Texting traduction Anglais
1,780 traduction parallèle
Direksiyondayken kesinlikle mesaj yazmak yok.
Absolutely no texting while driving ever.
İçinde tek bir numara varmış ve gelen giden mesajlara bakarsak oldukça özel olduklarını söyleyebiliriz.
There was only one phone number programmed into it, and the texting back and forth was, shall we say, intimate.
Göz kırpan gülücüklü bir mesaj atmayı düşünüyorum.
So I'm thinking of texting back a winky smiley face.
O yolluya mesaj atmayı bırak ve Victoria'yı ara.
Stop texting the bimbo and call Victoria.
Sabah erken saatlerde, mesaj yazarken yakaladım.
Early this morning, I saw her texting. I asked her about it.
- Bilirsin, bir oğlanla mesajlaşıyorum.
Oh, you know, texting a boy.
Etrafım koduğumun genelkurmay başkanlarıyla çevriliyken size gizli mesaj falan atamam!
I cannot be texting secret messages while I am surrounded by the fucking Joint Chiefs!
Etrafım generallerle doluyken size gizli mesaj falan gönderemem ki.
I cannot be texting secret messages while I am surrounded by the fucking Joint Chiefs.
Çok endişelenirdim ama, bana mesaj atmaya devam ediyor ve tüm eşyaları burada duruyor.
And I'd totally be worried, except she's been texting all the time and all herjunk is still here.
Biraz daha eski tarihlere baktığımızda sizin de arayıp mesaj attığınız görünüyor.
Go back a little further, and you're calling her. Texting her.
Yemek sırasında mesajlaşmak yok.
Uh, Ray Jay, Lindsay, no texting during dinner.
- Mesaj atmayı bırak!
- Are you crazy? - Stop texting!
Mesaj çekiyordu.
She was texting.
Bekle, Philip minibüsü bıraktığında kime mesaj atıyordun?
So wait, who- - who were you texting when Philip dropped the van off?
- Hayır. - Blaine mesaj atıp duruyor ama Kurt cevap vermiyor.
I know Blaine's been texting him, but Kurt won't text back.
Tüm gündür bana mesaj atıyor.
He's been texting me all day.
Operada uyuyakalım, kızının, erkek arkadaşına mesaj çetiğini farketmeyen adam.
The one who falls asleep at the opera, and doesn't notice that she's texting her real boyfriend from his bed.
Kime mesaj atıyorsun?
Who you texting?
Uh, yardımcı oyuncumun bana 15 dakikada bir mesaj atmasına ne diyorsun?
Uh, how about my co-star is texting me every 15 minutes.
Mesaj mı attın?
Texting her?
Babana mı gönderiyorsun onu?
You're texting your father? !
Jess başka kızlarla mesajlaştığından haberdar mı?
Does Jess know you're texting other girls?
Bobby'le birlikte tüm gece nerede olduklarına dair biriyle gerçekten mesajlaşıyormuş.
She was definitely texting with someone about where she and Bobby Reed were all night.
Rolan Zahl'a mı mesaj çekiyormuş?
Texting Rolan Zahl?
Evet, evet. Sanki mesaj çekiyor gibi.
Yeah, yeah, it... it looks like he's texting.
Telefondan mesaj atıyor...
Texting on the phone...
Onunla mı mesajlaşıyordun?
You've been texting her?
- Mesaj yazabilir miyim?
Light texting?
Bana mesaj atmayı bırak Orange!
Stop texting me, Orange.
İlgilendiğin kızı ne arayıp ne sormak.
Not calling or texting a girl you're interested in.
Quinn mi? "İyiyim" diye mesaj mı atıyor?
Is that Quinn, texting you to tell you she's okay?
Cep telefonu kaydı dün akşam saat yedide mesaj attığını gösteriyor.
Cell phone records show her texting up until 7 : 00 last night.
Nerdeyse bir yıldır mesajlaşıyorsun.
You've been texting over a year.
- Asistanıma mesaj atıyorum.
- I'm just texting my assistant.
Artık aynı müşteriler konuşmak yerine mesaj çekiyorlar, ve yüz yüze tanışmak yerine tweet atıyorlar.
Those same customers are now texting more than they're talking and tweeting more than they're meeting.
Mesaj atmayı dene.
Try texting her.
Bana neden mesaj göndermediğini biliyorum, aptal değilim.
I know this is why you guys aren't texting me back, I'm not an actual idiot.
İş arkadaşıma mesaj atayım ki eşyalarını aşağıya indirsin.
I'm just texting my associate to have her things brought down.
Sen kime mesaj çekiyorsun?
Who are you texting?
Senin neslin çok seksi ve bunun farkındalar,... mesajlaşıyorlar.
Your generation is so... sexy, and they know it, and they're texting.
- Kime mesaj attın?
- Who are you texting?
- Şanslı seni, mesaj atan kim?
Lucky you, who's texting you?
O mesaj attığın leş karılar var ya...
Those skanks you're texting.
Aramızda konuşmak için bize zaman kazandırıyor.
It gives us time to actually talk instead of texting.
Birine mesaj yollamayı dene.
- Try texting someone. - Yeah. Good idea.
Jude Law sürekli bana mesaj atıyor.
Jude Law totally keeps texting me.
Carly mesaj atıp duruyor.
Carly keeps texting me.
Herkes Malcom Spicer'in Hattie'yi aldığını söyleyen mesajlar gönderiyor.
Everyone's texting me saying Malcolm Spicer took Hattie.
Kime mesaj atıyorsun?
Who are you texting?
Bobby mesaj çekmeyi bırak.
Bobby, stop texting.
Dostum bizi Wellsville'in kuzeyindeki sarı evden alabilir misin?
Who are you texting?