English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ T ] / Thin

Thin traduction Anglais

5,918 traduction parallèle
Şunun ne kadar ince olduğuna bir bak.
- What file? Look how thin it is.
- Hayır sende kendin hakkında bir şeyler söylemelisin. - Kendimde sevdiğim şey yağmurlu yada açık, kalın yada ince, - Eğer sıçmam zorunda kalırsam ;
( Ilana ) Oh- - something I love about myself is- - rain or shine, thick or thin- - if I have to take a dump,
- Zayıfmıyım?
Am I thin?
Ama hepsi bir saniyede olur, incelmiş bir buz parçası ve tüm hayatın sonsuza dek değişir.
But all it takes is one second, one thin patch of ice, and your whole life changes forever.
- Duvarlar çok ince ya.
The walls here are so thin.
- 10 sent alabilir miyim? - Hayır.
Can't I just have one thin dime?
Herkesi öldürmek istemiyoruz, sadece sürüdekilerin sayısını azaltmak istiyoruz.
We don't want to kill everybody. just thin the herd a bit.
Bir deri bir kemikti ve bana yalvarırcasına bakıyordu.
It was really thin, and it was looking at me with these eyes.
Baksana şunlara şimdiden çöp gibiler, sağlıksızlar.
Look at the boys, already so thin, so sickly.
Uyurken aramızda 10 santimetre oluyor.
We sleep six inches away from each other with a thin wall between us.
Biliyorum ama dediğin gibi verimsiz dağılmış durumdayız.
But like you said, we're spread pretty thin right now.
Tıkanıklığı azaltır.
It'll thin out your blood.
Elimden pek bir şey gelmiyor.
Well, you know, I'm stretched a little thin.
Ama iki gün içinde nişanlısı sırra kadem bastı.
But two days in, the fiancée just... Disappeared into thin air.
- Zayıf, konuşma dilinde.
It's thin, conversational.
Her tür hedef... zayıf olur, şişman olur, uzun... her şey olabilir.
Targets of all kinds... they can be thin, fat, small, large... anything
Bunda büyütülecek bir şey yok.
- It's so paper thin. - It's not, though!
Kendimi nasıl zayıf gösterebilirim ki?
How am I gonna pass myself off as thin?
Çok zayıf görünüyorsun.
You look so thin.
Hayatın boyunca tüm dergilerde ve filmlerde zayıf olmanın her şeye değeceğini görüp öğrendim.
My whole life, I've been taught by magazines and movies that being thin was what made me worth anything.
Duvarlar incedir de.
These walls are thin.
Bugün zayıf yarın şişman.
thin today, fat tomorrow.
İntihar ve cinâyet düşüncesi arasındaki çizgi oldukça incedir.
The line between suicidal and homicidal ideation is pretty thin.
Yanında Halley var diyorsan yanında Halley olmalı.
If you tell someone you're carrying thin mints, you best be carrying thin mints.
Otellerin kâr oranları çok düşüktür.
Hotel profit margins are very thin.
- Zor bir durumdasınız Bayan Florrick.
You're on thin ice here, Mrs. Florrick,
- Şimdi de düğüne bir haftadan az kalmışken minicik bir ihtimalle büyük annesinin madalyonunun bende olduğunu düşünüp seni düğün günü terk eden ve üç saat fark olan bir yere taşınan kadını arıyorsun.
And now, less than a week before the wedding, you're calling the woman who left you at the altar and moved three time zones away on the razor-thin chance that I somehow ended up with her grandmother's locket?
Declan, o ağaç çok ince. Baksana!
Declan, that tree's far too thin!
- Böyle ince cilt vardı.
- that you had such thin skin.
Hemşirelik personeli eğilimindedir Gece yarısından sonra ince.
The nursing staff tends to thin out after midnight.
Çok zayıf görünüyorsun.
You look thin, you know.
Bunun büyük miktarları kanı, kesinlikle Joseph Lennox'ta bulduğumuz düzeylere kadar inceltebilir.
Large qualities of this could definitely thin the blood to the levels we found in Joseph Lennox.
Depresyonlu kaltak!
Thin Lizzy.
Duvarlar ince.
Walls are thin.
"Canlı gözyaşlarımla aşınan tımarhane tahtasında"
On the madhouse boards worn thin by my walking tears
Solgunsun, zayıfsın ve daha da kötüleşiyor gibi görünüyorsun.
You're pale, thin and you look like you're getting worse.
İsa için bir fedakarlık yaptığında... çikolata yemeyerek veya ince bir battaniyeyle uyuyarak.
When you make a sacrifice for Jesus... by eating no chocolate or sleeping with a thin blanket.
- Tıbben teşhis edilmiş zayıf cilt.
Medically diagnosed thin skin.
Yine hava olmayan yerde uçuyordun değil mi?
You've been flying in the thin air again, haven't you?
- Üç kutu çörek ve Thin Mint alayım.
I'll take three boxes of Samoas and a thin mints.
Atmosferin ince ve soğuk üst yarısına ulaştığında radyasyonun burada yerdekinden iki kat fazla olduğunu buldu.
When he reached the thin, cold, upper half of the atmosphere... he found that the radiation was more than twice as strong as on the ground.
Voyager'lar Satürn'ün halkalarından geçmeye kalkıştıklarında halkaların yörüngede dönen kar toplarının meydana getirdiği yüzlerce şeritten oluştuğunu ortaya çıkardılar.
The Voyagers dared to fly across Saturn's rings and revealed that they were made of hundreds of thin bands of orbiting snowballs.
Onu yıldızlararası uzaydaki ince gaza karşı genişletir.
It pushes out against the thin gas of interstellar space.
Araştırmacılar manganez yumrularının yüzeyinin altındaki ince tabakada bu demire işaret eden izler buldular.
Researchers found telltale traces of this iron in a thin layer below the surface of the manganese nodules.
- Temiz hava çarptı seni.
The thin air's gotten to you.
Evet, ama cinayetin kendisi oldukça basitti- - karotid artere tek bir kesik ince keskin bir bıçakla.
Yeah, but the kill itself was pretty simple- - a single slice to the carotid artery with a thin, sharp blade.
BELL : Sadece ince maske içinde bir adam.
Just some guy reviewed thin a mask.
- Çok şey istememişler.
Thin on details, right?
Her neyse, Micmaclar dünyalar arasındaki perdenin inceldiği yerlerden bahsediyorlar.
Anyway, the Mi'kmaq speak of special places where the veil between worlds is stretched thin.
Bu ince noktalardan biri açıldığında dünyalar arasında yolculuk etmek mümkün oluyor.
When one of these thin spots is opened, travel between worlds is possible.
- Ben de onu diyorum.
You know, Sue, I have to say you've been on very thin ice with me lately.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]