Trace traduction Anglais
8,216 traduction parallèle
- Kan izlerini takip edebildik mi?
Were we able to follow the blood trace? No.
Şimdi Kral olayı bana bağlayacak.
The King may trace him back to me.
- Parmak izi tozu. Özel karışım. Bütün tuş takımlarında işe yarıyor.
- Trace powder, custom blend, works on every keypad.
- Sinyali takip edemiyorum.
- I can't trace his signal.
Bunlardan birinin izini sürmen mümkün değil.
And you won't be able to trace either of them.
Tamam o zaman listenin en altındaki siber savaşçıların kimliklerini bulalım.
Okay, let's run an I.D. Trace On the bottom three cyber warriors on that list.
Formülü ardışık bir şekilde bütünüyle dizemedim daha. Bulunanlar arasında pek çok karışık ilaç izine rastladım ama başlangıç listemde anabolik-androjenik steroidler bir karaciğer enzim önleyici, çeşitli metabolik güçlendiriciler metamfetaminler, goril testosteronuna benzer bir şey ve yalan olmasın bir tutam da tıbbî nane var.
I haven't fully sequenced the formula yet, if only for the multitude of trace drugs found, but my initial list includes anabolic-androgenic steroids, a liver enzyme blocker, various metabolic enhancers, methamphetamines, what appears to be gorilla testosterone,
Tam mekânını tespit etmek o kadar da zor olmasa gerek.
Shouldn't be too hard to trace this to a location.
Eğer nasıl içeri girdiğini bulursam, belki nereye gittiğini de takip eder ve Howard'ın kayıp teknolojisinin yerini de bulurum.
If I can find out how he got in, perhaps I can trace where he went and locate Howard's missing technology.
Umarım Elena'nın başına gelenleri kapısına kadar izlerler.
I hope they trace what happened to Elena right to his doorstep.
Kayıtları çaldığımıza dair olan tüm izleri ortadan kaldırdım.
Okay, I got rid of every trace of us stealing those records.
- Hücreleriniz hız gücü içermiyor.
Your cells contain no trace of the speed force.
Cisco, videonun nereden gönderildiğini bulabilir misin?
Cisco, can you trace where the video was posted from?
Joe şu anki yerinin izini sürüyor. Ama şimdiye kadar bir şey çıkmadı.
Joe is running a trace on her current location, but so far nothing.
Sinyalinin izini sürüp nereye gitmeye çalıştığını bulabilirim.
I can trace its signal and figure out where it's trying to go.
Bir gün, nefret etmekten başka bir şey yapmayacağım adama dair ne bir ipucu ne bir işaret ne de iz vardı.
No hint, no sign, no trace of the man you will be one day for whom I have nothing but hate.
Kıyafetlerini giy, arka kapıdan çık ve hiç iz bırakma.
Gotta get your clothes on, get out the back door, and don't leave a trace.
Üzerine toz iz çeşit.
Some kind of powdery trace on it.
Hayır ama... farklı bir hikaye
No. But... the trace that you pulled from the rope- - that's a different story.
Karanlık internete dair bir iz yok.
They still can't find a single trace of Dark Web activity.
Bulduğumuz gizli operasyon Beyaz Saray'a kadar gidebilir.
The level of cover-up that we are finding, it could trace all the way back to the White House.
- Mutojenleşmiş DNA miktarı tespit edildi.
- Picking up trace amounts of mutagenized dna.
Federallere anlatacağım. Bakalım soyguncuyla diğer kabile arasında bağlantı bulacaklar mı? Tamam.
All right, I'll let the feds know, see if they can trace the gunman to this guy's tribe.
- Buffalo Trace var mı?
You got Buffalo Trace? Earl.
Bu uygulamayı parmak izlerini kaydedebilmek için programladım.
I programmed this app to record his fingerprints. If we can trace the past...
Mesajları takip edebilir miyiz?
Can you trace back the messages?
- Onun kredi kartlarının ve ATM'lerinin izini sürdüm.
I put a trace on his ATM and his credit cards.
Ve sonra gidip bütün izleri sildi.
And then he went and erased every trace of it.
- İzleyebilir misin?
- Can you trace it?
Benim bu arabayı kaldırabildiğimi ya da iç organlarını lazer gözlerimle eritebileceğimi kabullenmektense sana deli demeyi yeğlerler. Ki erittikten sonra hiçbir iz kalmaz geride.
They'd rather call you crazy than admit that I can lift this car, or that I can melt your insides with my laser eyes... which won't leave a trace.
Yani, Luke'un aradığı numaranın izini sürersem Kilgrave'in saklandığı yere yaklaşırım.
So, if I can trace the number that Luke was calling, it might get me closer to where Kilgrave is holed up.
Ama iş Serb'e gelince, olay üzerimize kalmamalı.
But with the Serb, our hands can't be on it, man. Not a trace.
Bir iz bile. Bir parçacık bile.
Not a fucking trace.
İzini sür.
Trace it.
Taramadan bir şey çıktı mı?
Any shot at a trace?
Takip et bu aramayı.
Put a trace on this.
Arama emri çıkartığımız anda sisteme sızanın I.P. adresinin izini sürebiliriz ve gün içinde son durağına geldiğinde onu bulabiliriz.
Irene : Once we have the warrants, We can trace the i.P. Path the hack followed,
Kurbanımızın nerede öldürüldüğünü söyleyecek bir iz bulabilecek misin bak.
See if you can trace back from the dump site to find out where our victim was murdered.
Ve Burt's Bullseye marka kaktüs suyu marinesinin
And you can bet that Burt's Bullseye Brand Cactus Juice Marinade will eradicate any trace of that
Fırının tabanında hiçbir kalıntı kalmış mı diye kontrol etmek için.
Why? To see if any trace evidence has bonded with the base of the furnace.
1782'de iz bırakmadan ortadan kayboldu.
He disappeared without a trace in 1782.
Zerre kadar morfin bulamayacaksın.
You won't find a trace of morphine.
Hiç uyuşturucu çıkmamış.
There's no trace of opiates.
Ondan kalan her şeyi yok etmelilerdi.
They had to wipe out all trace. But the shroud...
Dijital bir iz birakir.
Leaves a digital trace.
Bu fotoğrafın izini size kadar sürmeyi başardım.
I was able to trace this photograph back to you.
Reddington'ın ölümü teyit edildiği anda bütün izler yok edilecek.
Every trace will be incinerated the moment Reddington's a confirmed kill.
Çıkış noktasına dek izini süreceğiz.
Trace it back to a point of origin.
- Efendim adamlarım izini araştırıyor.
Sir, I have my people running a trace.
# Buraya kadar takip ettim # # Soyumun izini #
♪ that's the place where I trace my bloodline ♪
Hiçbir şeyin izini bırakmamış.
He didn't leave a trace of anything.