Trenler traduction Anglais
523 traduction parallèle
Tiyatrolar, oteller, trenler.
Theater, hotels, trains.
Trenler, oteller, tiyatrolar.
Trains, hotels, theater.
Sadece askeri trenler çalışıyor.
Only military trains are running.
Hatta trenler kaybolur çığ altında.
Even trains disappear under the avalanche.
- Ben Callendar. Ben, Poole ve Simmons'a, Philadelphia'ya trenler için mal yüklüyorum.
- Sorry to disturb you, sir, but...
Başka günlerde başka trenler de var.
There are other trains on other days.
Mineola'ya yolculuk uzundu ve trenler arasında dinlenmeyi severim.
It's a long trip to Mineola, and I like to relax between trains.
Oradaki trenler -
Those trains there —
Ama trenler arasında iki saat olduğunu bilmiyorduk.
But we didn't know there'd be nearly two hours between trains.
Trenler beklemez, kadınlar bekler.
And a train won't wait, but a woman will.
Trenler de.
And trains neither.
Tüm trenler durdu, sınır kapatıldı.
The trains are all stopped, the frontier closed.
Bu yerel trenler çok yavaş gider.
These local trains are very slow, you know.
- Böyle trenler için hala bilet alıyor muyuz?
- We still don't buy any ticket for this train?
Eski, barış dolu günlerde, trenler eğlence için kullanılırdı.
Back in the old days of peace, trains were for pleasure.
Bu trenler, özgür insanları koparıldıkları yaşamlarına geri götürüyorlar ; eve doğru tıngırdayan bu trenler mutluluğun trenleriydiler.
These trains, taking free men back to a life from which they'd been snatched, these trains rattling back home were trains of joy.
Başka trenler de var.
There are other trains running.
- Başka trenler de var.
There are other trains.
Trenler ne durumda?
What are the trains?
Bütün gün hiçbir şey görmedim, siz ve vızır vızır geçen trenler dışında.
I ain't seen nothing all day, except you men and what trains go whizzing by.
Trenler hariç.
Not on trains.
Fakat en önemlisi, Orda mineraller ve demir cevheriyle dolu buradan tüm Dünyaya gidebilecek Sonsuz trenler vardı.
But above all, endless trains were passing by bursting with minerals, iron ore going from there to the rest of the world.
Bir kere, trenler berbattır.
For one thing, the trains are horrible.
Tüm trenler batıya gidiyor.
All trains head west.
Şu Amerikan trenler, tümüyle facia.
These American trains, quite impossible.
Ağzına kadar dolu trenler çok tehlikeli.
These packed trains are murderous.
Trenler yok, telaş yok, acele etmek yok, zahmet yok.
No trains, no fuss, no rush, no bother.
Trenler çok hızlıymış. İçlerinden birine binince, koca yolda hiç durmadan ta Tucson'a kadar gidebilecekmişin.
He says it won't be long, you'll get on one of them trains and just go lunkedy-plunk all the way to Tucson without even stopping once.
O zamanlar, trenler şimdiki gibi değildi.
Them days, trains ain't like they are now.
- Iowa'ya giden uçaklar, trenler ve otobüsler.
- Planes, trains and buses to Iowa.
Evet Bayan Marple, tüm trenler arandı ve hiçbir hastanede öyle bir kadının kaydı yok.
Yes, Miss Marple, but there's been a full search of every train and no hospital has treated any such woman,
Trenler bir felaket.
Trains, such horrible things.
Buharlı trenler.
The steam engine!
Dizel trenler.
Diesel trains!
- Trenler neyi anımsatır, biliyor musun?
- Know what trains make me think of?
Trenler.
Trains.
Yerleşimcileri taşıyan trenler soyuldu. "
Immigrant trains robbed. "
Şafaktan sonra makaslardaki ve raylardaki tüm trenler bombalanacak.
Right after dawn, all switching tracks and trains in the area will be bombed.
" Bütün trenler buradan geçecek.
" All those trains gonna go right past here.
Buraya senin trenler hakkındaki dırdırını dinlemeye gelmedim.
I didn't come here to listen to you rattle on about trains.
Trenler yüzünden!
Because of trains!
Kahrolası trenler yüzünden!
Because of the damn trains!
Trenler tercihimdir.
I prefer trains
YAKINDAN İZLENEN TRENLER
CL0SELY WATCHED TRAINS
Trenler yarına kadar grevdeler ama masa saat 3 için ayarlanmıştı.
The trains are on strike till tomorrow But the table is set for 3
Uçaklardan önce trenler vardı.
Before they had planes, they had trains.
Elektrik, trenler, üniversiteler, her şey var!
There's electricity, trains, universities, everything!
Şu trenler ve insan kaynayan metrolar...
It's those trains and crowded subways.
Trenler garda dururlar.
Trains stop at depots.
Modern trenler! Barnum müzesindeki doldurulmuş balina!
The lights of Broadway, elevated trains, the stuffed whale at Barnum's Museum!
Uluslararası trenler de mi grevde?
The strike also applies to international trains?