Tracking traduction Anglais
5,477 traduction parallèle
Şu noktaya ulaşana kadar takibimiz oldukça başarılı gidiyordu.
So we had solid tracking on her position until she reached this point here.
Beni de takip ediyorlar.
- Hmm? They've been tracking me too.
- Telefondan Jen'i takip ediyorum.
I'm tracking Jen on her phone.
Öne adamın, kızın numarasını, takip etmesini bekleyeceğiz... Silahlar ve teçhizatlar daha sonra tamam mı?
First we'll see my guy about tracking down her number, and then the guns, the hardware, okay?
- Bir de soruyor GPS'den takip ederler Harry, o yüzden.
- Why? GPS tracking, Harry, that's why.
Yetkililer, bu çetenin izini sürmesi için, bölge narkotiğiyle işbirliği yapması üzere özel bir kuvvet göndermeye karar verdi.
The authorities decided to sent a special force to co-operate with the local anti-drug police In tracking down the criminal gang.
Çip nerede?
- Where's the tracking device?
Çip nerede mi?
- Where's the tracking device?
Grup seksin yanında dolandırıcılık ve haraç faaliyetleri raporladık. Ayrıca Amerikan mafyası da işe dahil olabilir.
Orgies aside, we're tracking fraud, protection rackets and the American Mafia might also be involved.
- Bayım, temsilci Buckley'i arıyordum.
Yes, sir ; I'm a tracking impresario Buckley.
Buyurun benim.
And you're tracking me.
Bu görevle ilgili emirlerim bölgeye işaret şamandırası bırakıp ekibinizi Seattle'a geri götürmek.
- My orders in this situation are to leave tracking buoy on site and take your team back to Seattle.
Yussef Khalid CCTV de görülmüş.
Tracking Yussef Khalid on CCTV.
Pakistan hükümetindeki ılımlı etmenleri arama sürecindeyim Sayın Başkan.
Mr. President, I am in the process of tracking down moderate elements in the Pakistani government.
Hepinizin izini bulmakla sorumluyum şu anda.
I'm in charge of tracking everyone down.
Onları bulmak için biraz yardıma ihtiyacım olacak.
I'm going to need some help tracking them down.
Bizi takip ediyorlardı.
They've been tracking us.
İz sürücüsü.
That's her tracking implant.
Tüm bunlara rağmen Medellín'in patronlarından hiçbirine ulaşamamıştık. Sonra Kolombiya'ya giden bir eter variline takip cihazı yerleştirdik. Eter, kokainin yapımında kullanılan ana madde.
Despite all this, we'd yet to net one of the Medellín kingpins... till we put a tracking device on a Colombian-bound shipment of ether, the essential ingredient in cocaine processing.
- Bu arabaları izlersek Escobar'ı yakalayabiliriz.
- We start tracking these rice rockets, we might be able to get to Escobar.
Katiller araçlarını takip ettiğimizi öğrendi.
The sicarios had figured out we were tracking their rides.
Escobar'a ait olduğunu düşündüğümüz telefonun sinyalini takip ediyoruz.
We have a tracking signal on the phone presumed to be Escobar's, five clicks from the finca.
Malcolm'un banka hesaplarını takip ediyordu.
He was tracking down Malcolm's accounts.
Şu Dr. Bauer'i takip etmekle başlayarak, üzerine gideceğimiz bazı bilgiler var elimizde.
We have some information to go on, starting with tracking down this Dr. Bauer.
Dr. Bauer'ı takip etmekle başlayacağız.
Starting with tracking down this Dr. Bauer.
Eğer bu it beni takip ediyorsa, onu buraya çekeceğim.
Okay, if this Mutt is tracking me,
- İzleme cihazı ya da bir önlem yok muymuş?
Any tracking devices or dye packs?
Böyle simsiyah saçlı bir fıstıkla gezen... 1,85'lik bir Amerikalı'nın izini sürmek zor olmadı.
Not too hard tracking down a 6-foot American travelling with a raven-haired beauty such as this.
Her adımını takip edeceğiz.
We're gonna be tracking you every step of the way.
İçi aslında takip cihazı.
Uh, actually inside is a tracking device.
Sonra da yalan söylüyorsun ama tabii, rahat bırakırım seni.
Tracking me and then lying about it. But, yeah. I'll, I'll leave you alone.
Bu Kitle İmha Silahı takip etmek gibi.
Well, it's like tracking a WMD.
Hayati belirtileri inceleyecek ve her hareketlerini takip edecekler.
Reading their vital signs, tracking their movements.
Ordu her an milleti izleyecek değil ya, Frank.
The Army is not tracking when I take a dump, Frank.
Takip edilecekleri tek şey daha fazla ilaca ihtiyacın olup olmadığı.
The only thing that they are tracking is if you need more drugs.
Çektiğin fotoğraflardaki faturaların izini sür.
The tracking label on that crate you took a picture of.
Ona yakın zamanda bir sevkiyat geldi ve Nocker ile izini sürüyorduk.
He has just had a shipment come in, and me and Nocker have been tracking'it.
Seyahat işi ile uğraşıyor. Bu sabahtan beri bütün faaliyetlerini izliyordum.
I have been tracking his online activities since this morning.
Balo kraliçesi seçiminde öndeyim.
I'm tracking way ahead in the prom queen election.
Son anda haber verdiğim için özür dilerim. Çok özür dilerim ama sizi bulmakta biraz zorlandık.
And I'm so sorry for the late notice, I really am but we had trouble tracking you down.
Atmosfere giren bir UFO tespit ettik.
We're tracking an inbound UFO. Just entered the atmosphere.
Bir haritayla kuşanmış ve bölge hakkında makûl bir bilgiye sahip olabilirsin ama askerlerin izini sürmek için bunun hiçbir değeri yok.
You may be armed with a map and a fair knowledge of the area, but that's worthless for tracking soldiers.
Telefonunu izliyorum.
I'm tracking her phone.
Inceliyordum l beri tüm bu faaliyet göstermektedir.
I've been tracking all this activity since L.A.
Ve, um, benim izleme uygulaması yakın olduğunu göstermiştir.
And, um, my tracking app showed that you were close.
Uygulamayı takip?
Tracking app?
Demek istediğim, Biz sekiz aydır bu formülasyonu çalışan oldum.
I mean, we've been tracking this formulation for eight months.
Biz onu izliyoruz.
We've been tracking it.
Benim izleme uygulaması o burada olduğunu söylüyor.
My tracking app says she's right here.
Pense ile adamım. Bak, beni bununla izliyorlardı!
That's how they were tracking me!
C. Nasa hava uydu merkezi. Tropikal depresyon izliyor.
The NASA Weather Satellite Center is tracking the tropical depression and recommends residents make arrangements to evacuate if necessary.