Tasty traduction Anglais
1,886 traduction parallèle
Aslında tadı gayet güzel.
They're actually very tasty.
Lezzetlisi!
Tasty!
Lezzetli.
Tasty.
Tatlı görünüyor...
Looks tasty...
Güzel bir parça.
That is one tasty slice.
Omurgası lezzetliymiş.
Oh, boy, tasty vertebrae.
Hani o leziz zebani olayını hatırlıyor musun?
You Know That Tasty Little Demon Treat?
Gönderdiğiniz un kurabiyeleri çok lezzetli.
Those butter cookies you sent were tasty.
Nasıl, güzel mi?
- So? Is it tasty?
Topladığı taze filizleri kızartarak kendine lezzetli bir yemek hazırlayacak.
Roasted, the tender shoots he gathers will make a tasty dish.
Ormanı iyi tanımaları Jinoların sadece bitkileri değil ormandaki diğer lezzetli yiyecekleri de bulmalarını sağlar.
Knowledge of the forest enables the Jino to find not just plants but other tasty forest food too.
Akşam yemeğine lezzetli bir çeşit daha eklendi.
This will be a tasty addition to the evening meal.
Ancak pikanın kendisi de oldukça cazip bir yiyecektir.
But the pika itself is a very tasty morsel.
- Çok lezzetliydi.
- Really tasty.
Sadece ağzını aç ve biri lezzetli bir şey koyacaktır içine.
Just open your gob and someone will slip in something tasty.
Mesela, dünkü kuş lezzetliydi. Ve yağlı.
Yesterday was a tasty bird, t ³ uœciutki.
Uzun zamandır bu kadar lezzetli ve acılı bir sebze güveci yememiştim.
It's been a long time since I've eaten such spicy and tasty vegetables.
Sağlıklı yemeğin bu kadar leziz göründüğünü kim tahmin edebilirdi?
Who knew healthy food could look so tasty?
Çok leziz.
Mmm.Tasty.
O zaman şunun bir tadına bak.
Check out this tasty delight.
İki çeşit fasulye birleşip evlilik denen olaya tat verirmiş.
Two kinds of beans blended together in a tasty marriage of flavor.
Voliyi vurmuşlar.
- TRENT : A tasty haul.
Oldukça güzel tadı vardır.
Pretty damn tasty.
- Güzel mi?
- Is it tasty?
- Çok lezzetli görünüyor.
- That look tasty.
Bize tatlı aynı zamanda "tatsız" birşeyler lazım.
Yeah. We need something tasty and tasteless.
Aslında oldukça lezzetliymiş.
It's actually pretty tasty.
Çok lezzetli, yapması da kolay. Ayrıca da yapabildiğim tek yemek neredeyse.
It's tasty, easy to make, and about the only thing I can prepare.
İyi değil mi?
Isn't it tasty?
Susamlı lapayı Na Ae Ra ne de güzel yapardı.
If it's sesame porridge, Na Ae Ra really makes a tasty one...
Hey, çocuklar, bunlara bayılacaksınız.
This will you find tasty.
Lezzetlidir.
They're tasty.
Safi lezzet.
Quite tasty.
Lezzetli ve tatlı bir bal!
That is just tasty, tasty, delicious honey.
Lezzetliye benziyor.
It's just that that one looks tasty.
- Hiç de fena değil!
- Not bad at all! - Tasty.
Tavşan eti yiyeceğini mi? Yerken ses etmemiştin ama.
You were like, "Damn, this is some tasty tofu."
- Kurabiyelerin tadı da güzel.
The cookies aren't tasty? Tasty?
Lezzetliydi.
It was tasty.
Sonra gittiler ama bana "tatlım, yalarım ve meme" gibi kelimeler söylediler.
They finally left, but called me names and words like "tasty"... and "lick" and "titties."
Harikaymış!
Quite tasty.
Lezzetli mi?
is it tasty?
Lezzetli olduğunu söyle!
Say it's tasty!
Oldukça lezzetli kusmuk benzeri bir şey.
It's a very tasty diarrhea-like substance.
Ama anlattığımdan daha lezzetli ve güzeldir.
But delicious and tasty, not how I just made it sound.
Gerçekten çok lezzetli olmuş.
You know what? This is really tasty.
Orada herkesi memnun edecek iyi şeyler var.
Something tasty for everybody's taste.
Kafeteryadaki sandviçleri deneyin, çok lezzetlidirler.
Try our snack bar. Tasty.
- Lezzetli bir meşrubat.
- Tasty beverage.
Kestane kebap, nefis kestanelerim var, mis kokulu kestane!
Tasty chestnuts, sweet and fragrant!
- Güzel mi?
Tasty?