Umutsuz vaka traduction Anglais
309 traduction parallèle
Umutsuz vaka gibi görünürsen, "işi bitmiş" der, yardımdan vazgeçerler.
If you look a hopeless case they'll think you're past helping.
Ben sanırım ben büyük bir porsiyon "Umutsuz vaka" alacağım.
Well, I.... I think I'll have a large order of "prognosis negative."
Umutsuz vaka gibi görünüyor.
Looks pretty hopeless.
Umutsuz vaka!
This is hopeless!
Senin durumun umutsuz vaka.
You need about as much help as a flying fortress.
- 100'er papel, o bayan umutsuz vaka.
- A hundred bucks even she's a gone goose. - That's a bet.
Umutsuz vaka!
Hopeless guy!
Umutsuz vaka.
Ah, this is hopeless.
Bu kız umutsuz vaka.
You go and have a look.
Eğer bir hizmetçiyi çekici buluyorsa umutsuz vaka olmalı.
Men are such fools. Taking interest in a maid!
Umutsuz vaka.
Really a big trouble.
Umutsuz vaka!
Cut it. It's hopeless.
"Her kim girerse buraya, umutsuz vaka olur."
"All hope abandon ye who enter here."
Umutsuz vaka!
You pathetic case!
Umutsuz vaka.
Come, no hope on her.
Hiç faydası yok, umutsuz vaka.
No use, it's hopeless.
Tam bir umutsuz vaka.
She seems a dead loss to me.
Umutsuz vaka, değil mi?
He's a hopeless case, in't he?
Brandt'ı görmesi için profesör Richter'i çağırdık. Umutsuz vaka olduğunu söyledi.
We had Professor Richter see Brandt and he says he's a hopeless case.
Umutsuz vaka.
Oh, sir, it is a hopeless case.
Umutsuz vaka. Karşında gerçekten dik kafalı inatçı biri var.
Butterball, you are looking at a 1 4-karat sharpie.
Korkarım umutsuz vaka.
Hopeless case, I'm afraid.
Yangın söndürme konusunda hepsi umutsuz vaka.
They're hopeless at putting out fires.
Sanırım efendim. Çok meşguller. Bu kadar yoğunken bu umutsuz vaka için yatağı vermekten de mutsuzlar.
I think so, they're all pretty busy and a bit unhappy about the bed being tied up.
Umutsuz vaka.
Hopeless. - What?
Burada yaşayan adamlar umutsuz vaka.
Men around here is hopeless.
Umutsuz vaka durumu bu.
It seems that man's a hopeless case.
Umutsuz vaka, sana hiçbir şey söylemezler.
That's hopeless, they'II tell you nothing.
Sevgili konusunda kim daha umutsuz vaka bilmiyorum, sen mi ben mi.
I don't know who's more desperate for dates, you or me.
Evet, umutsuz vaka.
Yeah, being a basket case.
Kışkardeşini eğittik, ama o... O umutsuz vaka.
We educated our daughters, but he he's hopeless.
Şu Schmadtke denen herif, umutsuz vaka.
This Schmadtke guy, he's hopeless.
Umutsuz vaka, bir iyilik istiyorum.
Hey, no-life, I need a favor.
Bir roman yazıyorum. Ailem beni umutsuz vaka olarak görüyor.
I write a novel and their idle talk is wrong.
Umutsuz vaka!
You're hopeless!
Umutsuz vaka.
Hopeless.
Hepsi umutsuz vaka.
They're incurable, all of them.
Bunlar tam umutsuz vaka.
We've got a couple of hopeless cases in here.
Sizlerin umutsuz vaka olduğunu düşünüyor.
An he mentioned that we have a couple of hopeless cases.
Bana göre umutsuz vaka diye bir şey yoktur.
In my opinion, there is no such thing as a hopeless case.
McKenzie, Earle, Woolton, Samuels ve 3 umutsuz vaka :
McKenzie, Earle, Woolton, Samuels. And three no-hopers :
Umutsuz vaka.
It's hopeless.
Yarasa kadar kör, umutsuz bir vaka.
A hopeless case, blind as a bat.
Bu umutsuz bir vaka, değil mi, Doktor?
You know this is hopeless, don't you, Doc?
Ama bu tamamiyle umutsuz ve imkansız bir vaka.
But that's an utterly impossible situation.
- Umutsuz bir vaka.
- A sad case.
Umutsuz vaka!
Oh, it's hopeless!
Umutsuz bir vaka.
It's a dead issue, Frank.
Tamamen umutsuz bir vaka.
A total hopeless case.
Hani denir ya : "Umutsuz bir vaka."
As we say in the law enforcement game, "It's a cold trail."
Bu umutsuz bir vaka.
This is hopeless.