Tempered traduction Anglais
542 traduction parallèle
Lakin, hazır aklıma gelmişken ; hep kolay sinirlenirdi.
But, come to think of it, she was always hot-tempered.
Mülayim bir ufaklık.
She's a sweet-tempered little number.
"Eğitmenlerimiz sakin, sabırlı ve anlayışlıdır." Harikasınız.
"Our young ladies are sweet-tempered, patient and understanding."
Bu kılıç üç kez tavlandı.
This is a sword of such well-tempered steel.
Çılgın bir çocuk, çabuk sinirleniyor.
He's a crazy sort of guy, quick-tempered.
Bu gece bütün huysuzluğun üstünde.
You're very ill-tempered this evening.
Ben gayet sakin ve iyi niyetliydim.
I was calm, cool and good-tempered.
Biraz sabırlı ol.
Don't be so short-tempered.
Sen sadece şişman, kendini beğenmiş, kötü huylu, zalimin birisin.
You're just a fat, pompous, bad-tempered old ty... tyrant.
Sizin şişman, kendini beğenmiş, kötü huylu zalimin biri olduğunuzu söylüyordu.
Well, she simply said that you're a fat, pompous, bad-tempered old tyrant.
Kocası Johnny ise çok sinirli ve kıskançtı.
Johnny, her husband, was... hot-tempered and jealous.
- Ekibine, oyuncularına ve yazarına karşı hoşgörülü soğukkanlı, saygılı ve anlayışlı biri olmuştu
He was tolerant, even-tempered, considerate and indulgent to his crew, his cast and his writer.
O biraz heyecanlı, bir çocuk gibi.
He's a bit short-tempered, just like a child.
İkisi birbirine uygun bir çiftti.
A fine, ill-tempered pair they were.
Belinde gür bir yuvarlaklık olmalı güzel, çan şeklinde kalçalar.
Longer than average torso, small waist, well-rounded hips. Well-mannered and good tempered.
Korkarım epey huysuzdum.
Yesterday, I'm afraid I was pretty bad tempered.
Bakarsın o iyi huylu Bayan Blaine'i geri getirebilirim.
Maybe I could bring that nice-tempered Mrs. Blaine back.
Şey buralarda çok sayıda, kızılderili grupları görülmüş. Bozemen yolu boyunca.
Well, you see, there's some bad-tempered Indians along the Bozeman Trail.
Cassius bunun için yaşadı demek. Brutus alay etsin diye Cassius'un yüreği kan ağladığı, öfkeyle kabardığı zaman.
Hath Cassius lived to be but mirth and laughter to his Brutus, when grief and blood ill-tempered vexeth him?
Benim yüreğim de öfkeyle kabarmıştı seninle böyle konuşurken.
When I spoke that, I was ill-tempered, too.
Kötü, huysuz erkek arkadaşın.
Your bad-tempered boyfriend.
Ve ikisi de çabuk sinirleniyor.
And both are bad-tempered.
Çok sert mizaçlı ve çabuk sinirleniyor.
She is hot-tempered and gets violently angry.
Bizim çocuklar sıcaktır.
Your guys are hot-tempered.
Günümüzün genç kadınları gerçekten de çok sinirli.
These modern young women sure are hot tempered
Her şey bir yana, ben kaybetmekten nefret eden yaşlı ve huysuz ihtiyarın tekiyim.
For no other reason than I'm a mean, ill-tempered old man who hates to lose.
Çok keskin ve iyi tavlanmış olmalı ki benim bıçağım gibi kırılmasın.
It must be very sharp and not tempered so it will break, like my knife broke.
Teğmen, eğer size karşı öfkeli davrandıysam özür dilerim. Tek mazeretim, işler yolunda gitmediği için biraz gergin olmam.
Lieutenant, if I've been short-tempered, I want to apologize... my only excuse is that things haven't been going well and I'm edgy.
"... tarafından yapıImış kıIıcı dikkate al... "
Thoroughly tempered by the famous Yoshikane of Kaga
Aman Tanrım, çok huysuz birisin!
By God, boy. You're bad-tempered.
Bence, yine de huysuz birisin.
I still say you're bad-tempered.
O küçükken de sinirlerine hakim olamazdı.
He was always fiery-tempered, even as a little boy.
O da benim gibi bir barut fıçısıdır. Yalnız fitili daha kısadır.
He's as bad-tempered as me, with a shorter fuse!
- Kes şunu, aksi şey!
- Oh, shut up, you bad-tempered thing!
Başlangıçta yapılması gereken bir mücadeleydi ama zamanla normal bir hayat başlamış..... mevsimlerin ritmine uyulmuştu.
Gradually, it became like a normal life... tempered by the different seasons.
Hırçın, sevimsiz ve huysuz biri oldu.
He was agitated and openly exhausted and ill-tempered.
Efendimiz, son günlerde çok aksi.
These days the Master is so ill-tempered.
Guy, bu kadar huysuz olma.
Guy, don't be so ill-tempered.
Güçleniyoruz!
How the Steel was Tempered.
Salina Prensi ne diyor hala asabi ve gururlu mu?
What does the Prince of Salina say, so quick-tempered and proud?
" Munis ve iyi huylu Hayatta duymazsınız benden şikayet
" Even-tempered and good-natured Whom you never hear complain
Ben huysuz ve yaşlı bir adamım.
I'm a bad-tempered old man.
Bir de bunun üzerine yaşlı Doktor sürekli olarak hareketlerimi onaylamadığını hem zorluk çıkartarak, hem huysuzluk yaparak gösteriyordu.
To make matters worse, the old Doctor continually shows his disapproval of my action by being both difficult and bad-tempered.
Paslanmaz çelik. Kısa mesafede etkili.
Tempered steel, very effective at close range.
Karısı da öyle aksi ki.
Well, I mean, she's so bad-tempered.
Çok iyi sertleştirilmemişler, değil mi?
Not very good-tempered, are they?
Her zaman yumusak huylu bir adam degil.
He's not always a sweet-tempered man.
Çelik gibi sertleşmiş insanlar, çetin cinsler.
Men, tempered like steel, a tough breed.
O inatçı, aksi ve tamamen eğitimden eksik.
He's obstinate, ill-tempered, and quite lacking in education.
Sabırsız. Her şeye ihtiyacı var, her şeyi istiyor.
Short-tempered, because he doesn't understand.
Genelde iyimserimdir ama bu çok fazla oluyor artık.
Usually I'm good-tempered, but this is too much.