Totem traduction Anglais
478 traduction parallèle
Dost olduğumuzu kanıtlamak için size bu totem direğini veriyoruz.
Look, just to prove we're your friends, we give you this totem pole.
Bir totem.
A totem.
Benim izci gurubumun yaptığı totem direği nasıl olur?
How about the totem pole my scout troop made?
İnsan hâlâ maymun ve hâlâ toteme tapıyor.
Man's still an ape and his creed's still a totem pole.
Cates totemin tepesine tırmandı ama sonra sıçradı ve orda onu yakalayacak hiç kimse yoktu.
Cates climbed to the top of the totem pole but then he jumped. And there was nobody there to catch him.
Ben çoktan direğindeki totemi görmek.
Already I see the totem on its pole.
Totem seni çağırdı.
Our totem.
Büyük Ayı bizim toremimizdir.
The Great Bear is our totem.
Bu benim totemim.
This is my totem.
Samuray sana sırf elindeki totem için acıyor.
Only because of your Totem the Samurai feels a pity for you.
Hayat felsefemiz için o totem çok önemli.
Our Karma is connected by that totem.
O totem yüzünden her şeyi riske edebilirim!
I lost anything a man coulod loose through such a totem.
Samuray sana sırf elindeki totem için acıyor.
Only because of your Totem the Samurai has pity for you.
O totem yüzünden her şeyi riske edebilirim!
I lost anything a man could loose through such a totem.
O zamanlar bir şarkı sözü yazarının totem heykelinin en altında olması haksızlık sayılırdı.
Pe acea vreme, compozitorii îsi aveau, si ei, partea lor de glorie.
Sizinle totemin arkasında konuşabilir miyim?
Can I speak to you behind the totem pole here?
Diğer klan insanları gibi onu koruyacak hayvan totemi yoktu.
She did not have an animal totem to protect her as all Clan people did.
Bir totem görmek için garip bir yer tabi bu bir uyarı değilse.
Kind of a strange place to see a totem pole, unless this one served as a warning of some kind.
Asıl ilgilendiğim totem heykelleri.
My primary interest is in totem poles.
Sana bir totem vereceğim.
I shall give you a fetish.
Sana başka bir totem daha veriyorum.
I entrust you with another fetish.
Oradan izler bizi totem çemberine götürecek.
From there, the trail will take us to the Circle of Totems.
Pekala, sonraki durak Totem çemberi değil mi?
All right, the next stop is the Totem Circle thing, right?
- En azında yürüyerek ilk durağa bulabiliriz Totem Çemberi.
- Funny. - We can walk in, find the first stop, the worship ground, the Circle of Totems.
Totem'i buldu.
He's found the totem.
Bu yüce Kartalın Totem'i.
This is the totem of the Great Eagle.
Buralarda dikilmiş totem falan yok.
I don't see any totems sticking up here.
Bu Totem çemberinden kalıntılarından olmalı.
Yeah. This must be the ruins of the Circle of Totems.
Ona hayvan ruhunu, totemini gösterdiler.
They showed him his animal spirit, his totem.
Burada totem direğinin en altında sen varsın, Alva.
You're the lowest on the totem pole here, Alva.
Bu, ataya ibadet eden özel bir tarikatın totemi.
This a totem of one particular cult of ancestor worship.
Önem sırasında en alttayız.
We're the arse end of the totem pole here.
- Totem yapıp onları boyarlarmış. Şarkı söyleyip, öyküler anlatıp, çocuk doğururlarmış.
- Carved and painted totems made music, told stories, made babies.
Totemi canlı sanıyor.
He think totem pole alive.
O totem ezelden beri burada. Butch?
- That totem pole been here forever.
Hoy, kendi nesillerinin evrende yok olmak üzere olduğunu sanan uzaylıların bulunduğu Kashfar'un bir üyesiydi. Devam ettirmek için yıldızlarda yolculuk yaparak kara büyüleri sayesinde kendilerinden farklı olan yaşamlara son verdiler.
They took the spirit body of the totem that had absorbed all of the evil will on Planet Conuts, infused it with wicked energy, and transformed it into the phantasm Hildegarn.
Onun ilahi ile hareket ettiğini öğrenene kadar bir şansımız olduğunun farkında değildik. Aman tanrım!
It's because there was a legendary sword and flute that could control the totem.
Bir yılan totemi.
A snake totem pole.
Totemle birçekim istiyorum.
I want a shot of you with the totem.
- Bu benim totemim.
- That's my totem.
Denizanaları, kalamar, yılanlar ve dev bir totem gibi altından bir uzaylı.
sea snakes... ... and an alien being in the form of a giant totemic golden ball?
Daha örgütte yerim sağlam değil de ondan.
I'm low on the totem pole. I'm not allowed one.
Küçük bir Kızılderili kampı, birkaç totem direği.
We show them a little lndian fish camp, some totem poles maybe.
Çadır direği değil, Totem heykelinin direği!
It's not a tent pole, it's a totem pole!
O senin üstün.
You're lower on the totem pole.
Bu emekli duvar ustası Rusya'dan gelmiş ve çöplüklerde bulduğu parçalardan totem kuleler inşa etmeye başlamış. ... ve motosikletine bağladığı karavanında geri getirmiş.
This retired brickmason came from Russia and started building totem towers made of scraps he found in dumps and brought back in his trailer hooked up to his moped.
Onlar sadece bebek değil, totemler.
It's not just a doll, it's a totem.
Hert insan bir inanca sahip hayvanlarla ilgili.Bir put
Every human has a conginial with the animals. A totem
TOTEM VE TABU
TOTEM AND TABOO
inançları vardı "demeye hakkı olmalı. " Söylem olarak doğru " luk totemi... bence aptalca.
This totem-pole political-correctness thing that's stupid.
Doğudan ve Totem'den hoşlanıyorum.
I like "Easter and the Totem."