Twitch traduction Anglais
473 traduction parallèle
Tiki gene başladı!
Her twitch is acting up.
Göz tiki olan birisini gördünüz mü?
Haven't you seen anyone with a twitch?
Şey, herkese de tikiniz var mı diye soramam ya?
Well, I can't ask them all if they twitch, can I?
Hayır, ikisinde de
What sort of twitch has he? Just in one eye?
Baksanıza, gözünüz fena seğiriyor.
Say, that's a bad twitch in your eye.
Birkaç hafta balığa çıksanız gözünüzdeki seğirme geçer Bay Blakely.
A couple of weeks fishing will fix up that twitch, Mr. Blakely.
O seğirmeye dikkat edin Bay Blakely.
Lookout for that twitch, Mr. Blakely.
Seğiren yüz.
Twitch-face.
Vaktinizi boşa harcıyorsunuz Bay Seğiren Göz, Bay Blakely.
You're wasting your time, Mr. Twitch, Mr. Blakely.
Tirtir titredi cadı Ve sönmeye başladı
Who began to twitch And was reduced to just a stitch
Vücudun çok seğiriyor, dostum.
You twitch a lot, friend.
Bana iğne iplik verin Çok isterim, dikmeye yeltenirim
Give me thread and a needle I itch, I twitch to stitch
Gerçek bir haber ofisine döndüğümde, burada boş yularınla oturduğunu ve onu çekecek kimsenin olmayacağını düşüneceğim.
When I'm back in a real newsroom, I'll think of you, sitting here with an empty leash and nobody to twitch for you.
Bay Dugenet ve civcivi.
Mr. Dugenet and his twitch.
Parmakta bir seğirti, bir sinir ya da bir kas.
A twitch in a thumb, a nerve or a muscle.
Bir çeşit tikin mi var?
Do you have some sort of twitch?
Tik?
Twitch?
Sadece eylem için tikim olur.
I twitch only for action.
Bu yüzden geleceğimin annemi nasıl etkilediğini sormak için bir cadıyı getirttiler.
So they sent for a witch with a terrible twitch to ask how my future impressed her.
Öyleyse onun erkek arkadaşını elinden almakta hiç tereddüt etme.
Now, you can't have a single twitch about taking him away from her.
Beni vurabilirler ama namluya tek bir dokunuş yeter.
They may get me, but one twitch on this trigger is all it takes.
Bu sözü duyunca midem bulanıyor, "Zamanla".
I'm beginning to twitch when I hear the word "time."
Ancak Bay Hammer'ın, çok erken yaşlarda keşfettiği bir yeteneği var.
HE CAN TWITCH A MUSCLE. MOVE A JAW.
Artık hiç seğirmiyor.
I don't twitch at all now that.
Bir-iki seğirme, iş tamam.
A twitch or two and it's over.
Sadece kaslarından birinin seğirdiğini gördüm.
Just saw the twitch in one of your muscles.
Yavaş yavaş sürerek atı kasabadan dışarı çıkaracaksın. Ve bende tam arkandan seyrediyorum olacağım ki. Sakın yanlış bir hareket yapmayasın.
You're gonna walk my horse out of town real slow and I'm gonna be behind you, staring at your spine in case you just don't twitch the right way.
Umarsınız ki, halk silinip süprülsün, siz de gelişip serpilesiniz ve onlar silinip süprülürken de, şişkin burjuva suratlarınızdaki tek bir kas bile seğirmez sizin şu anda öfke ve nefretle buruşmuş olan o suratlarınızdaki.
You hope the people will be wiped out, so you can flourish and when they are wiped out, not a muscle will twitch in your puffy bourgeois faces which are now all twisted up with anger and disgust.
Şu tiki olan kısa pantolonlu lise öğrencisini mi?
A high-school kid in short pants that had a twitch?
Belki yanından geçerken kafa derim seğirmeye başlamıştır.
Maybe my scalp started to twitch when I walked by.
Kazara parmağını bir oynatsan kafamızı uçurursun.
If you even twitch your finger by accident, you could blow our heads off.
- Gözünü bile kırpıştırma.
- Don't even twitch.
Sen de kimsin? Bu kadar heyecanlanma, seğirip duruyor her yerin.
Don't get excited, it makes you twitch.
Şu kütüğün üstüne seril ve kılın bile kıpırdamasın.
Drape yourself over that log and don't even twitch.
Faka bastığını biliyor tabii, başladı sövmeye, küfretmeye ben de iyice üzerine gittim.
He starts cursing and swearing, so I just put the twitch to him.
Müslümanları korkutacak bakışlar fırlatıyorum.
I can twitch to put the fear into any good Muslim.
Seslendiğimde cevap vermiyorsun, irkilmiyorsun, başını bile sallamıyorsun.
You don't answer my call With even a nod or a twitch
Peki, bay Simsek Tetikçi bir adaleni oynat, bir parmagini bagirsaklarini duvara yapistiririm.
Well, Mr. Lightning move a muscle, twitch a finger and I'll splatter your guts all over the wall.
Kötü şeylere odaklanmaya ısrarla devam ediyor.
She insists that a twitch in her left eye bodes ill
Gerçek, ara sıra berbat bir seğirmem vardı.
True, I had a lousy little twitch on occasion.
Parmağınızı oynatmayın.
Don't twitch any muscle.
Elim bir kayarsa, kız güme gider.
If I twitch, she's gone.
Belki buna bile vaktin olmaz.
Maybe you won't even twitch.
Biri beni çimdiklesin!
Somebody twitch me!
Bak Twitch. O çantada göndermem gerekmeyen bir mektup var.
You got a letter in that bag that I don't need mailed.
Yol sürtüğünden küçük bir ders.
Just a little lesson from the road twitch.
Baygın olmasına rağmen aynı seğirmenin durduğunu fark ettiniz mi?
Notice the same twitch, even though he is unconscious?
Yüzünde aynı seğirme var.
Same facial twitch.
Yeni Knights of Pythias Binası, yeni bir köprü ve yeni karakol için... mihenk taşları yapıyor. Ne var, Twitch?
What, Twitch?
Tetiğe dokunursam tarih olursun pislik!
we- - one twitch, and you're history, scum.
Seyirciler, bakın nasıl titriyor!
Hey, audience, look at him twitch!