Trying traduction Anglais
135,460 traduction parallèle
Hastalarımızı korumaya çalışıyorum.
Trying to help protect our patients.
Sanırım bu insanlara yardım etmeye çalışıyorsun. Fakat onları saptırıyorsun.
I think you're trying to help these people, but you're leading them astray.
Sadece başladığımız şeyi bitirmeye çalışıyordu.
This is just him trying to finish what he started.
Sadece aileme ulaşmaya çalışıyoruz.
We're just trying to get to my family.
Bütün bu sivillerle yolumu bulmaya çalışıyordum ve sen yolumun üstüne düştün.
I've been here with all these... civilians trying to make my way, and you just walk across my path.
İlk duyduğumuzdan beri ne demek olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
We've been trying to figure that shit out since we first heard it.
Ama biz bunu ilk gördüğümüzde banka, bizim son üç dolarımızı korumaya çalışıyor sanmıştık.
But when we first saw it, we thought the bank was trying to protect our last $ 3.
Ama ot satın alırken bu muhabbetleri yapmak istemem.
It's just when I'm trying to buy weed, I don't want to talk about shit like that.
" Düşünmeye çalışıyorum.
"I'm trying to think."
Şimdi ona inanıyor musun? Meghan papaz yardımcısının..
'Cause that's what Meghan was trying to tell me, that the deacon murdered her family.
Bu hiç de komik değildi.
That wasn't trying to be funny.
Gecenin yarısını bunu nasıl yapacağımı düşünerek geçirdim.
I spent half the night trying to figure out how to do this.
Laurel okuldan Perşembe günü dönecek.. ... "Sopranos" dizisini seyredecek ve beysbol sopası ile sinek öldürecek.
Well, Laurel came home from school Thursday and went "Sopranos" on the flat screen with a Wiffle ball bat, trying to kill a fly.
Beni bulmaya çalışırken ölmüş olabilir.
She could've died trying to find me.
Kasa papazın konutunda papaz yardımcısının bürosunda.
The safe's in the Deacon's office, - So you're trying to tell me this is the same safe with the same combo in the same office for the last 20 years? - inside the rectory.
- Dinle kafanı daha fazla karıştırmak istemiyorum.
- Listen, I'm not trying to confuse you any more than I already have.
İşin doğrusu sanırım o sadece daha çok kalmak için sebep arıyor, teşekkürler.
Truth is, I think he's just trying to find an excuse to stay longer, so thanks for that.
Bir şeyin peşindesin ve çok ileri gideceğinden korkuyorum.
You're into something, and I'm worried that you're trying to take it too far.
Onu dışarı çıkarmaya çalışıyordu.
He's just trying to beat her out of me.
Yeni bir başlangıç istedi ve ben ona yardım ediyorum.
He wanted a fresh start, and I'm just trying to help him.
Şu anda bir şeyler öğrenmeye çalışmama rağmen.
Although right now, I'm just trying to keep up.
Eric sizi alt etmeye çalışmıyor.
Eric is not trying to undercut you.
Kendi halkım beni öldürmeye mi çalışıyor?
My own people are trying to kill me?
Ölenin sen olmayacağından emin ol, tamam mı?
Just trying to make sure that it isn't you, okay?
- Hepatit istiyorum.
I'm not trying to get hepatitis.
Bu beyefendiler yemeklerinin tadını çıkarmaya çalışıyorlar. Bu moronlar umurumda mı sanıyorsun?
These gentlemen are trying to enjoy their dinner.
Fakat bunu yemiyor.
I'm trying to convince him it was just a rash,
Sadece iri Pemberton memesini sağmaya çalışan ahmak bir servet düşkünüsün.
You're just a dimwitted gold digger trying to suckle from the mighty Pemberton teat.
Yapay sabah bulantıları yapmaya çalışıyorum bağırsaklarını patlatmaya değil.
I'm just trying to fake morning sickness, not blow her guts out.
Burada büyük bir sorunu çözmeye çalışıyoruz.
We're trying to solve a huge-ass problem over here.
Bir sorunu çözmeye çalıştığımızdan bize böyle davrandığın için sana yazıklar olsun.
Hey, shame on you for shaming all over us for trying to fix a problem.
Anlaşmayı bozmaya çalışıyorsun.
You're trying to renege on your deal.
İstediğin her şeyi alınca ruhunu feda etmek istemediğini fark ettin. Bu yüzden hile yolu arıyorsun?
You received everything you desired, and now you realize you don't want to sacrifice your soul, so you're trying to cheat your way out of it, aren't you?
Denemekten zarar gelmez.
Hey, not for lack of trying.
Hayatım, yardımların için sağ ol.
Oh. Oh, and, honey, thanks for trying to help.
- Beni öldürmeye çalışıyor.
And it's trying to kill me.
Onu korumaya çalışan herkesin peşine düşen, kötülerden oluşan bir birlik var.
See, there's a legion of villains who are hunting anyone who is trying to protect it.
Ama Mid-Nite kendininkini korurken öldü.
Mid-nite died trying to protect his.
- Sara. - Hayatınızı kurtarmaya çalışıyordum!
- I was trying to save your lives!
Seni korumaya çalışıyordum.
- I was just trying to protect you.
Şimdi de peşinde bir şey var. Aberasyonu düzeltmeye çalışıyor.
And now something's chasing you, trying to correct the aberration.
Eğer kaptan değilsem bu takımdaki yerimin ne olduğunu düşünüyorum.
- I'm in here trying to figure out what my place is if I'm not this team's captain.
Sanırım Martin'in endişe ettiği şey Leonard'la aramızda seçim yapman gerekse...
I think what Martin is trying to say is that he's worried that, if it came down to a decision between Leonard and us...
O gemiye bindiğimden beri beni değiştirmeye çalıştınız. - Bu doğru değil Mick.
Ever since I've been on that ship, you people have been trying to change me.
İçimizdeki karanlığı. Onu kullanacak kadar güçlü değiliz.
Except now they know we're trying to get the band back together.
Doğru şeyi yapmak seni geri alamamak demek olsa bile mi?
This... is the only reality any of you will ever know. We'll never give up trying to stop you.
"Altım" dedirtmeye mi çalışıyorsun?
Are you trying to get me to say "underwear"?
- Bunu düzeltmeye çalışıyorlar.
- And they're trying to fix it.
Evet, önce biz alırsak.
You're trying to tell me a group called "The Legion of Doom" used something called "The Spear of Destiny"
Aşırı yavaşsınız.
I'm trying to protect you from yourselves.
İkimiz de biliyoruz ki bazen espri anlayışım olmuyor. Ama evet, gidiyorum. Gitmek derken?
You will walk this world knowing that something isn't quite right, that for all your trying you only made things worse, and no one will ever believe you when you tell them about all the sacrifices you made