Tape traduction Anglais
14,295 traduction parallèle
Bu videoyu sana göndermemi söylüyorlar.
They are telling me... To send this tape to you.
Güvercinin bacağına bağlayacağım ve nişanlımın evine uçacak ve mesajımı verecek.
Then I tape it to the pigeon's leg and it flies to my fiance's house and gives him the note.
Ya da selo bant.
Or... duct tape.
Kasetteki ses 11 yaşındaki bir kızdan çıkıyor.
The voice on this tape, is coming from a 11 year-old girl.
Şu kasetleri yerleştirmeme yardım et.
Help me set up these tape recorders.
- Lütfen Hobbs'un kaydını bulduğunu ve ona teslim ettiğini söyle.
Please tell me that you found the Hobbs tape
Sen bu kaseti izlerken Neelima ile en sevdiğimiz şarkıyı dinliyor olacağız!
When you watch this tape... I'll be up there listening to Neelima's favorite song!
Henry'nin geldiği gecelere ait olan güvenlik kayıtlarına ihtiyacımız olacak.
I'm gonna need surveillance tape on the nights Henry visited.
Koli bandı kötü oldu.
- That duct tape's gonna be a bitch.
Jess, koli bandı sende mi?
Jess, do you have the packing tape?
İnsanlar çıkış yolunu bulabilmek için bu şekilde bant ya da ip kullanıyor.
- People use tape or rope like this if they think they might want to find their way back out.
- Bu kasette her ne varsa...
Whatever is on this tape...
- Kaset bu işte.
Uh, here's the tape. What's this?
Eric Garner kasetten öldürüldü ve hâlâ önemli değildi.
Eric Garner got killed on tape and it still didn't matter.
Dükkanın ilk seks şeridini alabilirdik.
We could've had the shop's first sex tape.
Kayıtların yerini belirleyebiliri ama onları çıkartmak için tutamaçlara ihtiyacın olacak.
I can locate the tape, but you'll need the handles for extraction.
Her şey gözetim altında.
It's full tape surveillance.
Ancak ; kayıtlarımız, bu ulu roket gökyüzünde yükseldikçe çıkarttığı gürültü nedeniyle duyulamıyor zira, şu anki itme gücü 7.5 milyon pound.
But our tape records are being thrown to the floor by the roar of this mighty rocket, as it continues to climb into the sky, on its seven and a half million pounds of thrust.
Olayı gözden geçirip şöyle düşündüm... Pekâlâ, belki de orada bir kız vardı.
I run the tape through and I think, "Okay, maybe there was a girl there."
Yani, oyuncularla bunu mu yapıyorsun?
I mean, is this... Is this what you do with players, you review tape?
Peki, sadece kaset mi izleyeceğiz, yoksa...
Yeah, so are we gonna just watch a tape or...
Kapıma bıraktığın o görüntü.
That tape you dropped off at my door.
- Kaseti izledin mi?
- Did you see the tape?
Jackson'un avukatı, soygun sırasında James'in içki dükkânında olduğunu kanıtlayan bir kaset oluğunu iddia ediyormuş.
Jackson's lawyer claims she has a liquor store tape of James making a purchase at the time of the robbery.
Kayda da aldın mı?
You tape it?
- Kasetçalar satıyor musun?
Do you sell tape recorders?
Kasetçalarlar tarih oldu.
No tape recorders anymore.
- Ne işin var onlarla... İzole bant ve endüstriyel yağlayıcı ile ne yapacaksın?
What are you doing with... what is that, duct tape, industrial lubricant?
Bu gece Central Park, New York'ta akıl almaz bir olay kameralara yansıdı. Genç bir kadın dönme dolabın üzerinden atladı ve kameraların önünde mucizevi bir şekilde kendiliğinden iyileşti.
Tonight in New York's Central Park, the shocking moment caught on tape as a young woman jumps from a Ferris wheel and miraculously heals in front of rolling camera.
Peki, o zaman elimizdeki kasetlere bakalım bir.
Okay, well, let's roll the tape on that.
Pencereki bant sökülmüş.
The tape on the windows is coming off.
Onu tekrar bantlarım.
- I'll re-tape them.
- Egzersiz kasetlerimi gördün mü?
- Have you seen my workout tape?
Kaset geldi.
The tape is here.
Kuzey Karolina'da 13 saatlik bir kaset.
13 hours of tape in North Carolina.
Birden bire, can yeleği fırlatıIıyor, Peggy kasette geçiyor.
Suddenly, they get thrown a life preserver, Peggy on tape.
Hangi kasedin jürinin duyması için uygun olduğuna karar vermedim.
Now, I have not yet decided what tape excerpts are appropriate for the jury to hear.
Saatler süren bir kaset ama jüri sadece on iki kelimesini duyacak.
All those hours of tape and the jury will only hear 12 words.
- Ben de tam kaseti dinlemek üzereydim.
Hey. I was just about to listen to the tape.
Verdiğim lanet kaset için.
The fucking tape I gave you.
Dent bana İçişleri'nin gelen ihbarları kaydedip arşivlediğini söylemişti.
Dent once told me I.A. secretly records and archives all their incoming calls on tape.
- Sesini içeren bir kaset olabilir orada.
There could be a tape with - his voice on it. - Ooh.
Ama eğer... Bak, "eğer" diyorum öyle bir kaset gerçekten varsa İçişleri'nin en güvenli yerinde saklanıyordur.
And if... okay, just saying if a tape like that exists, it's gonna be locked up tighter than a duck's ass in I.A. Evidence.
Kaseti temizleyip sesi ayırabilecek birini bulmamız gerekiyor.
We gotta find somebody to clean up the tape. Isolate the sound, maybe do something to the voice.
Ama kasette başka sesler de duyuluyor.
But there are other sounds on the tape.
En azından kaseti temizleyelim.
We should at least clean the tape.
Kaset tamamlandı.
Oh, tape's finished.
Bürokrasiyi ve formaliteyi aşmak için yapman gerekeni bildiğin zamanlardaki gibi.
What you knew you had to do, because of the bureaucracy and the red tape.
- Lütfen kaydı geri saralım.
Please back that tape up.
- Kayıt mı o elindeki?
- Is that a tape?
Baştan sona her şeyi çekmiş.
You have tape?