English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ U ] / Utandırma

Utandırma traduction Anglais

332 traduction parallèle
Oh, hayır, beni utandırma Cathy.
Oh, no. Don't make me ashamed of you, Cathy.
Beni utandırma.
Don't embarrass me.
- Hadi zar, utandırma.
- Come on dice, get hot.
Beni utandırma.
Get hot.
Lütfen beni arkadaşlarının önünde utandırma, olur mu?
Don't be shaming'me, please, in front of your friends.
Fakat lütfen... beni Efendim önünde utandırma.
But please... Please do not shame me before my Lord.
Dur adamı daha fazla utandırma Sam.
I can't much blame him.
- Sessiz ol, beni utandırma.
- Quiet, don't embarrass me.
Utandırma beni.
Don't try to embarrass me.
Tanrım, Tanrım, utandırma!
My God, My God, don't flax!
Sessiz ol ve en azından kendi kendini utandırma.
Be quiet and at least don't embarass yourself.
Arkadaşlarla birlikteyim, beni utandırma.
I'm with friends, don't put me to shame.
Anna, lütfen, Giulia'yı utandırma.
Don't embarrass our friends.
Beni utandırma!
Don't embarass me.
Hoplayıp zıplayıp, millete çarpıp bizi utandırma.
Can you not jump up and bang into people and embarrass us?
Utandırma beni!
Please don't say that
Beni utandırma, senin ufak oyunlarını bilirim.
Don't you disgrace me, I know your little tricks
Utandırma, meydan okuma, diğerini tehdit etme.
Humiliate, challenge, threaten the other.
Beni ve babanı utandırma sakın.
Don't let Father and me down.
Beni utandırma.
Don't make me ashamed.
- Öyleyse beni utandırma.
- So don't embarrass me.
Mata-yan, dağ tanrısının huzurunda kendini utandırma.
Matayan, how can you offend the god of the mountain?
Beni utandırma! Bu adamlar makineler konusunda çok deneyimliler ve kendi kaskları var.
These people are very experienced with machinery and have their own helmets.
"Beni utandırma."
'Let me not be ashamed.'
Yine amcanı utandırma.
- Do not embarrass uncle again.
Kendini utandırma!
Don't embarrass yourself!
Lütfen beni aileme karşı utandırma.
Please don't embarrass me in front of my folks.
Kendini utandırma Frankie.
Don't embarrass yourself, Frankie.
Haydi, beni utandırma.
Oh, come on, don't embarrass me.
- Tanrım, lütfen beni utandırma
- Hell, don't be embarrassed.
Bu yüzden utandırma.
This is all so humiliating.
Bizi yabancılara utandırma!
Don't embarrass us before a foreigner.
Değilse de onu utandırma.
If he isn't, don't embarrass him.
Bir daha beni böyle utandırma.
Don't embarrass me like that again.
Sakın beni utandırma!
Don't you dare embarrass me!
İnsanların canını sıkma ve beni utandırma.
Don't make a pest of yourself and don't embarrass me.
Hadi beni utandırma.
Don't wuss out on me now.
Bizi utandırma yeter, tatlım.
Just don't embarrass us, honey.
- Kendini utandırma.
- Don't embarrass yourself.
- Tamam, beni utandırma yeter.
- Okay, just don't embarrass me.
Kalk, bizi utandırma.
Get up, shame on you.
Amcanı utandırma.
Don't embarrass your uncle.
- Baba, beni utandırma.
- Dad, don ´ t embarrass me.
Ve sen, o hoş şeyleri söyleyerek kendini utandırma riskini göze aldın.
And risk you being too embarrassed to keep saying such lovely things?
Yalnızca beni utandırma yeter.
Just don't embarrass me.
Sakın beni utandırma.
I told you that! You embarrass me, little girl.
Öğren onu. Havrada beni utandırma.
Don't shame me in the synagogue.
- Brenda, beni utandırma.
You could sell a broach, your son...
Şimdi, onu utandırma!
Now, don't let him down!
Utandırma beni.
- All right.
Beni utandırma.
Duarto...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]