konusu bile olamaz değil mi?
But a blow job is out of the question, right?
Hatta bu olay için sizi, söz konusu hayvan acaba şeytanın bir sureti mi değil mi öğrenmesi için Papa'nın gönderdiği bir casusa bile benzettiler.
It would not surprise me if the Pope sent spies to see if the Beast was a manifestation of the Devil himself.
Bence kimse benim ödediğim kadar... fazla para ödememiştir... çok pasif olduğumu düşünmesini değiştirebilecek... miktar söz konuşu bile değil... ve bu... bence... bu konuda benim hakkımdaki düşüncesi... film satılmadan önce oluştu.
I think there is no amount of money... I could have been paid- - there is no deal that I could have made... that she would not have felt that I had been too passive... and that--I think that... her opinion of me on that level... was formed before the movie was ever sold.
Sistem jeneratörle çalışıyor, güç kesintisi söz konusu değil, yani bütün şehirde elektrik kesintisi olsa bile, sistem güvenli.
The entire system is run on a generator, making power loss a virtual impossibility, meaning the system would remain safe even in the event of a city-wide blackout.
- Sanirim kefalet söz konusu bile degil, degil mi?
I guess bail's out of the question?