Ucurumdan traduction Anglais
882 traduction parallèle
Bir gece kör kütük sarhoş halde arabasına bindi... ve uçurumdan yuvarlandı.
Out in her car one night, drunk as the devil... over the cliff.
Elinde silah, arabasıyla uçurumdan aşağı attı kendini.
They found his car gone over a cliff and a revolver in his hand.
"Alçalan bir duman gibi, bu küçük akıntı uçurumdan aşağı... yavaş yavaş düşüp denize karıştı."
"Like a downward smoke, the slender stream along the cliff... did fall and fall and fall to the sea."
Eriyen buzuldan gelen su dökülürken kabararak, sanki yanan bir evden çıkan duman gibi görünüyor ve bu muazzam derin uçurumdan aşağı dökülüyor.
The torrent, swollen by the melting glacier, plunges into a tremendous abyss in which the spray rose up like the smoke from a burning house.
Uçurumdan yuvarlanan bir araba mı, yoksa dostunuz Jim ile sahilin güzel bir köşesinde gelgit dalgalarına kapılmak mı?
A car falling cliffs or that the tide carries you with your friend Jim while you talk quietly on the beach?
Kiralık arabayı uçurumdan yuvarlarsan, parasını ödersin.
If you ran a hired car over a cliff, you'd have to pay for it.
- Uçurumdan aşağı düştü.
- Fell off the cliff.
- Uçurumdan aşağı yuvarlanacaktın.
- You were going over the edge.
- Ölmüş. Mary'nin, onu intihardan vazgeçirmeye çalışırken uçurumdan düşmesinden bir hafta sonra bu evde ölmüş.
She died in this very house... a week after Mary fell from the cliff trying to save her from suicide.
Olaylar yaşanırken buradaymış. Uçurumdan düşen kadının arkadaşı.
She was here when it happened... the friend of the lady that went over the cliff.
Meredith uçurumdan aşağıya indi.
Meredith went down the cliff.
Hıncını almak için çocuklarını öldürmeye çalıştın ama uçurumdan kendin düştün.
To spite them, you tried to kill their child and instead went hurtling over the cliff yourself.
Araba uçurumdan uçmuş.
The car went over a cliff.
Hasta, Edwardes'la eğimli bir çatı üzerinde durduklarını sonra da Edwardes'ın uçurumdan düştüğünü görmüş.
Yes. The patient dreamt he and Dr. Edwardes were on a high sloping roof, and that he saw Edwardes plunge over the edge to his death.
Bir gece böyle sarhoş halde, uçurumdan aşağı arabayla uçarken görmek isterdim onu.
I'd like to see him get plastered like that some night and drive off a cliff.
Bir keresinde tatlı bir ses işittim. Sanki senin sesin gibiydi. Bana "Kendini uçurumdan aşağıya at." diyordu.
Well imagine this, once I heard a voice... a sweet voice, it seemed like your voice... telling me "Throw yourself, throw yourself on the rocks, now..."
Kemiklerin, uçurumdan düşerek öldüğünü gösterecek.
Your bones will show you just died of a bad fall.
- O'nu arabayla uçurumdan mı atacaksın?
- You're gonna ditch the car with him in it?
Sanırım bir uçurumdan atlayıp bu dünyadan çekip gideceğim.
I think I'll take a long walk off a short precipice.
Uçurumdan yuvarlanmak seni öldürmedi, bomba öldürmeliydi.
That drop off the cliff didn't kill you, the torpedo should have.
Eğer onlar Comanche olsalardı, kendi halkım beni uçurumdan aşağıya atarmıydı?
If they was Comanches, you think my own people would shove me over that cliff?
Başına darbe yemiş ve uçurumdan aşağı atılmış.
She was hit over the head and thrown over a cliff.
Uçurumdan attığım 50 tabloyu da bir görseydin.
You should have seen the 50 I dropped over the cliff.
Seni bu uçurumdan aşağı atsam yeridir.
I ought to shove you right off this cliff.
Uçurumdan at beni!
Throw me off the cliff!
Torunun çocuğu doğarsa ben de onu alır uçurumdan atarım.
If your great-grandchild is born, then I'll chuck it into the ravine.
Onu yakalayıp uçurumdan aşağıya atmaya
Grab him and cast him from the cliffs
Dikkatli ol da, şu izlediğimiz filmdeki gibi uçurumdan düşme.
Be care, don't fall down, like the film just now.
Neden uçurumdan atmıyoruz? Mermi harcamayız.
Why not drop him off the cliff and save a bullet?
Uçurumdan atladı.
He jumped over the cliff.
Tony Ashby'nin o uçurumdan atladığını düşünmüyorum.
I don't think Tony Ashby jumped off that cliff.
Barberino kavşağında, hepimizi uçurumdan aşağı süreceğim.
At the Barberino curve, I'll drive us all off the cliff.
Bir an, sis yüzünden uçurumdan aşağı yuvarlandığını bile düşündüm.
I had visions of you going over a cliff in all that fog.
Bernard, onunla kaçan adam polisler etraflarını sardığında uçurumdan aşağıya atladı.
Bernard, the guy who escaped with him, jumped off a cliff when they surrounded him.
Tek yapmamız gereken anneni arayıp onu endişelendirmeyecek şeyler söylemek arabanın uçurumdan uçması mesela.
All we have to do is call your mother and tell her something reassuring like the car went over a cliff.
Uçurumdan aşağı itelim.
Over the cliff. Le s push.
Yaşlı bayan sarhoştu, uçurumdan düşüp boynunu kırdı.
The old lady was drunk, fell over the cliff, broke her neck.
O aptal tipiyle isterse kendini uçurumdan aşağı atsın.
She can go take a running jump, with that stupid look of hers.
Yakında bunu uçurumdan itekleyeceğim.
One of these days I'm gonna shove it over the edge.
"Acaba bir uçurumdan aşağı mı düştü, yoksa bir sarışının kucağına mı düştü?"
"I wonder if he's run himself off a cliff. Or maybe he's run into a blonde."
Kendinden emin gülümsemesi ve sizi uçurumdan atlatacak kışkırtıcı yürüyüşü ile
With that same bewitching smile. And the walk that drove me out of my mind!
Araba, 200 metrelik uçurumdan aşağı, bir üzüm bağına yuvarlanmış.
The car plunged straight down a vineyard... 200 meters. They must have been killed instantly.
Arabayla uçurumdan uçarak öldü ya. Naaşın, uygun şekilde dezenfekte edildiğini gösteren belge.
Then we will need a certificate... that the body has been properly embalmed.
Belki Tony'yi tuttular ve arabayı gözükmemesi için uçurumdan aşağı ittiler, ne dersiniz?
Perhaps they grabbed Tony and pushed the car over the side to keep it out of sight, don't you think?
PM bunu duyacak olursa beni uçurumdan aşağıya asar.
If the PM gets to hear of this, he'll hang me from the yardarm.
İşler zora gidince, gözlerini kapatıp bizi uçurumdan atmayı deniyorsun.
The minute things get rough, you close your eyes and try to drive us off a cliff.
Bugün karar verdim, o gemiden sevindirici bir haber gelmezse seni uçurumdan körfezin derinliklerine attıracağım.
I decided today that if nothing pleasing came off that boat, I would have you thrown down the cliff into the bay.
Uçurumdan düşeceğiz!
We'll go over the cliff!
Ya Weed dün gece bir uçurumdan düşüp o aptal boynunu kırdıysa?
What about if Weed fell off a cliff last night... and busted his stupid neck?
Uçurumdan düşmüşse Burgade itmiştir.
If he fell off a cliff, Burgade pushed him.
Okyanusun kenarına uçurumdan mı düştün?
You came to that field above the cliff.