Theater traduction Anglais
5,580 traduction parallèle
10 dakika sonra tiyatronun önüne gel.
Out in front of the theater in ten minutes!
İster inan ister inanma ama New York tiyatrolarında sadece onun fikri önemlidir.
The only opinion that matters in New York theater is hers.
Zavallısın, Riggan. O gösterişçi tiyatrocu ibneyle uğraşıp bu boktan 700 kişilik yere hapsoluyorsun.
You are lame, Riggan... rolling around with that poncy theater fuck... in an 800-seat shithole like this.
Tiyatroda yer işgal etmeseydin dişe dokunur bir oyun sergilenmiş olurdu.
You occupied a theater which might have been used on something worthwhile.
Burada tiyatro söz konusu.
Well, this is the theater.
Tüm o tiyatrocu dümbeleklerin üstündesin.
You tower over these other theater douchebags.
"Amerikan tiyatrosunun damarları için deli gibi arzulanan kandı bu."
"The blood that has been sorely missing " from the veins of American theater... "
Seni ne zaman sinemada görsem gözlerin yerden kalkmıyordu.
Every time I saw you at the theater, your eyes were glued to the floor.
Benim için filmimin gösterime girdiği ilk gün sinemada arkalara geçip insanların filmden keyif alışını izlemek gibisi yoktur.
Here's the thing. To me, there's nothing better than the first day your movie comes out, and sneaking into the back of a theater, and just watching people enjoy themselves.
- Filmi sinemada oynatılırken görmek için sabırsızlanıyorum.
- Thanks. You know, I can't wait to see the movie play in a theater later!
Kitaplar, filmler, tiyatrolar...
- Books, movies, theater...
Kaçırılmayı sevmediğimden değil, ama bu akşamki tiyatro için biletim var. Hem de gitmeyi çok istediğim bir tanesi, ve böyle konularda oldukça sorun çıkarırım.
Not that I mind a slight case of abduction now and then, but I have tickets for the theater this evening, to a show I was looking forward to, and I get, well, kind of unreasonable about things like that.
O kadar iyi oynuyorsun ki burayı tiyatroya çevirdin.
With such expert play-acting, you make this very room a theater...
Poster de duvarda, lobideki bir duvarda bir sinemanın lobisinde markizi olan bir sinemanın.
The poster on a wall, a wall in the lobby, a lobby of a movie theater, a theater with a marquee,
Yüzün posterde olacak. Poster de duvarda, lobideki bir duvarda bir sinemanın lobisinde markizi olan bir sinemanın.
Your face would be on the poster, the poster on the wall, a wall in a lobby, the lobby of the movie theater, a theater with a marquee.
Tuhaf, o kadar da kara değilmiş.
So weird to see a Black in a Feydeau theater.
Bilmem.En son 5 yaşındayken Guignol piyesine gitmiştim.
- I don't really know... I was 5 years old the last time I was in a theater!
- Tiyatroda karşılaştık ve...
- In the theater.... Enough for me!
Tiyatrodasın ve kadınlar tuvaletinde uzunca bir sıra var ve sen kameraya göz kırpıyorsun.
Okay now do my favorite commercial where you are at the theater and there is a long line for the ladies room. And you just wink at the camera.
Topanga'daki küçük bir tiyatro sahnesinde çalışıyorum.
I work with this little theater company in Topanga.
Kameralara oynuyorduk.
It was theater!
- Sarah'ya benimle saat 4'te Glendale Halk Tiyatrosu'nda buluşmasını söyle.
- Tell Sarah to meet me at Glendale Community Theater, 4 PM.
Burası tiyatro ve hepimizin bildiği gibi, "Gösteri devam etmeli."
this is the theater, and we all know that the show must go on.
Burada tiyatro var demek.
There's a theater here, huh
Eski küçük bir sinemanız var.
You've got that funky little movie theater.
Gözde Ditlevim. Gitmek zorundayız.
Dearest Ditlev, we have to go to the theater.
Film izlemek için Sinema salonuna ihtiyacın yok.
You don't need a theater to watch the movie.
Homer, sinemaya git ve filmi gör.
Homer, go to the theater and see the movie.
Beyler İnsanlara yeni nesil, ücretsiz... Sinema keyfini yaymayı
Gentlemen, I am inspired to create a theater for the people... an experience free of all the nuisances and gouging of modern-day moviegoing!
Şimdi hepiniz filmimi görmek İçin sinema salonuna gidin!
Now all of you go see my movie in the theater the day it opens!
Hâlâ tiyatroda mısın? - Sanmıyorum.
Are you still in the theater?
Orası tiyatrodur.
This place is the theater.
Sana tiyatrodan bir mahlas veririz.
You shall have a nom de theater.
Tiyatrodaki işi bulunca geceleri gizlice çıkıp peşine düşmek kolaylaşmıştı.
Once I found my occupation at the theater it was a simple thing to slip out at night and hunt for you.
Daha güzel illüzyonlar için bu akşam tiyatroya gideceğim.
I'm off to the theater tonight. More beautiful illusion.
Seni burada gördüğüme şaşırmamalıyım zannımca. Ne de olsa kendin de tiyatrocusun.
I suppose I shouldn't be surprised to see you here, being a man of the theater yourself.
Tiyatro gibisi yok, öyle değil mi?
There's nothing like the theater, is there?
Oyunu izlemeye gittiğim tiyatroda önceden gördüğüm görüntüler vardı.
There were images I'd seen before from the theater where I saw the play.
Bu akşam tiyatro kapanınca gideriz.
We'll go after the theater closes tonight.
Tiyatrocu insanlar.
They're theater people.
Pal tiyatro yayıncısı.
Pal is a theater publicist.
Bfa Tiyatrosuna 80 bin dolar harcadım.
I spent $ 80,000 on a theater bfa.
Birkaç tiyatro ve reklamda rol aldım, Ama çok iyi değildim.
Well, yeah, I did some theater and a few commercials, but I wasn't very good.
Ş u an kafamda Pussycat Tiyatroları oynuyor gibi.
It's like the pussycat theater up in here right now.
Yani, bu tiyatronun asıl amacı ne tam olarak?
So, what exactly is the point of this piece of theater?
Ashley oyunda başrol oyuncusuydu. Tiyatroyu severdi.
Ashley was cast as the lead in a play, she used to love theater.
Evet, ama yeni rol arkadaşlarınla bayağı eğlenirsin sen.
Yeah, but you're gonna have so much fun with all your new theater friends.
Rol arkadaşlarımla.
With my theater friends.
Sinema... kararıyor.
Theater gets... Dark.
Senin derdin milletin, "ah Mike ne kadar dürüst ne kadar da doğrucu" demesi.
I'm a theater actor. I don't give a shit. You care.
- Ne gösteriydi ama!
- Oh, what a sight! - What theater.