Temper traduction Anglais
2,872 traduction parallèle
Bazen kontrolümü kaybederim.
I sometimes lose my temper.
Sinirlenmesi, yaşadığı hayal kırıklığının dışa vurumu.
Her fits of temper are expressions of her frustration.
Sakinleşmem gerektiğini söylediler. Problem olan sinirimmiş.
They said I needed to calm down... that my temper was the problem.
Frank'in çileden çıktığını söyleyen sizdiniz.
You said yourself, Frank has a temper.
Peki, sebebi Frank miydi?
Would you say Frank has a temper?
Papaz ilan edildi mi taşkınlıklarını bastıracaktır.
He will temper his excesses once he is ordained.
Colonnaların öfkesini dindirmek için, Papa Cenaplarını Fabrizio'ya yönetici rütbesiyle gururlandırması için ikna etmek zorundayım. Böyle bir rütbe için yeterli olmamasına ve bize karşı kullanacağına rağmen.
So, to soothe the Colonna temper, I am forced to exalt them by convincing His Holiness to name Fabrizio Prefect of Rome a job for which he is uniquely incompetent and will use against us.
Gücünü biraz merhamet göstererek pekiştir.
Temper your power with compassion.
Ne kadar yetersiz olduğunu bile bilmiyorsun. ama böyle bir öfkeye sahipsin.
You don't think of how much you lack, but have such a temper...
Teorini düşünüyordum, Sioux'sın sinirinin numara olduğuyla ilgili olan.
I've been thinking about your theory, that Sioux's temper is all an act.
Kardinallik tabiatınızı yineleyecektir. Ne dersiniz?
It might improve Your Eminence's temper.
Ama öyleydi... Çünkü babamın öfkeli bir kişiliği vardı.
but it has been... because my dad had a violent temper.
Antrenmanda başını derde sokan senin fevriliğin.
You know, it's your temper that gets you into trouble sparring.
- Huysuzluğu, hastalığı.
- Her temper, the illness.
Belki yarın pazar yerine gidersin.
I should temper patience as my father would.
- Bak, öfkelendim.
- Look, I lost my temper.
Öfke krizin sona erdiğinde elektrikçiyi ararsan sevinirim.
When you're done with your temper tantrums, see if you can get the electrician on the phone, please.
Biraz asabiyim.
Short of temper.
Tanrı üzerine yemin ederim ki ben öfkeliyim.. .. O kadar kötü seni döverim ki.. çok kötü..
I swear on god, if i lose my temper i'll beat you up so bad... so bad that neither a witness nor a prayer will help you.
Ah, ayrıca epey sinirlidir.
Oh, and uh- - She's got a pretty wicked temper.
Babam gibi sabırlı olmalıyım.
I should temper patience, as my father would.
Hislerini dizginle ve onu uygun bir ses tonuyla karşıla.
Temper emotion, and greet him with measured voice.
Etkilendim, Frank, sonunda sinirini kontrol altına alıyor.
( Briggs ) I'm impressed, Frank. You finally getting that temper under control.
Sinir patlamaları yaşamış olabilir.
Maybe even exhibited flashes of temper.
Bana zulmedenlere kızacak, serzenişte bulunacak değilim.
I Ion't have a temper or complain about the people who tormented me.
Cidden çok huysuzsun.
You really have a bad temper.
Öfke de öfke.
Oh, temper, temper.
Birincisi huysuzluğum.
My terrible temper for one.
Yeter! Sabrımı taşırmayın.
Before I lose my temper.
Çok iyi birisi gibi gözüküyor, ama Danny'nin öfkesi çok fazla.
He's so sweet-looking, but... Danny has a temper.
Üzgünüm ama konu Maisie'ye geldiğinde, ben kendini kolay kaybediyorsun, anladım.
I'm sorry, but when it comes to Maisie, I... You lose your temper easily, yes, I see.
Kendini tutmak konusunda aşırı kararlısın değil mi?
You're really committed to keeping your temper contained, huh?
Sen de beni denemek konusunda çok kararlısın.
You're really committed to testing my temper, huh?
Öfkelendiğinde çok tehlikeli oluyorsun.
That temper of yours is a dangerous thing.
Ben mi?
My temper?
Biraz kaba davrandığımı kabul ediyorum.
I admit that I lost my temper
- Lütfen, biraz asabidir de.
Please, he has a bit of a temper
Hiç tanımadığımız, bekâr bir adam için çalışmandan dolayı seni dava etmeliyim.
Temper? I should complain about her that you've gone to work without telling me
Ben asabiyim.
I lose my temper and I can't speak
Sana beklentilerini azaltmanı öneririm, Tom hem de her konuda.
I'd suggest you temper your expectations, Tom, about everything.
Öfken seni mahkemeye götürecek.
Your own temper will... You... Go to trial.
Huyunun da tam bir Sicilyalı olduğunu duydum.
And I have heard her temper is Sicilian too.
- Onun keyfini Worthen kaçırdı, ben değil.
Worthen was the one who lost his temper, not me.
Bak, erkek arkadaşına söyle, kimse La China ile böyle konuşamaz çünkü asabım bozulursa, Primo'yu salıveririm.
Look, tell your boyfriend that no one talks to La China like that because if I lose my temper, I'll let Primo loose.
"Kral'ın sevimliliği uçtu"... diye bağırdı casus.
The king's temper flew A spy he called
Beyler, sabrım taşmaya başladı! Sizi uyarayım, Kolay berelenirim!
Gentlemen, I am beginning to lose my temper!
Birine bakmak çok stresli bir iş olabilir, biliyorum. Bazen tepemiz attığında- -
Caregiving can be a very stressful job, I know, and sometimes if we lose our temper...
Senin zarif güzelliğin ve latin havan.
I mean, your exquisite beauty and your hot latina temper.
En önemlisi de, öfkene yenik düşme.
Above all, do not lose your temper.
Şüphelinin belli bir tipi ve öfkesi var.
Our unsub has a type and a temper.
- Huysuzun teki ha?
A temper, huh?