Ugrasıyorum traduction Anglais
3,668 traduction parallèle
Her gün kesilen uzuvlarla uğraşıyorum ben.
Your leg's your problem. I deal with residual limbs every single day.
İletişim işiyle uğraşıyorum ben.
I am working in the telecommunications business.
- Ne işle mi uğraşıyorum?
What am I on?
Fark ettiysen büyük bir krizle uğraşıyorum.
Uh, I'm kind of in the middle of handling a major crisis here, if you haven't noticed.
40 yıldır bu saçmalıkla uğraşıyorum.
I'm going on 40 years of this crap.
Ben de hapishanede olan şeylere bir nokta koymaya uğraşıyorum. Belki bana bir yardımınız dokunabilir.
I'm trying to stop what's happening up there at the penitentiary, maybe you can help me.
Bu yüzden bu beyin egzersizleriyle uğraşıyorum.
That's why I work on these brain exercises.
Uğraşıyorum.
- I'm trying.
Ben de bunun için uğraşıyorum.
Well, that's what I'm trying to do.
Uğraşıyorum, Lacey.
I'm trying, Lacey.
- Üzerinde uğraşıyorum.
- I'm working on it.
Uğraşıyorum.
I'm trying to.
Üç senedir uğraşıyorum ama hiçbir üniversite beni kabul etmedi.
I tried for three years, but no college accepted me
- Uğraşıyorum.
- I'm trying!
Sürekli Bay Doğru Kişi'yi aramakla uğraşıyorum ve aldığım tek cevap...
I wish my parents would send me on a cruise. I'm constantly struggling to find Mr. right, and all I ever get from them is...
- Şu anda telefonlarla uğraşıyorum.
- Ma, I'm making calls right now.
güzel bir eşim var, yani Tanner'in tam aksine, bu gösteriden tavuk gibi dışarı çıkmamaya uğraşıyorum.
I got a beautiful wife, so unlike Tanner, I'm not trying to land a chick from this show, so I...
- Nelerle uğraşıyorum görüyor musunuz?
- See what I struggle with?
- Ona uğraşıyorum!
- Mm. On it.
Okulda olmadığım zamanlarda uğraşıyorum.
Well, I produce when I'm not in school.
Uğraşıyorum.
I'm working on it.
Bizim serseriler yeniden bir saldırı yaparlarsa tüm sistemimizi çökertemesinler diye uğraşıyorum.
Yeah, well, I'm trying to make sure that if the rabble rousers in our midst launch another attack, they don't bring down our whole network.
- Hâlâ uğraşıyorum.
- Still working on it.
Bana özel risklerden bahsetmeyin, burada bir seri katille uğraşıyorum.
Don't talk to me about special risks when I am prosecuting a serial killer.
- Neyle uğraşıyorum görüyor musun?
- You see what I'm dealing with?
- Uğraşıyorum, Casey.
- We're working on it, Casey.
Uğraşıyorum.
I'm trying.
Hayır, rezil bir parti olmasın diye uğraşıyorum.
No, I'm just trying to make sure it's not a total disaster.
Şu koca metal izciyle ilgilenirken yanlış ahlaki fikirlerle yeterince uğraşıyorum zaten.
I got enough misplaced morality to handle with the big metal Boy Scout on our hands.
Seni bir maceraya sokmaya uğraşıyorum.
I'm trying to get you to go on an adventure.
Uğraşıyorum!
I'm trying to!
Sorunu cevaplamaya uğraşıyorum.
I'm trying to answer your question.
Haftalardır uğraşıyorum bununla.
I've been trying To get these right for weeks.
- Uğraşıyorum.
A set of three would be worth a fortune.
- Uğraşıyorum.
- Working on it.
- Uğraşıyorum.
I'm working on it.
Bak, Ben sadece olayı çözmeye uğraşıyorum.
Look, I'm just trying to figure this out.
İki yıldır satmakla uğraşıyorum. Ama stratejimi değiştirdim.
[*]
Ve daha iyi olmaya uğraşıyorum.
And I'm trying to get better at it.
Linda ve Stacey ile işleri çözmeye uğraşıyorum.
I'm still sorting things out with Linda and Stacey.
Uğraşıyorum, fakat, ağzımı bilirsin.
I'll try, but, you know, you know my mouth.
Bununla uğraşıyorum, Çünkü annemi ağlarken görmek istemiyorum.
I'm just doing it so I don't have to see my mom cry again.
İlişkimiz hakkında zaten bir sürü şeyle uğraşıyorum.
I've been doing a lot of thinking about us.
Sadece albümümü satmaya uğraşıyorum.
You came. ( gasps ) Couldn't keep me away. Please don't ask me how I'm doing.
Tamam, o sorunla uğraşıyorum.
Yep. Working the problem.
Daha iki gündür bu işle uğraşıyorum demek istiyorum.
What I mean is, I've been on the job for two days.
Her şeyi anlamak için uğraşıyorum.
I've just got to try and figure this whole thing out.
Kardeşimle uğraşılmasından hoşlanmıyorum.
I just don't like people messing with my sister.
Suçlama altında kalmaması için uğraşıyorum.
I'm trying to see that he doesn't get charges pressed against him.
Yüzyıllardır, Paracelsus'un yaptığını tersine çevirmeye uğraşıyorum.
I've been trying for centuries to find away to undo what Paracelsus did.
Biliyorsun, sabahtan beri kredi kartlarınla uğraşıyorum.
You know I've had a full dance card all morning.