Trina traduction Anglais
428 traduction parallèle
"Eğer çilem sona erecekse Trina'nın bana cadı merhemi sürdüğünü itiraf ediyorum."
"If I am spared the pain, I will confess that Trina has smeared me with witch ointment."
"Ah evet, bilge adam. Zavallı ben Trina'nın süpürgesine binip gecenin içinde havalanarak Brocken'a gittim."
"Oh yes, learned men, miserable me has flown through the night air to Brocken on Trina's broom."
Hey, Trina!
Hey, Trina!
Bu Trina'daki garip küçük adam değil mi?
Isn't that the absurd little man we saw in the station at Tirana?
Reklamlardan sonra, Trina size önemsiz e - postalar için ne yapabileceğinizi anlatacak.
When we come back, Trina will be here to tell you what you can do about junk mail.
Trina?
- Bill?
Trina!
Trina?
Trina! Merhaba!
Trina, I'm home!
Süt dağıtıcısı, Trina Salmon.
Trina Salmon, okay?
Tamam, Trina Sinclair.
OK, Trina Sinclair.
Trina Sinclair, saç boyası zehirlenmesinden, yolda öldü.
Trina Sinclair, D.0.A. at the hair dye aisle.
Trina, yumruğumu sok kendine.
Trina, stick my fist.
- Trina, köpeğin bende değil.
- Trina, I don't have your dog.
Trina saçmalıyorsun.
Trina, you're bleeding.
- Trina git artık.
- Trina, go now.
Trina biz sadece...
Trina, we were just...
Trina Sinclair'in ortadan kaybolmasıyla ilgili yürütülen polis soruşturmasına yardımcı olmak için bazı öğrenciler çağırılacaktır.
Starting immediately certain students will be paged to the office to assist the police regarding Trina Sinclair's disappearance.
Trina Sinclair bana vurdu, çünkü Jason McCardy benden hoşlanıyordu.
Trina Sinclair tried to beat me up,'cause Jason McCardy liked us better,
Dwayne seni aldattı, Trina.
Do-Wayne cheated on you, trina.
Neden Trina'nın bunu kendisinin halletmesine izin vermiyoruz?
How about we let trina work things out at her own speed?
- Sonra Trina, ardından Sophia.
- Then it was Trina, then Sophia.
Trina, bana evimden bir şey getirmeni istiyorum. Kızların odasındaki bir şeyi.
Trina, I need you to get me something out of the apartment, from the girls'room.
Trina, dadı kamerasını biliyordun değil mi?
You knew about the nanny cam, didn't you?
Trina'nın ifadesini kullanırız.
- We'll have Trina's testimony against him.
Katrina. Kapa çeneni.
Trina, shut up.
Hayır, Katrina!
Trina, no.
Dur. Açıklayabilirim!
Trina, wait...
Süslü Trina'yı. Pazardan aldığı ayakkabılarını giymişti.
Trina with her fucking sushi shoes and Don't
Katrina, kapa çeneni.
Trina, shut up.
- Trina!
MAN : Trina!
Ben, Trina ve bütün kuzenler.
Me and Trina and the cousins.
Trina.
Trina.
- Nefes al Trina.
- Breathe for us, Trina.
Ayak parmaklarını oynat Trina.
Move your toes, Trina.
Trina bir şey hatırlıyor musun?
Trina, do you remember anything?
- Trina, kaç kişilerdi?
- Trina, how many of them were there?
Hey, Trina çok iyi gidiyorsun.
Hey, Trina, you did really good.
Küçüğünün adı, Trina, beni görünce, kollarıma koşar.
The little one, Trina, every time I see her.
- Trina Rolston. Burada danışman olarak çalışıyormuş.
Trina Rolston she worked here as a counselor.
- Bunlar Trina'nın çocuklarının mı?
Are these from Trina's kids?
Onunla konuşmaya gelenlerin, beni dinlemeye gelenlerden çok olduğunu söyleyerek ona takılırdım.
She was a... she was a good counselor, though. I used to joke that more people used to come here to talk to her than to listen to me. And this was the last place you saw Trina?
Trina'yı benim öldürdüğümü mü düşünüyorsunuz?
You think I killed Trina?
- Trina.
Trina!
Tamam mı, Trina?
Right, Trina?
Biliyor musun Trina?
Uh, you know what, Trina?
- Hayır, hayır.
- No, no, Trina...
Katrina.
Trina?
- Hayır, Trina evli değildi.
Uh, no.
Ama iyi bir danışmandı.
Trina wasn't married.
- Trina'yı son gördüğünüz yer burası mı?
Yeah.
- Trina da öyleydi.
So was Trina.