Ulke traduction Anglais
1,537 traduction parallèle
Hala, bunlar neden onun Ülke güvenliğin peşinde olduğunu söylemiyor.
That still doesn't tell me why he's going after homeland security.
Fakat bunun Ülke Güvenlikle nasıl bir bağlantısı var?
But how is that connected to homeland security, though?
Bölümümüz Ülke Güvenliği personeli ve operasyonlarına yapılan tüm tehditleri kayıt eder.
Our department keeps records of all threats made against homeland security personnel or operations.
Ülke Güvenlikteki adamla konferans odasındalar.
He's with the homeland security guys in the conference room.
Ülke Güvenlik ofisinde bir izinsiz giriş var.
We have a breach at the homeland security office.
Ülke Güvenlik ofisi sert hedef değil, ve programlı tatbikatten iki gün önce vuruş Nash'in saldırısına zarar verir.
The homeland security office isn't a hard target and to strike two days before a scheduled exercise breaks Nash's MO.
Ülke Güvenlikteki giriş.
The break-in at homeland security.
Metro, Ülke Güvenlik ofisi, bunlar yumuşak hedefler.
The subway, the office of homeland security, those are soft targets.
Ülke Güvenlik ofisinden kayıtlar.
Tape from the homeland security office.
Pekala, Ülke Güvenliği ara. Oraya bir bomba ekibi çağır.
All right, call homeland security.
Ülke Güvenlik personelinin geçmişlerini araştırdık.
We pulled background checks on the homeland security personnel.
Nerede? Ülke Güvenlik James Grace ile.
- Homeland security with James Grace.
Ülke politikasi.
It's state policy.
Ülke için iyi mi kötü mü?
Good or bad for the country?
Ülke çapında hastaneler kapılarını kapatacak.
Hospitals are going to have to close their doors right across the country.
Ülke sırrı, ama pazarlığa açığız.
It's a state secret, but we're willing to negotiate.
- Ülke panik içinde.
- The country is in a panic.
Ülke, Almanlar tarafından iki bölgeye ayrılmıştı :
The country had been divided into two zones by the Germans
Gerçek.Ülke içinde Birleşik Devletler personelini tehdit ediyor.
Fact. He ´ s threatening US personnel inside the country.
Ülke için en iyisi olduğuna inandığım şeyi yapacağım.
I will do what I think is best for the country.
Ülke çapında dördüncü Kentucky ve Kansan'ın burnunun dibinde.
Number four in the nation. Close on the heels of powerhouses like Kentucky and Kansas. Now.
Ülke ekonomik buhrana girmiş insanlar savaştan yorgun ve bezgin bir hale gelmişti.
Country was bankrupt. People were becoming cynical and tired of war.
Ülke'nin tarihini değiştirmek istiyorlar ve bu doğru bir şey değil.
They want to change the country's history, and that's not right.
Ülke dışındakiler, hepsi bizimle dalga geçiyor.
Outside of the country, everyone is laughing at us.
Ülke çapında insan avı olmadı, hepimiz tren yolu dosdoğrı Kanada'ya gider.
When the nationwide manhunt didn't turn him up, we all knew he rode the railroad tracks straight up to Canada.
Ülke sanki dağılıyormuş gibi gözüküyor.
Looks like the country is disintegrating.
Ülke için bunu açığa çıkaramayız sanırım di mi?
Can't very well have a society where it's acceptable to be disloyal to one's country now can we?
- Ülke için bir çok zararlı içerikleri olan yayımlara girmiş ve sonunda yakalanmış
Subject was arrested in Year Three for misdemeanor counter-revolutionary activities to wit possession of softcore pornography, breasts no bush. Sentenced to six months in reeducation camp number nine.
Ülke ahmakların elinde yönetilecek.
The country will be run by mongrels!
Birisi "Ülke Güvenlik Düğmesi" ne basmış.
Somebody hit the Homeland Security button.
Ülke çapındaki açık soruşturmaları taradım ve bir şey buldum.
I ran a state-wide search on all open investigations, and I got a hit.
- O harita aynı zamanda sana Atlantis'in ve Var Olmayan Ülke'nin yerini de söyleyecek mi?
And the map also tells you the location of Atlantis and Never-Never Land, too?
YENİ ÜLKE İNGİLİZ İMPARATORLUĞU'NUN BİR BÖLGESİ OLARAK KALACAK.
"The new state will remain within the British Empire as a dominion." As a dominion?
Ülke de neymiş?
My country?
Ülke sınırlarını kapatıyor muyuz?
Land them all. Take a moment. Think about this.
Ve, Cumhuriyetçi Ülke Kongresi'nin dışında 3 günlük ücretsiz bir Rock Festivali yapacaktık.
And we were going to end up with a free three-day rock festival outside the Republican National Convention.
Ülke toprakları, birbirleri arasında husumet bulunan aileler tarafından yönetilmekteydi.
Families ruled the different provinces, maintaining an uneasy balance between themselves.
Ülke çapında gezen ayaklı ölüm makinasıydı. Artık değil.
He was death travelling the country, but no more.
- Evet? - Gelecek yıl bu zaman geldi. Ülke çapında dağıtıyorum.
Where did you find this beautiful, thick madame from?
Ülke içinde bir şey bulamadım.
Nothing domestically.
Ülke çapında hastaneler, ölümcül hastalığa yakalanan yeni vakalar olduğunu bildiriyor.
Hospitals across the country are reporting new cases of this deadly disease.
Ülke olarak, tüm Güney Amerika'dan tüm Afrika, tüm Orta Doğu ve tüm Asya'dan ve hepsinin toplamından daha fazla sorumluyuz.
In our country, we are responsible for more than all of South America, all of Africa, all of the Middle East, all of Asia, all combined.
Ülke, senin gibi adamlara sahip olduğu için şanslı.
The country's lucky to have men like you.
Ülke bugün zaten yıkıcı 3 saldırıdan acı çekti.
The country's suffered three devastating attacks today.
Ülke, bir krizle karşı karşıya.
- The country's facing a crisis.
Ülke dışına çıkarmam gereken bazı mallar var.
I have some merchandise that I need to get out of the country.
Ya da... Gereksiz Ülke'ye olan gezimizi erteler ve bunun yerine Bayan Wilk'in benim hastam olduğunu kabulleniriz. İkimiz de uzman olabiliriz, ama hiç bir şekilde eşit değiliz.
Or we could skip the day trip to Unnecessary-land, and instead, simply concede that Mrs. Wilk is my patient and that, while we are both attendings, we are in no way equals.
- Ülke dısına.
- Out of the country.
Ülke güvenliğini tehlikeye atmayacak şekilde size belli bir miktarda bilgi verebilirim.
I can give you a certain amount of intelligence, but nothing that compromises homeland security.
Kraliçe ve Ülke için.
for Queen and Country.
Kraliçe ve Ülke için görevimi yatım.
I did my duty for Queen and Country.