Tomorrow traduction Anglais
91,015 traduction parallèle
Bugün, yarın...
Today, tomorrow...
Neyse yarına kadar bekleyebilir.
You know what, it can wait till tomorrow.
Ama şuan benimle birlikte olan sen, Caroline Forbes ile yarın evlenecek olan sen, 200 yıldan daha fazla süredir tanıdığım sen...
But the you standing with me right now, the you that's gonna marry Caroline Forbes tomorrow, the you that I have known for almost 200 years...
Yarın evlenecek olan Stefan o.
He's the one who's getting married tomorrow.
Elena'nın yarın seninle olacağını bilmeni istiyorum.
I just wanted you to know that Elena would be with you tomorrow.
Yarın yola çıkıp o yere baskın yapacağız. Yuvayı yok edip birinci bölümü tamamlayacağız.
Tomorrow, we ship out, raid the compound, terminate the colony, and, complete Phase One.
- Otopsi yarın olacak ama ana atardamarların tıkanması sonucu kalp krizi olabilir.
Autopsy's tomorrow, but it could be an arterial embolism, cardiac arrest. A heart attack at her age?
- Yarın işe gitmem gerekiyor.
I got work tomorrow, so...
En azından yarına kadar.
At least for tomorrow.
Deponun yakınına park edeceğini söyledi.
Tomorrow night at 9 : 00. He says park off the road by the warehouse.
- Belki yarın.
You should ask her. Maybe tomorrow.
- Yarın ne yapıyorsun?
- What are you doing tomorrow?
Yarınki trene rezervasyon yaptırdım.
I've booked myself on a train tomorrow.
Yarın avukatla randevum var.
I've got a solicitor's appointment tomorrow.
- Yarın görüşürüz Miller. - Peki.
- I'll see you tomorrow, Miller.
Yarın görüşürüz.
- Fine. See you tomorrow.
Dunholm'ı yarın erkenden kuşatabiliriz.
We can lay a siege to Dunholm as early as tomorrow.
- Yarın gidiyoruz.
We leave tomorrow.
Yarın benim ulağım olacaksın.
Tomorrow, you're my errands man.
Yarın büyük kimya laboratuvarı günü.
Wait. I've got a big chemistry lab tomorrow.
Bugün veya yarın olmayabilir. Veya ertesi gün. Çünkü Wendy Williams biletim var.
It may not be today or tomorrow or the day after tomorrow because I have Wendy Williams tickets.
Yarın 15 kişi iş başı yapıyor ve onlarla konuşmak istemiyorum.
Fifteen employees start tomorrow, and I don't want to talk to them. Ever.
Örneğin bu akşamki sahnemizde benimle evlenmeyi düşünür müydün?
Would you, for instance, consider marrying me during tomorrow night's performance?
Sunny'yi yarın akşamki sahnemizden sonra bırakacağım.
I will let Sunny go after tomorrow night's performance.
Yorucu bir akşam geçirdik ve yarın da zorlu bir gün olacak.
It's been a long night and we have a very busy day tomorrow.
Yarın yapacak yığınla işimiz ve binmemiz gereken bir gemimiz var.
We have a squidillion things to do tomorrow and a boat to catch.
Yarın devam ederiz.
More on that tomorrow.
Peru bizi bekler.
And tomorrow... Peru.
Gary Dwyer, Dışişleri Bakanlığı'na dönmek için yarın Aaron'la görüşecek, o var.
Actually, Gary Dwyer's still set to come in tomorrow to meet with Aaron about resuming his post as secretary of state.
Bunlar NSA hakkında sana bilgi verir ve bu dosyalar da yarınki Dwyer toplantısı için.
These will catch you up on NSA, and these are the files for the Dwyer meeting tomorrow.
Yarın görüşürüz.
I'll see you tomorrow.
Neymiş bakayım bu kadar önemli olan?
Now, what is so important that it couldn't wait till tomorrow?
Yarın okula gitmesinler.
Keep them out of school tomorrow.
Yarın gün sonunda sermayelerim geri alabileceklerini söyle.
Tell them they'll have their capital back by end of day tomorrow.
Yarın resmi bir duyuru olacak.
There'll be an official announcement tomorrow.
Sabah buradan gideceksin.
Tomorrow morning. You're gonna have to leave.
Soldaki sandalyeyi kapan yarın gazetelere manşet olacak.
Whoever gets there first gets top billing right underneath the caption in tomorrow's paper.
Yarın çekim var.
We're shooting tomorrow.
Yarına kadar bekleyemeyecek kadar acil neye ihtiyacın var?
What could you possibly need that couldn't wait till tomorrow?
Yarın sabah tekrar gel.
Come back tomorrow morning.
Binlerce insan yarın kırmızı, beyaz ve mavi giyerek dışarı çıkacak.
Thousands of people are gonna be out in public tomorrow wearing red, white and blue.
Şimdi, bir şeyler çıktı da yarınki tüm randevularımı ertelemeni istiyorum.
Listen, um, something's come up, and, uh, I need you to reschedule all my appointments for tomorrow.
- Onu yarın konuşalım.
Let's talk about it tomorrow.
Yarın normal düzende devam.
Normal schedule tomorrow.
Yarın iki buçuk.
2 : 30 tomorrow.
Martin Bakım Onarım. Yarın iki buçuk.
Martin's Handyman and Repair... 2 : 30 tomorrow.
Yarına yeniden geleceğini söylediler.
They say they'll have it on again by tomorrow.
O yarının konusu avukat hanım!
That is tomorrow talk, Counselor.
"Sınırlı bir süre için, reklamınızı bugün çekip yarın yayınlayacağız."
Uh, "For a limited time, we'll shoot your commercial today " and have it on the air tomorrow. "
Sınırlı bir süre için, reklamınızı bugün çekip yarın yayınlayacağız.
For a limited time, we'll shoot your commercial today and have it on air tomorrow.
Yarın öğleden sonra yayında olacak.
It will be on the air by tomorrow afternoon.