Tenderness traduction Anglais
625 traduction parallèle
Jean Diaz, şair zeki, melankolik sevecen, tam bir Fransız.
Jean Diaz, the poet, all intelligence, all melancholy, all tenderness, all France.
Tüm hassaslığı, tüm dehası ve kollarıyla.
His tenderness, his genius, and his arms.
Bugün kendimi öyle duygusal hissediyorum ki.
Well, you see, I feel a tremendous sort of tenderness
Benim güvene ve şefkate ihtiyacım var. Böylece insanlara aynılarını verebileyim.
I need trust and tenderness, and I can give them in return.
Oh, bana şefkat için zaman ver
Oh, give me time for tenderness
"Şefkat için zaman," Malcolm.
"Time for Tenderness," Malcolm.
Oh, bana şefkat için zaman ver.
Oh, give me time for tenderness
Bırak heyecanı hissedeyim hiçbir şey bilmediğim sukunet bana şefkat için zaman ver
Let me feel the thrill Of quiet we know nothing of Oh, give me time for tenderness
Geleceği hakkında şefkatli bir arkadaş onunla konuştu.
A friend with great tenderness talked to her of her future.
Aşkta yeteneksizdi şefkâtte ya da uyumlulukta da.
She was incapable of love... or tenderness or decency.
Şimdi, şefkat. Ben şefkat yanlısıyım. Şefkat ve sabır.
Now, tenderness, that is what I advocate.
Senin bana gösterdiğin şefkati ben de ona gösteririm.
The tenderness you gave to me I give back to him.
Oysaki eskiden şefkat dolu bir kalbim vardı.
Though I did once have a sort of tenderness of heart.
Biraz duygusal numarası yapacağım.
I shall feign tenderness.
Yaşamımızın günbatımında, dayanışmaya ihtiyacımız var, sevgiye, şefkate.
In the sunset of our lives, we need companionship, love, tenderness.
Ancak her zaman ilgini ve gülümsemeni koruyacaksın.
But you will always keep your tenderness and your smile.
Benim savunduğum şey bu.
- Yes, yes. Tenderness.
Şefkat ve sabır.
That is what I advocate. Tenderness and patience.
Az önce şefkatle ilgili söylediklerin...
What you said before about tenderness,
Senin bu durumuna üzülüyorum.
I feel so much tenderness for you.
Üzülmek, ne komik bir kelime.
Tenderness, funny word.
Üzülmek...
Tenderness...
Şu garip şefkat?
That strange tenderness?
Hayatına, sıcaklık ve şefkat getirdi.
She brought warmth and tenderness into your life.
... kâh şefkât ve belirsizlik!
A nervousness, a tenderness... an uncertainty.
Ama beyindeki güzellik, ruhun zenginliği yürekteki şefkât, ben bunların hepsine sahibim!
But beauty of the mind, richness of the spirit, tenderness of the heart... I have all those things...
Aslında çok hassasım.
I carry much tenderness within me...
İyiliğe karşı kötülüğü, hassasiyete karşı tutkuyu, merhamete karşı suçu, zevke karşı ızdırabı tercih ettim.
You must weigh the good against the evil. The passion against the tenderness. The crime against the charity.
Bakire, saf şefkat ve sevgili ile taçlandırılmış Lola, kadınlığa adım atıyor.
Lola, virginal and pure, crowned with love and tenderness, blossoms into a woman.
Evet, Mozart, müziği çok yumuşak ve huzur dolu...
Oh, yes, Mozart, he's all tenderness and light...
Bazen şefkat ve iyilik de bir erkek yapabilir.
Sometimes tenderness and kindness can also make a man.
Bakın, sözgelimi, şefkatin kadınsı olduğunu düşünürüz, ancak bir çok erkek de müşfik olabilir.
Now, for instance, we think of tenderness as feminine, yet many men are capable of tenderness.
"Mantığınızı mı kullanırsınız?" Yoksa "şefkat mi hissedersiniz?"
"Are you logical?" or "Do you feel tenderness?"
Amerikalılar duygusallaşmaktan biraz utanıyorlar.
Americans are ashamed when they feel tenderness.
Onun kalbini sevecenlikle doldur ki, Khem topraklarında yürüsün... ... senin tüm gücün ve güzelliğinle... ... ve bir kez daha Urolith'i giysin. "
Refill this heart with tenderness that he may walk the land of Khem in all thy strength and beauty and wear once more the Urolith. "
Ey ruhum, bu kalbi yeniden şefkatle doldur ki... ... Khem ülkesinde tekrar yürüyebilsin... ... bütün gücü ve güzelliği ile.
Refill, oh, my soul, this heart with tenderness that she may walk again the land of Khem in all her strength and beauty.
Ey ruhum, bu kalbi... ... yeniden şefkatle doldur ki... ... yürüyebilsin...
Refill, oh, my soul this heart with tenderness that he may walk as... "
Bana karşı ne iyi ne ilgili... ne sevecendi!
How good to me... so caring... such tenderness!
Ayartan kişi, hedefte en ufak bir kuşku bırakmaksızın, şefkatten ve bükülmez bir azimden istifade edecek.
The seducer will use tenderness and the firmest resolution not leaving any doubt to the object.
Fakat dudaklarının şefkatinden mahrum kalırdım o zaman.
But that would deprive me of the tenderness of your lips.
Dün gece kadının değerini daha iyi anladım.
Last night I really learned to appreciate a woman's tenderness.
Onlar en ufak şeyden kusursuz bir haz duyarlar aralarındaki farkları sevecenlikle ortaya koyarlardı.
They enjoyed little things together. They accepted their differences with tenderness.
Senin varlığın, hassasiyetin.
Your presence, your tenderness.
( Kısacası berbat bir şarkı )
# A night for pleasure and tenderness #
Hayır. Bay Humbert gururunun okşandığını... belli belirsiz birşefkat duyduğunu, ve hatta suikast hançerinin... bir nebze pişmanlıkla okşandığını bile itiraf ediyor.
No, Mr. Humbert confesses to a certain titillation of his vanity to some faint tenderness, even to a pattern of remorse daintily running along the steel of his conspiratorial dagger.
Sana karşı... büyük şefkat besliyorum.
I have a great feeling of tenderness for you.
"İçimizde şefkat kalmadı"
There's no tenderness in us
.. SARHOŞ GECE'NİN ŞEFKATİ..
INTOXICATING NIGHTS OF TENDERNESS
SAKİN..
TENDERNESS
Prokosch'a evet dediğim için, duyarlılığa elveda!
Since I said yes to Prokosch, so long tenderness!
Ve birbirimize şefkat göstermeye cesaret edebilirsek.
And dare show each other tenderness.