Taste traduction Anglais
14,939 traduction parallèle
Pek kardeşimin tarzı değildi.
Not my brother's typical taste, but...
Müzik benim için biraz eski moda yüksek sesli ve dikkat dağıtıcı olmasını söylemiyorum bile ama aferin.
Music is a bit old fashion for my taste. Not to mention very loud and distracting... But hey, well played!
Ağzım tat almıyor.
Can't taste nothing.
Hiçbir şeyin tadını alamıyorum.
I can't taste nothing.
Artık hiçbir şeyin tadını alamıyorum.
I can't taste nothing no more.
- Tadı nasıldı?
How'd that taste?
Sana bir parça verirdim ama vampire falan dönüşmeni istemiyorum.
I would give you a taste, but I don't want you turning into a vampire, or something.
Peki, sana asıl malı tattıracağım.
Okay, I'm gonna give you a taste of the real stuff.
Tadını alabiliyorum.
I can taste it.
Kim bir tat ister?
Who wants a taste?
Tadına bak.
Taste it.
Tekila sever misiniz?
Do you enjoy the taste of Tequila?
Çünkü bir tadım var.
Because I have taste.
Bu kıymalı sandviçin tadı güzel değil.
This don't taste like sloppy joe.
Ama... Erkekler üzerinde korkunç bir etkisi var.
But... she had horrible taste in men.
Farzet ki azıcık tadına baktım, bilirsin işte ufak bir yudum.
Think if I had a little taste, you know, a little sip.
Bir tadına bakmak istemiş belli ki. Bu dozda bir işe yaramaz.
She just wanted to taste it, but that's nonsense.
Otele döndüğünüzde tadına bir bakın.
Have a little taste when you get back to the hotel.
Berbat bir zevki varmış.
He has the worst taste.
Ee, söyle bakalım Seeonee'de hiç pawpaw yedin mi?
So, tell me, you ever had a taste of the pawpaw fruit down there in the Seeonee?
Sör James'in sunduğu rahat hayata sırtını dönüyorsan sonra ne yapacaksın?
If a life of comfort such as Sir James has to offer is not to your taste, what will you do?
ve evet, oldukça alışılmadık bir zevkim var.
And yes, I do have very unconventional taste.
Merritt'cik tek gitti, solo gösterinin tadını aldı ve pabucumu dama attı.
Mer-Bear did it on his own, and got a taste of the solo thing, and uh... -... and kicked me to the curb. - Oh, God.
Tadının böyle olması normal mi?
Um... No, is it supposed to taste like that?
Ah, zevk meselesi bu.
Well I ah, it's a matter of taste.
Koku almalar, tat almalar, duymalar falan.
Smells, taste, hearing.
Bunlar kanın tadını geldiniz... Hatta bunun kendi olsa.
They've come to enjoy the taste of blood... even if it's their own.
Gerçek gücünün gölgesinde yaşıyorsun.
You've only had a taste of your true strength.
Demir tadı alıyorum, karbon.
I taste iron, carbon.
Atlamak yok demiştim! Atlamak yok!
I had my first taste of democracy and it tasted great.
Crain, Jeremy denen şerefsizi gönderdi. Bunun sadece başlangıç olduğunu, barınaktaki herkese aynısını yapacağını söyledi.
Crain sent this asshole, Jeremy, who said it was just a taste of what he'd do to everyone at the shelter.
# Zaafı var maceraya karşı #
♪ She's got a taste for adventure ♪
Müzik zevki boktan ama.
Shit taste in music, though.
Tadı hindiye benziyor mu?
Taste like turkey?
Ve sofrito sos benden daha iyi tadı yok!
And your sofrito sauce don't taste better than me!
Tadı değil, sayılan besindir.
It's nourishment that counts, not taste.
Tat tadında
It taste okay?
Fazla abartılıyor, tadı bile yok.
Water is overrated. Got no taste.
Deneyin, çok lezzetli.
Taste that. it's awesome.
Bu yemeğe 12.000 dolar ödüyorum tadı da 12.000 dolar gibi olsun amına koyayım! Merhaba Thad.
I'm paying $ 12,000 for it, so it better taste like $ 12,000!
O zaman tadı niye gelmiyor lan?
Then why can't I taste any?
İçinde var diyorsun ama azıcık bile tadı gelmiyor!
You telling me there's lime in this, I can't taste a goddamn ounce of it!
Tadı şimdi geldi!
I can taste the lime now!
Geri dön, tadı geldi!
Come back, I can taste it!
Tat ve onu bileceksin.
Taste it and you'll know.
Bu sizin zevkinize göre değilse, bir sanat koleksiyonumuz var, oradan seçebilirsiniz.
If this isn't to your taste, we have a collection of art in-house you can, uh, choose from.
Ama tadı aynı değil. Tazesi daha iyi gidiyor.
Doesn't taste the same, though, you want your skin fresh.
Zevkli kadınmış.
She has good taste.
Hayır, tam benlik.
No, it's exactly my taste.
Ama cesurlar ölümü sadece bir kez tadar.
" The valiant never taste of death but once.
Hissedebiliyor musun Sensei Shredder?
Can you taste it, Sensei Shredder?