Tame traduction Anglais
724 traduction parallèle
Aslında benim istediğim, şefkatle, yavaş yavaş vahşi bir hayvanı evcilleştirir gibi beni evcilleştirecek biriydi.
What I really wanted was someone to tame me, gently, tenderly, like you would a wild animal.
- O evcil bir leopar.
- It's a tame leopard.
Evet - Bu, o leopar ve evcil.
- Well, that's her leopard, and it's tame.
Evcil leopar diye bir şey...
There can be no such thing as a tame...
Evcil bir leopar mı?
A tame leopard?
Evcil olmasına rağmen onu yakalamaya çalışmalıyız diye düşünüyorum.
Even though it is tame, I think we should try to catch it.
En başından beri evcil olduğunu biliyordum.
I knew all the time he was tame.
Oh, Kuzeydeki gibi yavan ve basit değil.
Oh, it isn't tame and easy like the North.
Kuzu, onu evcilleştirmesini bilir.
But The Lamb will know how to tame him.
Umarım maymun terbiye edilmiştir.
I hope that monkey's tame.
Evcil bir kuzgun.
A tame raven.
Zararı dokunmaz.
He's tame.
Bu kuş kedi gibi evcilleşmişti.
Okay. This burrito was tame as a kitten.
Belki birini evcilleştirmiş olsaydın, şirin bir ev hayvanım olurdu.
Maybe if you was to tame one, it might make a pretty nice pet.
- Burası size yavan gelecek.
- It'll be tame after where you've been.
Beni de yola getirmek için sana zaman kalacak ha?
And you'll have time to tame me, hmm?
Bu Jackson zaten benim için hiç de hoyrat görünmüyor.
ThatJackson don't look none too tame to me anyway.
Fazla durgun da olmayın, içinizden gelen sese kulak verin.
Be not too tame, neither, but let your own discretion be your tutor.
- Yatıştım, bayım.
- I am tame. Pronounce.
Aşk diyemezsin buna, çünkü senin yaşında coşkun değildir insanın kanı, durgunlaşır, akla uydurur aşkını.
Have you eyes? You cannot call it love, for at your age the heyday in the blood is tame, it's humble, and waits upon the judgement.
Beni evcilleştirecek misin Samson?
Will you tame me, Samson?
Oğlum ne zaman uysal bir Apaçi oldu?
When did my son become a tame Apache?
- Biraz vahşi olabilir, efendim.
- Might be kind of tame for you, sir.
"Derken ola ki bir kuş dallarında öterse onu evcilleştirmek için pek tez canlı olma."
Then if a bird sings among your branches, do not be too eager to tame it.
Öyleysem, beni evcilleştirin hanımefendi.
If I am, you could tame me, ma'am.
Önce bir yavru köpek alırsın, sonra... uysal bir kızılderili bulursun ve bir söğüt dalı kesersin.
First you get yourself a puppy and then, you hire yourself a tame Indian and cut a willow switch.
Medenileşmemiş batıyı fethedip ehilleştirmek için elimizden geleni yapacağız
# We'll do our best the uncivilised west # To conquer and tame
But what he's got I'm ready to tame
But what he's got I'm ready to tame
Onları evcilleştirmen lazım, yoksa seni canlı canlı yerler.
You have to tame them, or they'll eat you alive.
Şimdi parlak bir fikir var! - Ben sizin büyük bir şeyi evcilleştirdiğinizi görmek istiyorum!
How the heck would you tame a monster like this?
Ama evcilleşmişse kadınlar onu ister mi?
But if he's tame, would a woman want to hold him?
Kedi kadar evcil.
He's as tame as a kitten.
Ve Amerika halkı onları yakalayıp evcilleştirebilir ve yük hayvanı olarak kullanabilir.
And inhabitants of America shall be able to catch and tame them and use them as beasts of burden.
Uysal bir sihirbaz sadece.
Just a tame magician.
At sürüsünü yönettim. Bisbee'ye zamanında satışa yetiştirdim.
I was bucking horses across the line and selling'em tame up in Bisbee.
Koliçevler ehlileşmemişlerdir. Önce onları ehlileştireceğiz!
Kolychevs are untamed, but we'll tame them!
Bir süre sonra hepsi öyle bir evcilleşir ki bir kedi gibi geceleri evden çıkarmanız gerekir.
Pretty soon every one of them gonna be so tame... you'll have to put'em out of the house at night like a cat.
- Evcilleştir bizi.
Tame us. Make pets out of us.
Beni evcilleştiremedin ama bana çok şey öğrettin. Durun.
Well... you couldn't "tame" me, but you "taught" me.
Evcil ve sevecen.
He's tame, affectionate.
- Casa Verde yolunda bir Yerli ile konuştum.
- Talked to a tame Indian up Casa Verde way.
Barışçıl bir Kızılderili köyünü bastın.
You overran a village of tame Indians.
Bütün bir nehri ıslah etme amacındayız.
We aim to tame this whole river.
Onlar zararsız.
They're tame.
- Zararsız mı?
Tame?
Zararsız yerliler?
Tame Indians?
- Bulaşık suyu gibi zararsız.
Tame as dishwater.
Zararsız yerliler!
Tame Indians!
Bana hala zararsız bir Yerli ile bir Comanche'nin farkını söylemedin.
You still haven't told me how you tell a Comanche from a tame Indian.
Seni evcilleştirmek için doğdum.
I was born to tame you.
Bay Lavery'nin efendi arkadaşlarından dahi değilim.
I'm not even one of his tame friends.