Sıkıldım traduction Anglais
7,183 traduction parallèle
Gerçekten anlamıyorum. Ama sanırım artık bundan sıkıldım.
But I've had just about enough of it.
Seninle konuşmaktan çok sıkıldım.
Hmm. I am pretty bored of talking to you.
Bu işten sıkıldım.
I'm, uh- - I'm done with this job.
Bu işten sıkıldım.
I'm so sick of this shit.
Çok sıkıldım.
I-I'm so bored.
Sürekli evin içinde atari oynamanızdan sıkıldım.
I'm tired of you kids always being indoors and playing video games.
Sıkıldım bundan!
I am bored of this!
Bütün bu hayal ürünlerinden sıkıldım artık Burt.
I'm done with all this make-believe stuff, Burt.
Bir şeyler yapmaya çalıştığım için bana bağırılmasından sıkıldım.
But you know what? I'm getting sick of getting yelled at for trying.
Ayaktan başa sıkıldım.
I'm bored out of my skull.
Sadece beklemekten sıkıldım.
I just got tired of waiting.
Bundan çok sıkıldım.
- I am so tired of this. - A-ha!
Çok sıkıldım!
I'm so bored!
Kedi fare oyunundan sıkıldım.
I'm sick of his cat and mouse game.
- İşçiydim. İki yıl Brown'da bulundum ve ayrıcalıklı hayat tarzından biraz sıkıldım.
Been at Brown for two years and just got a little fed up with the lifestyle of the privileged.
- Şimdiden sıkıldım ben.
Ah, I'm already bored.
Sormaktan sıkıldım!
And I'm done asking!
Bir zamanlar ben de sıkıldım.
Once upon a time, I lived it.
Bundan sıkıldım. Farklı bir tane deneyeyim gibi mi farklı?
Like I'm tired of this one, so I'll try a different one?
Sıkıldım bundan.
I'm tired of this.
Bir sürü aptalca şey yaptık..... ama en sonunda, sanırım Joe sıkıldı.
Did a lot of stupid things, but in the end, I believe Joe just got bored.
Canım sıkıldı. Neden biliyor musun?
I'm kicking myself.
C.F.D.'ye katıldığımızdan beri erkeklerle çalışıyoruz. Her gün kendimizi ispatlamak zorundaydık ve arkamızda dönen onca şeye katlanmaya ancak bununla baş edebilirim. Evet.
Hey, we've been working with guys since we started in C.F.D.
Ailem bir kabarcığa tıkıldığım gerçeğini unutturmaya çalışıyor.
Yeah. My parents try to distract me from the fact that I'm trapped in a bubble.
Aslında bir gün atıldığımız sıkı dostluğumuz tekrar başlayacağı umuduna tutunmadığım bir hırpalamaya dayanamazdım.
In fact, I could never have endured such ill treatment had I not clung onto the hope of one day resuming the close friendship we embarked upon.
Evde kapana kısıldık. Patlayıcıları etkisiz hale getirmek için yardıma ihtiyacımız var.
_ _
- Şimdi, benim anlamaya çalıştığım, bir adamın karşısına geçip, ölmediği halde kızınız öldü diyebilen senin ve ayrıldığımız bilinen karımın, özünde iyi kadınlar olan böyle iki insanın kimyası.
- You see, what I'm trying to understand is the chemistry of how two such fundamentally good women as yourself and my admittedly estranged wife can stand there and you tell a man that his daughter is dead when she is not.
Bir şeyler deneyip başarısız olmak nasıldır merak ediyorum, bu yüzden sana geldim başarısızlık abidesi.
I'm, uh, kind of wondering what it's like to try something and fail, which is why I'm coming to you, the... biggest failure I know.
Klan hakları için her harekete katıldım yani ama artık o değilim.
I mean, I had joined every movement to the right of the klan, but that's not me anymore.
- Yapıldı bile. Ama yapamayacağım bir şey varsa o da kullanılmış bir kameranın kaydetmediği sesi yükseltmek çünkü bu firma o kadar bayağı ki benim tavsiyem olan 63 bin dolarlık ZR-X90'ı kullanmıyor.
But what I can't do is enhance sounds that weren't picked up by a used camcorder, because this firm is too cheap to go with my recommendation of the $ 63,000 ZR-X90.
Benim seçimlerimde karar kıldığımızı biliyorum ama görünüşe göre senin de bayağı iyi bir zevkin varmış.
Look, I know we said that we'd go with all my choices, but it turns out you have got pretty good taste.
Sıkıldığımdan falan değil ama, Bu ne zaman biter?
Not that I'm having a bad time, uh, or anything, but when does this end?
İlk ben vardım oraya, ki hiç alışıldık değildi.
I arrived first, which was unusual.
Baban iyi tatlım. Büyük bir beşiğe tıkıldı sadece.
daddy's okay sweetie, he's just stuck in a very large crib.
Öyle demek istemediğini biliyorum yalnızca bu kaçışı bir süredir planlıyordum ve tüm umutlarım bir anda yıkıldı.
I know you didn't mean it like that. It's just... I've been planning this escape for some time,
Evet, artık takım elbisemde asıldığına göre.. Sanırım artık sana benim aşk... yani, aşkımı değil ama benim gardrobu göstermin vakti geldi... 18 tekerli Sonunda başardım.
Well, now that my suit is hung, it's time for me to show you something else that's... well, not-not hung but super wide.
Her açıdan tükürüklerimden şimdiden sıkıldığım bu botlara kadar
In every way. From my ridiculous split ends to these boots I'm already sick of.
Silahın o kısmı kırıldı ve altındaki üçgen kısım ortaya çıktı.
That portion of the weapon broke off, exposing the triangular aspect underneath.
Onunla kapana kısıldım, değil mi?
I'm stuck with him, aren't I?
- Sıkılama kurtarıldı mı?
The wadding survived?
Vallaha Zeynep, ben cenazeyi yıkarım, namazı kıldırırım, gömerim gerisi polisin işi boş ver.
I wash the body, say the prayers and make the burial. The rest is the police's job. Never mind.
Çok sıkıldım.
I'm so bored.
- Sprey sıkıldı mı?
Almost a minute. - Crap.
Bakın, yanlış fikre kapılmayın Yüzbaşı. Dedektif Chandler için.. .. kemeleri sıkıyoruz, anlşıldı mı?
Look, make no mistake about it, Captain, we are tightening the noose on Detective Chandler, understood?
Bayan arkadaşın şimdiden sıkıldı mı senden?
Date walk out on you already?
Bugün babamın davası tekrar açıldığı için zaten epey canın sıkılmıştır Yıllar önce büyük bir gayretle yaptığın bir işe yaramayacak.
I'm sure this is already a pretty sad day for you since my father's case has been reopened... Undoing all that hard work you did years ago.
- Bilmiyorum, sanırım kırıldı.
- I don't know, I think it's broken.
Aracılık yapıyorum çünkü hepimiz apaçık fırsatları kaçırmanızdan sıkıldık.
I'm brokering this thing because we're all a little tired of you two missing such easy shots.
Sıkıldın mı?
Am I boring you?
Beni kızdırıp çıldırtmaya çalışıyorsun böylece okuldan bir arkadaşım için acınası şekilde yakınacağım. Amerika'nın En İyi Tasarımcısı'na kaydını gönderdi diye ünlü olacak.
You're trying to get me so angry that I explode and sound petty complaining about some idiot from my school who's gonna be famous just because he sent an audition tape into "America's Top Designer" and got on,
Cleveland'la birlikte Quahog'daki her üçayak yarışını kazandık. Mükemmel bir uyum yakalayan tek bacaklı iki adamın katıldığı zaman hariç.
And I'm telling you, Cleveland and I have won every three-legged race in Quahog except that time those two one-legged guys formed the perfect running person.