Umudu traduction Anglais
1,441 traduction parallèle
Burası insanoğlunun en karmaşık başarısı ve en büyük umudu olan uzay mekikleri ve uzay istasyonlarının fırlatma rampası.
This has been the launch pad for humanity's greatest, most complex achievements and highest hopes, from space shuttles to space stations.
Bir kalp naklinin yapılması şu an için kocanızın tek umudu. Kalbi... dördüncü bir bypass'a izin vermeyecektir.
A heart transplant is your husband's only hope at this point.
Tanrım, Brenda, buradan umudu kestim.
God, Brenda, I despair of this place.
Önemli olan, çağrı için tetikte olmak ve umudu yitirmemek.
What matters is to be alert for the call and not lose hope.
Kasabamıza umudu geri getirdi.
It has brought hope back to our village
2 umudu var.
He's got two hopes.
Önemli olan yaşamdan bıkmamak ve umudu kaybetmemektir.
"What's important is not to get fed up with living and lose hope", apparently.
Merhaba, Andy Roddick, Serena Williams ve İngiltere'nin en büyük umudu Tom Cavendish'in de katılacağı merkez korttaki oyuncu tanışma partisinin yer aldığı... şampiyonanın ilk gününe hoşgeldiniz.
Hello, and welcome to day one of the championships, where the players meeting on center court today... include Andy Roddick, Serena Williams... and Britain's best hope for a title, Tom Cavendish.
Bu, gerçekleri söylemekten kaçınmayan kararlı, insanlara değer veren biri. Kendimi bu adama tamamen adıyorum. Bence o bu ülkenin son umudu olabilir.
Now, here is a no-bullshit guy who is committed, passionate, who really cares - I've completely dedicated myself to this man.
Yarının umudu
It's the hope for tomorrow
- Yarının umudu
- It's the hope for tomorrow
Benden umudu kesme.
Don't give up on me.
Geleceğin Umudu okulunun yöneticisi Tim Grendich sadece kötü bir geçmişi olan ailelerin çocuklarını yani seks işçilerinin çocuklarını alıyor.
This guy, Tim Grandage, who runs Future Hope... only wants kids from bad backgrounds... so the children of sex workers.
Avijit Calcutta'ya döndü ve Geleceğin Umudu okuluna girmeyi seçti.
Avijit returned to Calcutta... and chose to enter the Future Hope school.
İnsanoğlunun son umudu ; insanların ve Bioroidler'in birarada yaşamlarına devam etmeleridir.
The last hope for human beings is the coexistence of humans and Bioroids.
- Muhtemelen umudu kesmiştir.
- He probably gave up hope.
Tek umudu havalanmak.
His only hope is to take to the air.
Hâlâ mutlu olma umudu taşıdığım günleri anımsatmıştı bana.
He reminded me of what might have been..... in the days when I still hoped for happiness.
Ve bu hastalığın bilinmesinin bu umudu azaltmasından korkuyorum.
And I fear that knowledge of my illness will erode hope.
- Mindy'den umudu kestin mi?
What's the matter?
Susan'ın Mike Delfino'yla ilgili son umudu da sonsuza kadar uçup gitmişti.
And just like that, the possibility Susan had clung to, the maybe of Mike Delfino, was gone forever.
Humboldt County'e arama ekibi gönderiyor ama pek umudu yok.
He's sending a recon team up to Humboldt County, but he's not hopeful.
Senden umudu kesiyorum. Mutlu oldun mu?
You happy?
Umudu kalmadı.
She had no hope.
Bu umudu bana sen verdin.
You've given me that hope.
Birisinin istediğin performansı göstermiyor olması, onlardan umudu kesmek anlamına gelmemeli.
You know... just because somebody doesn't perform the way that you want them to... doesn't mean that you should just give up on them.
Tek umudu sensin.
You're his only hope.
İkimizden asla umudu kesmemeliydim.
I never should have given up on us.
Boklu sandviç bize değişim umudu getirecek.
Turd Sandwich brings us hope for change.
Bizim insanlarımız da aynı umudu taşıyor, Kumandan.
And our people share the same hope, Commander.
Bu gemi onların tek umudu.
This ship is their only hope.
O umudu terk etmemeliyiz.
We must not abandon that hope.
Çaresiz insanların umudu nerede bulacaklarını asla bilemezsin.
Well, no telling where desperate people will find hope.
Çocuklarımın gözlerindeki umudu dirilteceğim anı görmek için yaşıyordum.
I LIVED FOR THE MOMENT WHEN I COULD REDEEM THE HOPE IN THE EYES OF MY CHILDREN,
Victoria'nın, Burt'un bedenini görme umudu ile üçüncü kez kuyunun derinliklerine bakışını gözlemledi.
She saw Victoria for the third time, looking down the well in hope of a glimpse of the body of Burt
Ve karşınızda hem yarı ağır sıklet, hem de ağır sıklette 21 maç yapıp yenilmeyen, 16'sını nakavtla kazanan iki defa eyalet Altın Eldiven ödülünü alan Bergen Buldoğu, New Jersey'in gururu ve İrlandalıların geleceğin dünya şampiyonu olarak umudu...
Introducing two-time state Golden Gloves title holder in both the light heavyweight and heavyweight divisions 21-0, with 16 wins coming by way of knockout the Bulldog of Bergen, the pride of New Jersey and the hope of the Irish as the future champion of the world
"Jimmy'nin umudu bu yumruklarının puana dönüşmesi."
Jimmy's hoping those body shots will pay dividends.
İngilizlerin tüm umudu, takımı yenmekten yanaydı başarısızlık onlar için büyük bir hayalkırıklığı olabilirdi
The English, as a whole, with exception of Stanley Mortenson failed to make your team, I was going to the World Cup, gain control of the game.
FlFA ve US futbol bürosu hepiniz için olumlu diyor tabi takıma kimsenin olumsuz bakmaması size birşeyi unutturmasın kaybetmenin biz özrü ve gelecek vadeden umudu yoktur.
Officials of FIFA and American Fed will be present in the same so that all of you. Now, anyone does not appear to be off the team, there will be excuses or exceptions.
Ben'den yıllar önce umudu kestim.
I gave up hope on Ben years ago.
Hayvanların gelecekle ilgili umudu, kendinden ötesini hissedebilen insanların kültüründe bulunabilmek.
The hope for the animals of tomorrow is to be found in a Human Culture which learns to feel beyond itself.
Ve umudu ancak, inançla yaratabilirsin.
And you can draw hope only from faith.
Hükümetimin umudu ve öncelikli hedefi
It is the hope and specific goal of my administration
'Fakat asla umudu terketmemeliyiz, asla.
'But you never give up hope, ever.
Aynı Todd Jackson'dan... İngiliz Dışişleri Bakanı, Milletler Cemiyeti'nin son umudu...
The same Todd Jackson, I believe... whom the English Foreign Minister once referred to as...
Bu operasyona "Destek Umudu" diyoruz.
We're calling the operation "Support Hope".
Umudu ekstiler. "İki hafta ömrün kaldı" dediler.
They've given her up. "You've only got two weeks left."
Annemin de iki haftası vardı. Senden umudu kestiklerinde böyle olur.
Our mother was given 2 weeks. lt's a drag when people give up on you.
Ondan umudu kestik...
We'd given him up for...
Umudu.
Hope!
Caen hapishanesinde tutuklu Fransız Direniş üyeleri, tüm gün Müttefik bombardımanını ve gürültüsüyle gelen umudu dinliyorlardı.
( SPEAKS GERMAN )