Turn traduction Anglais
86,589 traduction parallèle
Karşılık olarak müttefik güçler, hazır olma durumlarını arttırdı.
Allied forces in turn raised their readiness status.
Fortunes dönüşebilir, Eski dostumuz, rahibeyi hatırlıyor musun, ha?
Fortunes can turn, you remember our old friend, the reverend, huh?
Carter, direksiyonu çevir.
Carter, turn the wheel.
- Ne yani, kendini polise mi teslim ediyorsun?
So, what, you turn yourself in?
Beni sana karşı kullanmaya çalıştı.
She tried to turn me against you.
Arkanı dön!
Turn around!
Ters yüz et.
Just turn it inside out.
Ama önce şu lanet lambayı yak.
But first, turn on the damn lamp.
kapatsana şunu.
Just... just turn it off.
Yavaşça dön.
Turn around, slowly.
Ama eğer ki Dennis Hopper'a dönüşürsen, seni vururum!
But if you turn into Dennis Hopper, I will shoot you!
Yavaşça arkanı döneceksin.
You're gonna turn around, slowly.
Evet, bazen, bu şeyler gerçek olmaya başlar.
Yeah, well, sometimes those things turn out to be true.
Yaban mersinine dönüşmeyeceğim değil mi?
I'm not gonna turn into a blueberry, am I?
En azından seni yaban mersinine dönüştürmeyecek.
But at least it won't turn you into a blueberry.
Bu bölgedeki her taşın altına bakacak.
He's gonna turn over every stone in this bloc.
Onu eleverecek misin?
- Are you gonna turn him in?
Bizi elevereceğini mi düşünüyorsun?
- No, we can't. You think she'd turn us in?
Ve Dr. Parry, benim doktorum bana, benim gibi birinin benim deneyimimle bunu bir kariyere dönüştürebileceğimi söyledi.
And, um, Dr. Parry, that's my doctor, she told me that someone like me, with my experience, I could turn this into a career.
Işığa doğru dönebilir misin lütfen?
Can you turn towards the light, please?
Bunun bir değeri olmalı.
It's gotta be worth something. Would somebody please turn this shit off?
Çünkü onlar ne zaman Manzaralarını hepimize geri verelim.
For that is when they will turn their sights back on all of us.
Arkanı dön, seni küçük pislik.
Turn around, you little shit.
Bu evi sana küçükken veremediğim güzel saraya dönüştüreceğim.
When I turn this place into the palace that I never gave you when you were a little girl.
Bazen hayat istediğimiz gibi gitmez. Bazen sorumluluklarımızı dikkate alıp pantolon giymek zorunda kalırız.
Well, sometimes life doesn't turn out the way you want it to, and sometimes you got to take care of your responsibilities and put on a pair pantaloons.
Arkanı dön.
Turn around.
Bir tek o açabilir.
Only she can turn it on.
Geldiğim noktaya bak. Konuşabileceğim kişi... sensin.
Now it's come to this, the one person I can turn to... you.
Şimdilik hapisten uzak tutacak. Ama ölen çocuk siyahi çıkmazsa işler daha da kötüleşir.
Mm, out of jail for now, but... that boy doesn't turn out to be black, it's gonna get much worse.
Sola geçme sırası sende.
Your turn in left field.
İşlerin geldiği nokta için ölü bir adamı suçlayacaksan hiç uğraşma git de karşıdakilere teslim ol.
Now, honey, if you gon blame a dead man. For the way things turned out, you might as well turn in.
Sahneye çıkma sırası sende.
Your turn on the dance floor.
Tişörtünü sıyır Quentin, ve arkanı dön.
Lift your shirt, Quentin, and turn around.
Sabret, sıra sana da gelecek.
Chill out, you'll get your turn.
Oynamak isteyen var mı?
Would anyone else like a turn?
Bu sabah, sana burada senin için işlerin döneceğini söylemiştim.
This morning, I told you things would turn around for you here.
Broussard'ın hücresinin kilit adamı olan Alexander Quayle'i tarafımıza çekmek için beraber çalışmıştınız.
You worked together to turn Alexander Quayle, a key member of Broussard's cell.
- Konu sadece aldı beverly'ye doğru dönüş.
Subject just took a right turn onto beverly.
Başını çevirir ve içini görüyormuş gibi bakar.
He'll turn His head and stare through you like glass.
Sevgili karım aklını kaçırdığı için... zavallı, yıkılmış Bay Burns'e sırt çevirmek zorunda kaldım ve yeryüzünün en seksi nükleer santralindeki işime gittim.
With my dear wife losing her marbles, I had to turn my back on poor, broken Burns and go to work at, well, the sexiest nuclear plant on Earth.
Kapımdan adım attığında İhtiyar Burns'e sırt çevireceğini biliyordum.
When you entered my gates, I knew you'd turn your back on Old Man Burns.
Dön arkanı seni küçük puşt!
Turn around, you little shit.
- Kimseyi geri çevirmeyeceğiz.
Fred : We're not going to turn anyone away.
Bizi yemeğe dönüştürecek kocaman siyah gözlü küçük gri insansılar falan mı?
Little Grey humanoids with big black eyes who've come to turn us into food?
Kendini ortak bir amaca adayan koca bir ulus cansız kayalardan bir bahçe yaratmaya çalışıyor.
An entire nation dedicated to a common goal. To turn a lifeless rock into a garden.
Evet, bunu açmak istiyorum.
Yeah, you want to turn that.
Yani çevirin ve daha sonra olacak...
So turn it, and then it'll...
Bahisçilerinizden biri barların önünde ve önünde olduğunda, Ayağa kalk, dön, Ve ona lanet olası gözün içine bak.
When one of your betters is outside and front of the bars, you stand up, turn around, and look him in the goddamned eye.
Kapat şunu, Greg.
Just turn it off, Greg.
Açın hadi.
Turn it on.
Buradan dön.
Turn here.