Tır traduction Anglais
221,889 traduction parallèle
Eğer kayıt yaptırırsan oraya gidebilirsin.
You can go in there if you sign up.
Güven mi veriyor, evet, gücünü yansıtır, düşmanı güçsüzleştirir.
It built confidence, yes, projected power, destabilized the enemy.
Izgara mı, çıtır mı istersin?
You want grilled or crispy?
Hayır, paramız yok ki.
No. I mean, we don't have the funds.
Sahte kullanıcıları istemediğimde pısırık dediniz.
When I wouldn't use the fake users, you called me a pussy.
Sahnede yalan söylemediğimde, bana pısırık dediniz.
When I wouldn't lie on the stand, you called me a pussy.
Gavin, şunu söylemeliyim. Deponun kapısı açıldığında, bana doğru sırıtışını görünce, bir melek gördüm sandım.
I gotta say, Gavin... when that storeroom door opened, and I saw your face grinning down at me,
Eğer birileri size olmadığını söylüyorsa yalandır.
If anyone tells you they don't, they're lying.
Hayır, kendini yorma.
- No, don't be tired.
Yıllardır gözümün önünde duruyordu.
Haven't laid eyes on that one in years. Yeah, Nightingale.
Hayır, bu olamaz!
Ah, no, you didn't!
- Hayır, hayır. Raimy, olamaz.
Raimy, it can't be.
20 yıldır bir cinayet işlenmedi.
There hasn't been a murder in 20 years.
20 yıldır kimseyi öldürmüyor.
He hasn't been active for 20 years.
Endişelenme Herhalde güzel yapılır.
Don't worry it'll be done nicely, for sure.
Hayır, İngilizce bilmiyorum.
No, I don't understand English at all.
Tılsımlar aslında yararsızdır.
Amulets are actually useless.
Kış kızı, kahretsin.
Winter Chan, W-i-n-t-e-r Chan.
Tanrı şahidimdir, uzun zamandır bir bardak içki bile içmedim.
God in heaven, I haven't had a drink in ages.
- Hayır, varacağım yerin neresi olduğunu bilmiyorum.
- like a yoga retreat? - No. I don't know what my destination is.
Hayır tatlım, görmedim.
No, sweetheart, I haven't.
Hayır, yapamayız.
No, we can't.
Hayır, bu çok mantıksız.
No, it doesn't make any sense.
- Hayır, bence bana göre değil.
- I don't think that's for me.
Kır evimizi görmediniz.
You haven't seen our country house.
Pekâlâ, biz hiç korunmuyoruz. Yaklaşık sekiz yıldır hiç korunmadık.
Well, we haven't used protection in, like, eight years.
Hayır, ciddiyim, slip giyme.
No, I'm serious, don't wear a Speedo.
Hayır, yapmış olamazsın Edward.
No, you didn't, Edward.
Hayır, istemiyorum.
No, I don't want to do that.
Hayır, yakalamaz.
No, she won't.
Onu bir haftadır görmüyorum da.
I haven't seen her in a week.
Hayır, daha yemek bile yemedik.
No. We haven't even had dinner yet.
Hayır, onlar...
No, they didn't...
Hayır, yapmayacaksın.
No. We ain't doing it.
- Hayır, yapmadık.
- No. We didn't.
Bence buna hazır değilsin Malcolm.
You ain't ready for this, Malcolm.
Ve sanırım Carol Anne Keane'ın bozamayacağı bir kişi tanıyorum.
And I think I know one person that Carol Anne won't be able to break.
Hayır, oraya gitmek istemezsin.
No, you don't want to go there.
Bunun mükemmel bir randevu olmadığının farkındasındır o zaman.
So you can see how this isn't the perfect date then.
Baba, bu arada yarın bir sürü işim çıktı, seninle sığır mezatına gelemeyeceğim.
Oh, by the way, Dad, I got a bunch of stuff I gotta do tomorrow, so I don't think I can go to that cattle auction with you.
Boğa gebe bırakamazsa Colt kesin bırakır.
Hey, look, if the bull can't get'em pregnant, bet you Colt can.
İşlerim hep tıkırındadır.
My shit's locked down tight.
Hangisi kazanır, tahmin edemiyorum.
I don't know who I'd take in that fight.
Hayır, lütfen bakma.
No, please don't do that.
40 yıldır böyle bir şey yapmadım.
I haven't done this in 40 years.
Merak etme, hızlı kullanırım.
Oh, don't worry, I'm gonna drive real fast.
Hazır olmadan buradan ayrılmamalıydın.
You shouldn't have left here before you were ready.
Hazır değildim ki.
I wasn't ready.
Hayır, o herife güvenemezsin.
No, no, hold on. You can't trust that guy.
Madem işten sonra vakit ayıramıyoruz, biz de çalışırken ayırırız, dedim.
Well, I figured we couldn't make time after work, so... maybe we can make time during work.
Sanırım hayatımda bunu hiç söylemedim ama hadi okula gidelim!
I don't think I've ever said this before, but let's go to school!