Ulaşacağım traduction Anglais
655 traduction parallèle
Bir şekilde oraya ulaşacağım.
- I'll get there, somehow.
Ama ulaşacağım seviyede sanırım beni golf kulübü üyeniz olarak görmek isteyebilirsiniz.
You'd feel too bad if I got my hair all wet, wouldn't you?
- Sana nasıl ulaşacağım?
- How can I reach you?
Kiliseye nasıl ulaşacağım?
How will I ever get to church?
Yeniden doruğa ulaşacağımı mı düşünüyorsun?
You think I can make the big time again?
Bana seslendiğinde ona cevap vereceğim başım belada olursa ona sığınacağım, ona ulaşacağım ve onu sayacağım.
He shall call upon me, and I will answer him : I will be with him in trouble ; I will deliver him, and honor him.
Nasıl ulaşacağımı -
I don't know quite how...
Saat 08.00'e kadar dağın tabanına ulaşacağımızdan emin misin?
You sure we'll reach the base of the mountain by 08 : 00?
Bu arada, sana ihtiyacım olduğunda nasıl ulaşacağım?
By the way, where can I reach you if I need you?
Nasıl ulaşacağım sana?
How do I get in touch?
İstediğim Doğu'ya geri dönmek, Batı değil ve eninde sonunda oraya ulaşacağım, görürsün!
not West. But I'll get there yet. You watch.
İzleyicilerime direkt ulaşacağım, internetten canlı olarak.
I'm going direct to my audience, worldwide and live.
Sana nasıl ulaşacağım?
How do I reach you?
Ona nasıl ulaşacağımı biliyorum.
I know how to get to him
Ona ulaşacağım.
I'll reach him.
Bu merdiven çok uzun. herneyse... Yürümeye devam edersem eğer, ergeç tepeye ulaşacağım.
This stairway is too long, however... if I keep going,
Bir başınasın, Bayan Hudson... ve ben ona senin sayende ulaşacağım.
And Dr Flemming can't do anything about it You're on your own, Miss Hudson, and I'm gonna get to him through you
M-5'e nasıl ulaşacağımı bilmiyorum.
I really don't know how to get to the M-5, Kirk.
Eğer adınızı, bir telefon numarası ve size ulaşacağım uygun zamanı bırakırsanız, en kısa sürede size dönerim.
- Meaning what? - I think I can be helpful to both of you.
Hastalar kilit altındaysa, onlara nasıl ulaşacağım?
If the patients are sealed off, how do I get to them?
Bir gün ulaşacağım.
One day I'll make it.
Ben oralara tırnaklarımla kazıyarak ulaşacağım.
I've got to get there on my own.
Size nasıl ulaşacağımı bilmiyordum, Bay Gatsby.
I didn't know how to reach you, Mr Gatsby.
Şimdi, dinleyin, dördüncü vuruşta size ulaşacağım.
Now, listen, I'm getting to you on the fourth beat.
- Sana tekrar nasıl ulaşacağım?
- Where can I reach you later?
İşte şimdi Amerika'dayız. Her şeyin daha iyi olacağını ve amacımıza ulaşacağımızı sanmıştım.
Now we're in America and I thought everything would be better and we'd reach our goal.
Bu parayı alma şerefine ne zaman ulaşacağım, iyi kadın?
When may I have the honor of collecting that money, good woman?
Derin uzayı kullanarak, normal şartlarda 2 ayda ulaşacağımız mesafeyi 2 saatte kat edeceğiz.
By using hyperspace, what would normally take 2 months to reach We should do in 2 hours.
Yeterince derin kazarsak Çin'e ulaşacağımızı söylemişti.
He told us if we dug far enough we'd reach China.
Devriyeden kurtulup, altın rozete ulaşacağım.
Skip patrol, gold shield right away.
Eğer size ihtiyacımız olursa, nasıl ulaşacağımızı biliyoruz.
If we need you, we'll know where to reach you.
Yenilgi üstüne yenilgi. Sonunda zafere ulaşacağımızı bilerek aldığımız yenilgiler.
The defeat after defeat... knowing we shall emerge victorious in the end.
Bu işe ilk başladığımda, böylesine en üst noktalara ulaşacağımı hiç hayal etmemiştim.
Oh! I never dreamed when I first began in this business that I would reach such lofty heights.
Ancak bu karara önümüzdeki birkaç gün içinde, onu tanıyan, onunla birlikte ya da ona karşı çalışmış siz beylerden... alacağım bilgiler doğrultusunda ulaşacağım.
However, I will be persuaded by what I hear in the next few days from you men who know him who worked with him, who worked against him.
Oraya ilk ben ulaşacağım.
I'll head there first.
Belki kolay olmayacak ama amacıma ulaşacağım.
It may not be easy, but I'll get there.
Viski şişesine ulaşacağım derken pencereden düşmüş.
Fell out of a window reaching for a bottle of whisky.
Birazdan Kara Körfezi'ne ulaşacağım.
Should reach the Gulf of Kara soon.
Kelime oyunlarınla emeline ulaşacağını mı sandın?
Your this devil You thought to use this kind of means
Ama esirlerim kaçabilecek durumda olmadığından... Beyler, ikmal bize ulaşmayacak biz ikmale ulaşacağız. Anlaşıldı mı?
But as my prisoners are not in the habit of escaping, gentlemen, it is not the supplies which reach us, it is we who reach the supplies.
Yerine ulaşacağından emin olmanı istemiştim.
I asked you to make sure that it was delivered. I'm sorry.
- Karına ulaşacağından emin olacağım.
- I'll see that she gets it.
Kılıcımın ulaşacağı yere kadar gelsin. Kurtulursa elimden, Tanrı'nın cezasından da kurtulsun!
Within my sword's length set him if he'scape, heaven forgive him too!
- Bana telefon gelecek olursa, bana... - Oh, özür dilerim, tatlım. ... bana nasıl ulaşacağını biliyorsun.
If you have a call, excuse, already know where I am.
Bu yüzden saklandım. Birinin bana ulaşacağını biliyordum.
That's why I hid out,'cause I knew somebody would get me.
Bilim adamlarımız radyasyonun Avustralya'ya ne zaman ulaşacağı konusunda açıklama yapmıyor.
And our scientists disagree as to when radiation will reach Australia.
Dünya en karanlık dönemini yaşıyor. Ama ben planımın, tanrının yardımıyla, başarıya ulaşacağına ve dünyanın yaşayacağına eminim.
Our world faces its darkest hour but I am convinced that, with God's help my plan will succeed and the world will survive.
Her kadının eninde sonunda ulaşacağı yol ayrımına geldin şimdi ya dürüst ve yaşlı bir bakire kız olacaksın ya da mutlu bir yalancı.
You have now arrived at the crossroads that every woman eventually arrives at, you can either be an honest old maid or a happy liar.
Bir yere ulaşacağımızı biliyordum.
I knew we were getting somewhere.
Bu nedenle dostlarım, bu ayki dergimizin başlığı "Saf Gerçek". Sizlere nasıl öğreneceğinizi anlatacak arzu edilen noktaya nasıl ulaşacağınızı gösterecek. Hayattaki tüm ihtiyaçlarınıza ulaşmanızı sağlayacak.
In this regard, friends, our monthly review, entitled "Pure Truth", will help you understand how best to know and follow the road that leads to the desired end, and will open to you all of life's essential needs.
Burna aşağıdan ulaşacağız. Onu paltomun içine saklayacağım.
Come up under the nose and hide it under my coat.