Tire traduction Anglais
3,553 traduction parallèle
90 metre çapında ne ayak ne de bir araç izi var.
Not a footprint, not a tire track for a hundred yards.
Bundan hiç bıkmaz mısınız?
Do you people never tire of this?
Bununla birlikte kaza alanındaki bu parçanın üzerindeki tekerlek izleri fazlasıyla eşsizmiş.
However, the tire treads from the vehicle that drove over the debris at the crash site, those treads were unique.
Eğlenceli gözüküyor, ama hiç bir iple göle savrulup atlamış mı acaba?
Oh, well, that sounds fun, But is she gonna be jumping from a tire swing into a pond?
At nalı ya da iple atlanılan havuz nerede acaba?
Where is the, um, horseshoe pit Or the pond with the tire swing?
Yağın arka sol lastiğe aktığını söyleyebilirim.
I already could tell oil's leaking onto the back-left tire.
Benzinin sağ arka lastiğe aktığını, bu arada egsozun nerede olduğunu söyleyebilirim.
Gasoline's leaking onto the back-right tire, which, by the way, is where the exhaust is.
Yedek lastiğini tavana yerleştirdim.
I got my spare tire on the roof.
Şu lastik izlerine baksana.
Look at these tire impressions.
Burada başka lastik izleri daha var.
There's another set of tire impressions here.
Dinlemekten usanmazdım.
I'd never tire of hearing it.
O da ne zaman sorsam yorulmadan anlatır... beni küçük bir çocuk gibi görmez bir arkadaşı, bir akranı yerine koyar ; öyle anlatırdı.
And he'd never tire of telling me. But he'd tell me as a friend, an equal. He never looked on me as a child.
Lastik patladı.
It's just a flat tire.
Biri lastiğe patlasın diye jilet saplamış.
Somebody put a razor blade in her tire tread.
Bahse girerim jileti de lastiğe orada koymuştur.
Okay, I bet that is where he put the razor blade in her tire.
Sana yardım etmek istiyorum. Birisi Angela'nın arabasının lastiğine jilet koymuş.
I'm not saying it was you- - I just want your help- - somebody put razor blades in her tire.
Aslında tire ile birleştirmeyi düşünüyordum.
I've actually been thinking I'm going to hyphenate :
Bak, Harris'in aracından çıkan lastik izlerinin elbette bulunacağını ve bağlantılardan ötürü Harris'in tutuklanacağını biliyordu.
Look, he knew that if a cop found tire tracks at one of the murders, and that if enough of the victims were in Harris's class, that they'd arrest him.
Cinayet bölgelerinde ayak izleri ve bir de lastik izleri vardı.
We've got shoe prints alongside the tire tracks at the trailer site.
Lastik izleri neredeyse Harris'in arabasıyla eşleşiyor.
Tire tracks nearby match Harris's car.
Üç cinayet mahalinden Harris'in lastik izleri alındı.
It doesn't matter. The tire tracks put Harris at the site of three murders.
Lastikten salıncağın bu kadar eğlenceli olacağını bilemezdik.
Who knew a tire swing could be so much fun?
Tekerlerini değiştirmeye gelebilirim.
I can come change your tire for you.
Yine de lastiklerin altındaki küçük patinaj izleri birkaç santim hareket ettiğini gösteriyor.
Yet there are small skid marks beneath each tire, indicating it's been moved several inches.
Bu yorumlarından hiç sıkılmayacağım.
I never tire of those comments.
Malzemesi olmadan planı bir işe yaramaz.
Without his junk, Kennedy's plan is dead as a wagon tire.
Sadece kendini fazla yorma.
Just don't tire yourself out.
- Tekerlek sıcak.
- The tire's warm.
Bunun dışında, yorulmayacağım, yenilmeyeceğim, Ve siz yokedilinceye kadar durmayacağım.
And this forth, I will not tire, I will not break, and I will not stop until you are destroyed.
- Belki de vazgeçmeliyiz.
- Maybe I should call it. - Hey, there's still some mangoes by the tire.
Hava basıncı mı düşmüş?
Tire pressure?
Eğer lastiklerim için... biraz hava alabilirsem yolumuza gideceğiz.
If I could just get some air for my tire, we'll be on our way.
Lastik söndü.
Flat tire.
Sönük lastik?
Flat tire?
Neden oradan bir tekerlek kapıp bize katılmıyorsun?
Why don't you pull up a tire there and join us?
Su kenarında tekerlek izleri bulduk- - Yani başka yerde öldürülüp buraya atılmış.
Well, we found tire tracks by the water's edge, so- - which means he was murdered elsewhere and dumped here.
Cipinin tekerlek boyutu ve lastik izleri golf sahasındakilerle uyuştu.
The wheelbase and tire pattern of your S.U.V. match the tracks at the golf course.
Yaşlı bir adam. Aşağıda lastik tamircisi var.
I think it's the old guy, he works down at the tire store.
Ertesi hafta Dennis elinde eski bir lastik, çıkageldi.
The next week, Dennis showed up, and he's got an old tire.
Evet şu lastiği tamir ettirmek istiyoruz.
I said, yeah, we'd like to get the tire fixed.
Lastiği arka tarafa yuvarladı.
He just rolled the tire through.
O an, ismini öğrenmiştik.
Tire! So at that point, we knew his name.
Adamın gelip lastiği almasını ve neye benzediğini görmek için sabırsızdık.
We couldn't wait for the guy to come out and look at the tire to get a view of who he was.
Lastiği eline alır almaz bize gözünü dikti.
As soon as he grabbed the tire, he looked right at us.
Lastiğin şiştiğini duyduk.
We heard the tire pop. [Loud pop]
Müdür lastiği dışarı taşıdı.
The manager rolled the tire out.
Lastiğin kenarında tebeşirle yapılmış işaretler vardı.
There were markings in chalk around the side of the tire.
Irak'ta savaş esiriyken lastik sorunu gibi monoton bir şey ile bir daha uğraşacağını hiç düşünmemiştir.
Pretty sure, when he was a prisoner in Iraq, he never thought he'd have to deal with something so humdrum as a flat tire again.
Sen hiç krikosuz araba lastiği değiştirmeye çalıştın mı?
Have you ever tried to change a tire without a jack?
Kasım 2012 Tire - İzmir
Stay tuned for scenes from our next episode.
Lastik dişi.
Tire tread.