Tou traduction Anglais
82 traduction parallèle
Bunu anlamıyorsun, değil mi?
Tou do not understand that, do you?
Ne istiyorsun, Jerry? Oscar mı? - Dedim ya adım...
YOU'LL LET ME KNOW WHEN THE GRAND TOU R IS OVER, WON'T YOU?
Hesabımda sekiz var. Biliyorum, ben vermiştim.
I know, I just gave it to tou.
Tıbbi bir şey olmadığından emin misin?
Are tou sure its nothing medical?
OLMAK YA DA OLMAMAK...
TOU BI OR NOT TOU BI AGAINST YOUR BREAST,
Gayet iyi saklamışsınız.
Tou hid those too well.
Dövmenin sesine "tou-hibiki" denir, yani "uzaktaki yankı".
The sound of tattooing is called the "distant echo".
Güney asyada büyüye "Jiangtou" derler.
SPELLS ARE CALLED "XIANG TOU" IN SOUTHEAST ASIA.
- BABACIM, BABACIM, ONA DOKUNDU!
DA-DY, SHE'S TOU-CHING HIM!
Yine Toulouse'u arayacağım.
I'm calling Tou louse again.
Aldığımız bilgiye göre Rashaam'ın karargâhı bu askeri merkezde. Sen Tou'nın 12 kilometre güneyinde.
It is our information that RaShaam is headquartered in this military compound... twelve kilometres south of Sen Tou.
sağlığımdan daha önemliler.
They are more important tou you than my health.
Zamanı geldiğinde size miras kalacaktı ancak kumar borçlarınız tavana vurmuştu ve Mösyö Pace, size yardım etmeyi reddetti.
In time, you would inherit his fortune, but your gambling debts grew heavier and Mr. Pace refused to bail tou out.
Peki öyleyse niçin eve girdinz, Bay Johnstone.
So, why did tou go back into the house, Mr. Johnstone?
- İçeride birilerini gördünüz mü?
- Did tou see anyone else inside?
Pak Tou!
Pak Tou!
- Bana bir cır cır böceği yakala.
- Pak Tou, catch a cricket for me please.
Wing Chun, Pak Tou!
Wing Chun, Pak Tou!
Pak Tou kim?
Who's Pak Tou? - Where is he?
Benim.
- I'm Pak Tou.
Zen
Be gone, evil spirit Rin, Pyo, Tou, Sha, Kai, Jin, Retsu, Zai, Zen!
Ve onun sabun köpüklü götünü görürsünüz. Ve siz sadece hım şey be
And you see the suds crawl down the crack of his ass... and you just... be, uh, tou- -
İşte! Gördün mü?
There tou are!
Bir gün helikopterler bu dağların üstünde uçmaya başladıklarında,... biz hala benim küçük ayaklarıma mı güveniyor olacağız?
When helicopters fly over these mountains. And we still rely on my little legs. We'll be tou of business.
Ama çok üzüleceksiniz, Licenciado.
But tou'll be sorry, licenciado.
Tuş... oldum.
TOU... CHE.
Vincent, beni duyuyor musun?
Vincent, do tou hear me?
Eğer mesafelerini düşünürseniz... tehlikeli değiller.
And if tou consider their pace.. They aren't dangerous are they? - You never know.
Hatta sana yiyecek bir şeyler bile aldım.
I even brought some goodies for tou to eat
Seninle konuşan oldu mu?
Did anyone here talk tou you?
Yeşil Kule " olarak bilinen İnsanlığı Özgürleştirme gruplarının birinde bir göreve yerleşti. çatışmalara girip tutuklanmış.
Having a father in the police force, and lived a perfect childhood. From the time he entered college, he joined the Green Tower [Midori no Tou], one of the organizations part of the mankind liberation movement. At the time the extreme left's influence with the protestors, ran down a highway, participated in a brawl and was arrested.
- Bana ne diyecektiniz?
- Tou were about to tell me...
Gerçeği söylesene... Kan görmeye dayanamıyorsun.
Tou can build something on it.
Tahmininden daha fazla, herkes prensesin dönüşünü bekliyor.
Everyone is waiting for the princess'arrival, more than tou can possibly know.
Çok üzgünüm sizi bu işin içine soktum.
I am very sorry to get tou involved in this.
Bütün dojolar arasında en iyi savaş sanatlarını öğreten yer Gojuu-no-tou'dur.
Among all the town's dojos, the best one in which to study general weapons mastery... is Gojuu Hall.
Gojuu-no-tou
"Gojuu Hall"
Gojuu-no-tou'nun varisleri gibi davranıp bu işi kılıçlarınızla sonlandıracaksınız.
If this is the case, settle the matter with swords like true heirs of Gojuu Hall.
Buralarda, Gojuu-no-tou'dan daha üstün bir dojo yoktu.
There was no dojo in the area that surpassed Gojuu Hall.
Wu-tou!
Wu-tou!
Bu Shou-wu değil, bu Wu-tou.
It is not Shou-wu, but Wu-tou.
Sadece yardım etmeye çalışıyorum.
So tou tentando ajudar.
- Faydası mı? Artık burada olduğunu bildiğine göre, adamın yanına gidip, ona fikrini değiştirdiğini...
Well, now that you know where he is, tou can just walk over there and tell him...
Senin arabanı da mı ezdiler?
Did tou total your car too?
- Aslında bu tamamen...
- That's actually quite tou...
Korumuşsun onu.
Tou saved it.
Pes...
Tou...
Telefon numaramı bulabilmiş olmandan çok etkilendim.. Sekiz yıl sonra.
Well, I was just so tou ed that you finally found my number... after eight years.
Başın belada mı?
Are tou in trouble? - Of course not!
Evet, ne düşünüyorsun onun hakkında?
So, what do tou think of her, hey?
- Tuş ettim. - Bırak şunu.
Tou -