Tarif traduction Anglais
5,548 traduction parallèle
O'MALLEY'NİN KOYU DENİZ MÜZESİ Efsaneye göre, Kaptan O'Malley hazinesini gömdükten sonra onu korsan arkadaşlarıyla paylaşmak istemediği için bir tane gerçek harita, 11 tane de yanlış yolu tarif eden sahte harita yapmış.
Legend says that after Captain O'Malley buried his treasure, he didn't want to share it with his fellow pirates, so he made up one true map and 11 fake ones with the wrong directions.
Alison'ın tarif ettiği gibi.
Just like Alison said.
Tarif ettirmek aklına gelmedi mi?
Didn't occur to you to get a description?
Son birkaç yılda tarif ettiğin her şey gerçekleşiyor.
Everything you described in the last few years is happening,
Tarif edilemez bir acı çekti.
She has been through indescribable suffering,
Yolu tarif ettim.
Guy asked for directions.
Bir kökene bile tarif edilemez bir acı ve işkence edeceğini söyledi.
Said it would cause untold pain and torment, even to an original.
Tarif etmen gerek.
No, we need a description.
- Onu tarif edebilir misin?
Can you describe him?
Tarif etmeye kelimeler yetmez. Çok tuhaf.
That hardly begins to describe it.
-... bana kendini tarif ettin.
- you described yourself to me.
- Hayır, Hannibal Lecter'ı tarif ettim.
- No, I described Hannibal Lecter.
Hannibal Lecter'ın evini nasıl tarif edebildiğine dair en basit açıklama onun Hannibal Lecter'ın evinde bulunmuş olması.
The simplest explanation as to why he can describe Hannibal Lester's home is that he was in Hannibal Lecter's home.
Sen gördün mü? - Hayır. Hayır ama tarif ettiğin şey Koschie.
No, no, but what you're describing is a Koschie.
"Gizli kapaklı" Hannah ailesini tarif etmek için kullanacağım kelime olmazdı.
"Covert" is not a word I would use to describe the Hannah family.
Heykeli tarif et.
Describe the idol.
- Sanrıları tarif edebilir misiniz?
Can you describe the visions?
O da diğer her tarif ya da matematik denklemi gibi. Bir bileşeni çıkarırsan tamamı kendi kendine dökülür.
Just like any other recipe or math equation, remove one component, and the whole thing implodes on itself.
Az önce evsizleri, yaşlanan "hipster" ları ve Matt Donovan'ı tarif ettin.
You just described homeless people, aging hipsters, and Matt Donovan.
Yaşadıklarımı tarif edebilecek en yakın açıklama budur.
That is as close as I can come to describing what I experienced.
Ne yazık ki tarif de malzemeler de zaten her yerde mevcut.
Unfortunately, the recipe and the ingredients are readily available.
Joe ikinci şüpheliyi nasıl tarif etti?
How did Joe describe the second suspect?
Geçen her saniye de Niklaus'a tarif edilemez bir ızdırap çektiriyor.
And every second it remains causes Niklaus untold suffering.
Beni o hançerle bıçaklayıp saatler boyunca tarif edilemez bir acı çekmek durumunda bıraktın.
You did stab me with that blade, forcing me to endure hours of unspeakable pain.
Ayrıca, öldürücü bir tarif aldım.
Besides, I got me a killer recipe.
Gina, sana olanlar konusunda hissettiğim pişmanlığı tarif edebilecek kelimeler olduğunu sanmıyorum.
Gina, I don't know that I'll ever have the words to express the regret I feel for what happened to you.
Alt katmanı size tarif ettiğim biçimde dikin lütfen.
Please stitch the bottom layer as I showed you.
Hormon dolu gençleri bütün gece ayakta kalması drama için bir tarif.
Hormonal tweens staying up all night is a recipe for drama.
Araştırıyoruz ama ellimizde olan tek şey belli belirsiz bir tarif ve bir dövme.
We're looking into it, but all we have is a vague description and a tattoo.
Hepinizin onun ve adamlarının yüzünü hatırlamanızı istiyorum böylece onu daha sonra polise tarif edebilirsiniz.
I want you all to remember his face and the faces of his men here so that you can describe them later to the police.
tarif edermisin?
Can you describe it?
Yaşlı Pliny 77 yılı dolaylarında ünlü kitabı "Doğa Tarihi" nde bu Wesen'ı tarif etmiş ve kökeninin antik Perslere dayandığını söylemiştir.
"Pliny the elder described this wesen in his famous " naturalis historia circa 77 A.D., " tracing its origin to ancient persia.
Tarif edilen yaratığın, fiziksel bir dualiteye sahip olağan dışı bir bedeni vardı.
"The beast described had a most unusual body, " reflected by a physical duality.
O sabıkası kabarık bir suçlu olarak tarif ediliyor.
He's being described as a career criminal.
Tarif edilemez bir şekilde kabaca Birleşik Devletleri senatörüyle konuşuyordun.
You were unspeakably rude to a United States senator.
Tam da Marie'nin tarif ettiği gibisin.
Exactly as Marie described you.
Bu adamı tarif edebilir misiniz?
Can you describe the fella?
Tarif et.
Describe it!
Gördüklerini tarif etmeye çalış.
Try and describe what you see.
Sizi yere bıraktılar ve kuleye giden yolu karmaşık hareketlerle tarif ettiler.
They set you down and express, through intricate prancing...
Hiçbir kelime buraya sızmış ahlaksızlığı tarif edemez.
No words can do justice to the depravity that permeates the grounds.
Şimdi tarif bizde, enayi!
We do now, sucka!
- Dünya'dan Rick C-137 Rick'ler Konseyi, seni "tarif edilemeyen felaket makinesi" yle cezalandırıyor. Bilincin ile bilinçaltınının yerini değiştiriyor fantezilerini de anlamsızlaştırırken şu ana dek bildiğin her şeyi kavramanı imkansız hale getiriyor.
Earth Rick C-137, the council of Ricks sentences you to the machine of unspeakable doom, which swaps your conscious and unconscious minds, rendering your fantasies pointless while everything you've known becomes impossible to grasp.
- Bilmiyorum, sen tarif et.
- You describe it.
- Gördüklerinizi tarif edebilir misin?
Can you describe what you saw? Oh, I can do you one better.
Erin'in onu tarif etme şeklinden. Yumuşak konuşması ve düzgün tavırları.
The way Erin described him, uh... soft-spoken, proper English, good manners.
- Aynı, Erin Pace'in tarif ettiği gibi.
Just like Erin Pace described.
Tarif HPD'ye kabataslak bir şekilde verilmişti.
The description given to HPD was rough.
Denemek istediğim yeni bir tarif sadece.
Just a new recipe I wanted to try.
Adamı tarif edebilir misiniz?
Can you describe him?
Neden bütün yolu tarif ediyorsun?
- We're headin'into mccook. - Why do you keep calling out directions?