English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ T ] / Tutuyorum

Tutuyorum traduction Anglais

3,304 traduction parallèle
Sanki, kalpleri elimde tutuyorum ve onları kırmamak için gerçekten çok çabalıyorum.
And I feel like I'm holding these hearts in my hands, and I'm trying real hard not to break'em.
Yani, kendime bir gün ayırıyorum ve balık tutuyorum.
So, i'm taking the day for me and i'm going to fish
Son bir saattir, Silver'ın önünde çıldırmamak için zor tutuyorum kendimi. İçsem gerçekten iyi olacak.
I've been trying in the past hour not to freak out in front of Silver, and I could really use a drink.
Ben onu tutuyorum.
I'm on to her.
Temiz tutuyorum sadece.Bayan Malik Amjad ile yarın uğrayacaklar.
I'm just freshening it up. Mrs Malik is coming round with Amjad tomorrow.
Haberin olsun elimde bir silah tutuyorum.
You should know I have a gun in my hand.
Ben burada tutuyorum.
I keep it here.
2 yıldır bu şeyi tutuyorum.
Two years I held this thing.
Elimde 20 milyon dolarlık lal taşı tutuyorum.
I'm holding 20 million worth of blue garnets in my hand.
Birkaç tanesini gonca halinde tutuyorum.
I've kept back a few in bud.
Bakın nasıl sıkı ama nazik tutuyorum.
See how my grip is firm, but tender.
Beynime bir şeyler öğretip onu aktif tutuyorum.
I'm teaching me brain stuff, keeping it active.
Pardon, ben... atıp tutuyorum gene.
Sorry. I was... on a rant.
Bakıcı tutuyorum.
I'm getting a sitter.
Ailemin evinde tutuyorum.
I keep it at my parents'house.
Tweet ustası tutuyorum.
I'm getting a Tweet master.
Ben mi lafa tutuyorum?
Am I keeping you?
Elimde uyuşturucu mu tutuyorum?
Am I holding drugs?
Elimde uyuşturucu tutuyorum.
I'm holding drugs in my hand.
İpleri böyle sıkı tutuyorum.
That's how I keep the cord tight.
Dalağını tutuyorum.
I'm holding in his spleen.
Onları çok sıkı kontrol altında tutuyorum.
I keep a most tight rein on them, sir.
Şu an sana tokat atmamak için kendimi zor tutuyorum.
Well, I'm working hard at not slapping you silly right now.
Denemeye katılan bütün doktorların kayıtlarını tutuyorum ve her ne oluyorsa sadece South Bend'de oluyor.
Right? I keep tabs of all the doctors that are participating in the trial, and whatever's going on, it's only happening here in South Bend.
Yani, koleksiyonumum çoğunu yurtdışında tutuyorum.
I mean, I keep most of my collection offshore.
Bazı yerel yaşam biçimleri var, ancak onları dışarıda tutuyorum.
Some local life-forms, I've been keeping them out.
Şu anda elimde Becky Jackson'ın son cebir testini tutuyorum.
I hold in my hand the most recent algebra test of one Becky Jackson.
Beyefendi yürüyebilecek misiniz? Ben sizi tutuyorum.
All right, sir, can you walk?
Ölümünün yasını tutuyorum ama ondan nefret ediyorum.
I'm mourning his loss, but I hate him.
Sersemleme modunda tutuyorum.
Not even.
Tutuyorum.
I'm holding it.
Seni sadece Cheng Daqi'nin iyiliği için canlı tutuyorum.
I'm only keeping you alive for Cheng Daqi's sake.
Geldiğimden beri ben de kusmamak için kendimi tutuyorum.
Oh, dude, I've been trying to not throw up this whole time.
Stefan, kendimi zor tutuyorum.
Stefan, I'm barely holding it together.
Ve onları yarasa direğinin yakınında tutuyorum.
And I keep them near the bat pole.
Ben Meahri'yi iten Yoon'u tutuyorum.
I for Yoon, who's pushing Meahri away.
Çok ağır olduğu için orada tutuyorum.
I just kept it there because it was too heavy.
Çünkü ben elimden geleni yaparak tutuyorum kendimi.
Because I... I am trying to prevent it with all my might
- Yas tutuyorum.
I'm in mourning.
Tutuyorum gerçekten de.
Indeed I do.
Seni tuttuğumu düşünüyorsun ama ben aslında ileri düşmemek için kendimi tutuyorum.
You think I'm holding you up, but I'm actually keeping myself from falling forward. [Laughs ] [ Gasps softly]
O tarz grupları da pek sevmezdim. Seninkini hariç tutuyorum.
I wasn't a big fan of organized groups... n-no offense to your own.
- Kendimi sorumlu tutuyorum.
- I feel responsible.
"Yanında durup Elini tutuyorum"
♪ I'll be by your side, you know I'll take your hand ♪
Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum, ama devam et.
I'm fighting the instinct to weep, but keep going.
Tuş takımını fiziksel teste tabi tutuyorum.
Stress testing the keypad.
Seni tutuyorum.
I got you.
- Seni tutuyorum.
- I've got you.
Çocuğu neden yanımda tutuyorum ki!
Why I keep him is beyond me!
Yaptığım şeylerin listesini tutuyorum.
I keep a list.
Tutuyorum.
- I've got her.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]