Trigger traduction Anglais
6,619 traduction parallèle
Tetiği çek.
Squeeze the t-t-trigger.
Bunu ağzına sokacağım, tetiği çekeceğim, varilden yayılan gazlar olgunlaşmış bir kavun gibi kelleni uçurabilir.
I put this in your mouth, pull the trigger, the expanding gases from the barrel explode your head like an overripe melon.
- Bu global bir isyan başlatabilir!
It could trigger a Global Rebellion!
Hedefin ateş etmek istediğin yerine nişan alana kadar parmağını tetik muhafazasının dışında tut.
Now, keep your finger outside the trigger guard till you're pointing down range aiming at the target.
Ama atışlar arasında parmağını tetikten çekmemeni istiyorum, oldu mu?
But I want you to keep your finger on the trigger between shots, all right?
Tetiği çekmek nasıl bir duygu... görebilir miyim?
Can I... see what it feels like to pull the trigger?
Unutmayın, Atışa hazır olana dek tetikten parmağınızı uzak tutun.
Remember, finger off the trigger till you're ready to shoot.
Pekala, hazır olduğunuzda tetiği çekin.
All right, trigger when ready.
Bilirsin, çeneme o silahı dayamak çok kolaydı, tetiği hemen çekmek kolaydı.
You know, it w... it was so easy to put that gun up to my chin, easy right up to pulling the trigger.
Nefesini tut ve yavaşça tetiği çek.
Hold your breath and gently press the trigger.
Ben bir orospu, sen tetiklemek mutlu oğlu iki bazıları öldürdü düşünüyorum.
I think you killed some of them twice, you trigger-happy son of a bitch.
Sen şu ; bir kaç kısa yol tuşundan ibaret olan bir sağa basıp, bir sola ve sonrada kazandığın oyunu diyorsun.
Oh, you mean that little simple game with just a couple Hot keys to worry about - - left trigger, right trigger, win?
Bıçağı gördüm ve tetiği çektim.
I saw the knife and I pulled the trigger.
Eğer olmazsa tetiği kendim çekerim.
I-If not, I'll pull the trigger myself.
En güzeli, bu şeyin tetiğini çekeceğimiz zaman onun gitmeye karar vermesi ve buranın yakınlarında olmaması olur.
The best thing would be if he decided to leave. And he wasn't anywhere near here when we pull the trigger on this thing.
Alarmı niye tetiklemedin?
Why did you trigger the alarm?
Silahı alıp tetiği çek. Buna hemen son verelim.
Pick it up, pull the trigger, let's end this right now.
Bşka bir patlamaya sebep olma ihtimaline karşı kontağı açık bırakayım mı?
Shall I leave the engine running in case you trigger another implosion?
Eğer Howard Stark olmasaydı, Krzeminski bugün hala bizimle olurdu.
Krzeminski would still be with us today if it wasn't for Howard Stark, whether he pulled the trigger or not.
Krzeminski, Howard Stark olmasaydı hâlâ bizimle birlikteydi o tetiği çekse de çekmese de.
Krzeminski would still be with us today If it wasn't for howard stark, Whether he pulled the trigger or not.
Silahını Ajan Thompson'a doğru yönelt ve tetiği çek.
Point your weapon at Agent Thompson... And pull the trigger.
Bilmiyorum, belki kokusu bir şeyleri tetikler.
I don't know, I thought it might trigger something.
Karnında alerjik tepkimeye neden olacak yemek bulamadım ama.
Except I didn't find any trigger foods in his stomach.
Tetiği boş yere çekmediğini bileceksin.
Knowing you're pulling the trigger for the right reason.
Tetiği çekti ve babanı ağa sardı.
And pulled the trigger and wrapped your father.
Nişan al ve istediği hedefe yönelik tetiği... - Anladım.
- Just point it and pull the trigger.
Tetiği tut.
Hand on the trigger.
Tetiğe bas.
Press the trigger.
Tetiği çekmek üzere.
He's about to pull the trigger.
Snart'ın başından beri planı buymuş demek. - Protokolü uygulatmak.
So that was Snart's plan all along, to trigger the move.
Bilinçli rüyayı tetikleyecek elektrik seviyesi zarar vermeyecek bir düzeydedir.
Oh, the amount of electricity required to trigger lucid dreaming is harmless.
Molekülleri yenileyebilmeyi tetikleyen deneysel olarak kullandığımız nanoplazmik bir serum enjekte ettik.
We used an experimental nanoplasma to trigger the molecule regeneration, known as the serum.
Oynamam gereken bir sahnede öfkeli olmam gerekiyorsa... içinizde önceden yüklü bir tetikleme mekanizması olmalı. Bir şeye karşı duyduğunuz küçümseme duygusu olmalı.
If I have a scene to play and I have to be angry, there must be within you trigger mechanisms that are spring-loaded, that are filled with contempt about something.
Tetiği çek.
Squeeze the trigger.
Sana sorum tetiği çektiğinde nasıl bir histi?
My question is this... when you pulled that trigger, how did it feel?
Annesiyle babasına doğrultup tetiği defalarca çekmiş.
She aimed it at her parents and pulled the trigger repeatedly.
Eli tetikte zaten.
He's already got his finger on the trigger.
Tetiği çekmeye ikna etmek, çok zor olmadı.
It wasn't hard to convince him to pull the trigger.
Sakinliğini korudu, silahını sadece ihtiyac durumunda kullandı ve tetiği çektiğinde de attığını vurdu.
Kept a cool head, only used his gun when it mattered, And a dead shot when he pulled the trigger.
Parmaklarını tetikten uzak tuttuğuna emin ol.
Make sure to keep your hand off the trigger.
Anlamı şu, tetiği çekersen hepimiz ölürüz.
It means, you pull that trigger and we all die.
Tetiği çekecek sandım, gerçekten.
I thought he was gonna pull the trigger. I really did.
Böyle fevri hareketler bir işe yaramaz.
Yeah, well, your itchy trigger fingers aren't going to do the job.
Buraya kadar gelmemizin sebebi benim o fevriliğim.
My drive, my itchy trigger fingers, they keep us going.
Neden fevriliğini de alıp şuraya oturmuyorsun?
Why don't your sit your ass down on those itchy trigger fingers of yours, and let me use my brain to get us out of here.
O tetiği çekmeye kalkarsan onu öldürürüm.
If you even think about pulling that trigger, I will kill him.
Tetiği çek.
Pull the trigger.
Reaktöre saldırarak, tüm tesisi yok edecek seviyede bir patlama tetiklemeyi planlamışlar.
They plan to target your reactor. Trigger a blast that'll level this entire facility.
Bizi o tetiği çekmekten alıkoyan bir şey vardır çekmek için her türlü sebebimiz olsa bile.
There's something that stops us from pulling that trigger, even when we have every reason.
Tetiği çekebilecek kabiliyette bir insansan söylediklerimi de çıldırmadan dinleyebilirsin.
And if you're the type of person who could pull that trigger, you'll also be the type of person who could listen to what I'm saying without freaking out.
Mahkemesi isyanı tetikleyebilir.
His trial could trigger rebellion.