Telefonu al traduction Anglais
644 traduction parallèle
Sakıncası yoksa telefonu alır mısınız Profesör Potts?
Would you mind stepping to the phone, Professor Potts?
- Sana bir şilinge 10 sterlin bahse girerim ki... karının telefonu alıp Melbeck'e O Amerikalıyı görüp görmediğini... sormasına izin veremezsin.
- He'll send it along. - I bet you £ 10 to a shilling... you wouldn't dare let your wife pick up the telephone and ask Melbeck... if he ever saw this American.
Charlie, Telefonu al. 9-9-9.
Oi, Charlie, get on the blower. 9-9-9. No, no, no.
İşini bitirdikten sonra telefonu al ve bana ufak bir ıslık çal, sonra kapat.
After you've finished pick up the phone and give me a soft whistle and hang up.
Telefonu al ve Dr. Norton'u ara.
You get on the phone and call Dr. Norton.
Çünkü hemen şimdi telefonu alıyorsun ve o mağazaya telefon edip, gelmelerini ve mantoyu geri almalarını söylüyorsun!
Because right now you're gonna get on the telephone and phone that store and tell them to come and get that coat!
- Telefonu al Ritchie.
- Take the phone, Ritchie.
Telefonu al ve Johnson'a de ki, hiç bir durumda herhangi bir şey verme...
Get on the phone and tell Johnson that under no circumstances is he to give any...
Telefonu al, Larry'yi ara.
Get on the phone, call Larry.
Beverly, telefonu al.
Beverly, get the phone.
Kaç kere telefonu alıp seni aramak istediğimi bilemezsin.
You have no idea how many times I wanted to pick up the phone and call you.
Telefonu alıp, o tarafa doğru ilerle.
Pick up the phone and walk over to them.
Fakat telefonu alıp 198 çevirirseniz merkezimizden her sorunuza cevap alabileceksiniz.
But what you can do is pick up the telephone, punch 198, and our communications centre will answer any question you want.
Telefonu al ve diğer patronları çağır.
Get on the blower and call the other bosses.
Telefonu al.
Get on that phone.
Telefonu al ve patronunu ara.
Get on that phone and call your employer.
Pek ala. 23. hattaki telefonu alıyorum, Yüzbaşı Loomis'i beklet.
All right. I'll take the call on 23 and have Captain Loomis wait.
Bu telefonu alın. Kondüktöre bu treni durdurmasını söyleyin.
Now pick up that phone and tell the driver to stop this train.
Telefonu al, Harry.
Pick up the phone, Hary.
Hepsi bu. - Hayır, hayır. Tatlım, şimdi kendine hâkim ol ve telefonu alıp en yakın hastanenin nerede olduğunu öğren.
Now, just get a hold of yourself, honey, and get on the phone... and find out where the nearest hospital is.
Lütfen şu telefonu alıp hastanenin nerede olduğunu öğrenir misin?
Will you get on the phone, please, and find out where the hospital is!
Şimdi telefonu al ve bir doktor bul.
- Now, you just get on the phone and find a doctor.
- Telefonu al ve tüm istasyonları dene.
- Get a phone check with all stations.
Hakkında hayırlı olmasını istiyorsan hemen şu telefonu al ve Sayın Farmer Haşmetlerine de ki, bıraksın şu stüdyoya gireyim, yoksa kalan o beş paralık ömrünün her günü, 150 gazetede ona demediğimi bırakmam!
If you know what's good for you, you better get on that phone and tell Mr. Big-shot Farmer that I said he'd better let me on that stage or I'll crucify him in 150 newspapers every day for the rest of his useless life.
- Telefonu al.
Pick up the phone.
Bu bölgeden UFO'larla ilgili her çeşit telefonu alıyorum.
I've been getting all sorts of calls about UFOs in the area.
Telefonu al, şimdi, ve Victor Manohin'i ara ona su tesisatı deposunun anahtarının benim vestiyerimde olduğunu söyle, o şeyin altında... dolabın altında. Yerde.
Take the phone, right now, and ring Victor Manohin tell him that the keys to the plumbing storage are in my cabin, under that... under the cupboard.
İlandaki numara cevap vermiyor. Hazır kart numarası gibi geldi bana. Yani telefonu al, kullan, at, kimse izini bulamasın.
The number listed in the ad doesn't answer, but the prefix strikes me as one of those prepaid cell phones.
Bir çift eldiven, temiz bir tabanca ve hazır kartlı bir cep telefonu alınacak.
"Buy gloves, clean gun, disposable cell phone."
Şimdi telefonu alın ve bu aramayı sona erdirin. Hemen!
Now pick up the phone, and call off the search now!
Onu görmek istiyorsun ama korkuyorsun. Ve telefonu alıyorsun.
You want to see him, but you're afraid to, so you pick up the phone.
Telefonu al, lütfen.
Pick up the phone, please.
Sharon, şu telefonu al!
Sharon, get on this phone!
Elinizi çerezlerden çekin. National Enquirer'ı da bırakın ve telefonu alın. Yüzünüze yaklaştırın. 555-SOHBET'i tuşlayın ve bana bu ülkeyi içine düştüğü durumdan kurtarmak için ne yapacağımızı söyleyin!
Take your hand out of that bowl of Fritos, throw away your National Enquirer, and pick up the phone, hold it up to your face... and dial 555-TALK.
Bir anda ondan bu telefonu alıyorum.
Out of nowhere, I get this phone call from him.
Telefonu alınca Dr.Corman ne dedi?
And what did Dr. Corman say when he got on the phone?
Telefonu al.
Take the phone.
Telefonu al.
Hold the phone.
Al bakalım telefonu.
You never can tell.
Bu çocuk inanılmaz. Kirayı, telefonu ödeyemiyoruz. Çamaşırcıya borcumuz var, yine de 100 dolarlık takımlar alıyor.
We owe the rent, we can't pay the phone bill, we gotta pay the laundryman, he buys $ 100 suits!
Hemen şurada. Al telefonu.
It's right there.
Telefonu hemen al ve hallet.
You could pick up the phone and settle it right now.
Telefonu elime alır ve söylerim :
I'd grab the phone and say :
Telefonu elime alır, bu işten anlayan birini arardım.
I'd pick up the phone and I'd call somebody who knows the business.
Alın telefonu size vereyim.
I hope you can hear her.
Telefonu elime alıp resmen bizim Papa'yla konuştum.
I just picked up the phone and dialed the pope. Mr. Pope. The big kahuna!
Adam oturup yapması gerekeni yaptı, telefonu icat etti telefonlar insanları hasta edene kadar çalıyor cevap vermek isteyen de bir telefon alıyor.
He went out and invented the telephone, dialled until people got sick of that ringing. They went out and bought a phone so they could answer it.
Birkaç tane bonbon al, telefonu açık bırak eski kumandayı eline alıp şunu hatırla : ... öldürme bizi, izle Phil'i.
Grab yourself some bonbons, take the phone off the hook, pick up the old remote control, and remember, don't kill, watch Phil.
Al, yukarı çıktığında, telefonu kapat.
Al, hang this up when I get upstairs.
- Neyi? - Telefonu elime alıp seni aradığıma gerçekten çok memnunum.
I am really glad that I picked up the phone and called you.
Ve eğer söyleyecek bir şeyi varsa... herhangi bir şey... telefonu eline alıp, bizzat kendi arasın.
And that if she has anything to say to me... anything at all... her mother better pick up the phone and call me herself.
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043