Uyanmış traduction Anglais
882 traduction parallèle
Joong Won uyanmış.
Joong Won is awake.
Majesteleri her sabah sizi uyandırmaya geliyorum ve her sabah sizi uyanmış kitap okurken buluyorum.
Your Majesty. Every morning I come to wake you... and every morning I find you already awake and reading.
Bütün dünya yeni uyanmış gibi görünür
Аll the world seems to waken anew
Şu anda, seni öptüğüm zaman uyanmış olmanı dilerdim.
I wish now you'd wake up when I kissed you.
Bu kez hala sarhoşken uyanmış ve kontağı açmış olmalı.
This time, he must have awakened still drunk and started the car.
Uyanmış olurum.
I'll be awake all right.
Ben giyindiğimde de odam hep kalabalık olurdu... öümden uyanmış gibi hissederdim.
They used to crowd into my dressing room, too, when I was dressing... like a wake before one's dead.
Sonrasında, karımın ülkesine dönmek için içimde büyük bir arzu uyanmıştı.
And a great desire came over me to come back to my wife's country.
- Hizmetçilerden biri çığlık atarak uyanmış.
- That's all it was. One of the maids had a bad dream, woke up screaming. Oh.
- Ben ne rolündeydim? - Uyanmış olmak harika bir şey.
My part any good?
Ailemi kaybettikten sonra, bir rüyadan uyanmış gibi oldum.
Since the loss of my family, I seem to have awakened from a dream.
Uyanmış olurum zaten.
I'll be awake all right.
Büsbütün uyanmış hissediyorum!
I feel awfully awake!
- Yukarı çıkıp uyanmış mı diye bakar mısın?
- will you go up and see if she's awake yet?
Annem uyanmış.
Mama's awake.
Çocuk geç uyanmış ve yaşlı adamın olmadığı diğer günlerde yaptığı gibi yine yaşlı adamın kulübesine gitmişti.
And the boy had slept late and then had come to the old man's shack as he had come each morning while the old man was gone.
Ona çığlık gibi gelen bazı gürültülerle uyanmış.
He was waked up by some noise, screams, he thought.
Aniden güvertede direnir vaziyette uyanmışım gibi.
IT'S SUDDENLY AS IF I WOKE UP AND FOUND MYSELF STANDING ON DECK
Şimdi General Jodl'la konuştum. Führer uyanmış.
I just talked to general JodI, the Fuhrer is awake.
Sabah, günün ilk ışıklarıyla uyanmıştım.
The next day I was up with the first light of day.
Uykusundan çığlık atarak uyanmış.
She awoke screaming in her sleep.
Nasıl da, tuhaf uyanmış hissediyorum.
How strangely awake I feel.
Bakın, beyefendi de uyanmış.
Why, ma'am, the young gentleman is awake.
İlk defa uyanmışım gibi hissediyorum, hanımefendi.
I feel awake for the first time, madam.
Ayartıcımız uyanmış.
Well, the seducer is waking up.
Seninle Asakusa'da karşılaştığımızda sanki ölümden uyanmış gibi aniden kendime geldim ama tekrar kendimi evimin eşiğinde buldum.
I suddenly felt awake when we met in Asakusa, as if I'd been carried off but was suddenly before my own house again.
Sonunda uyanmış...
I'm sure he's up now...
Bilin bakalım bu sefer kim uyanmış?
Now guess who we woke up?
Yaptığım gürültüyle oteldeki herkes uyanmış olmalı.
With the noise I made, everyone in the hotel should be.
Oğlun uyanmış Kızım ile.
Your son slept with my daughter.
Uyanmış bile.
Ah, here she comes.
Hastamız uyanmış mı diye bir baksan iyi olur.
You'd better see if our patient is awake.
Sonunda Prensim uyanmış, ha?
So, my prince is finally out of bed.
Uyanmışsın.
That's my wake-up.
[Elizabeth] Çoktan uyanmış bile.
[Elizabeth] He's already up.
Uyanmış olabilir.
Maybe she did.
Sen otur. Ben Bayan Cotton uyanmış mı diye bakacağım.
Sit tight. I'll go see if Miss Cotton's up yet.
Zorla giriş, kılık değiştirme, cebindeki mücevherler ev sahibi uyanmış, hırsızla boğuşmuş ve silah boğuşma sırasında ateş almış ve sonra bitirici, ölümcül atış.
I invited you round here to set up the circumstances of your own death : the break-in, the disguise, jewels in your pocket, the householder aroused, grappling with the thief... and gun going off during the struggle, and then, the final, fatal shot.
Sabahın 7'si, daha yeni uyanmışım. Acayip uykum var. Kapıyı açıyorum ve karşımda biri duruyor.
If I get up at 7 : 00 in the morning... and I'm really sleepy, but then I open the door and see somebody... that appeals to me, you know...
Sabahları kafelerde, yeni uyanmış, yıkanmış işlerine giden insanlarla son içkimi içerdim.
In the mornings, I'd have a last drink in the cafes with the people who'd just woken up and washed, faces heavy with sleep, going to work.
İki numaradaki sarhoş uyanmış olmalı.
The drunk in number two must be awake.
Görünüşe göre katil odaya girince, Vanyukin uyanmış ve yerinden sıçramış.
When the murderer came in, Vanyukin probably woke and got up.
Sanki içimdeki güç....... uyuyormuş da yeni uyanmış gibi.
as if some power inside me was asleep, and now it's awakening.
Bakayım, uyanmış mı?
Let me check and see if she's awake.
Bir gün. Yatağında yatarken uykudan uyanmış. Yatağı da onun gibi çok küçükmüş.
One day, when she was sleeping in her bed...
Sanki adadaki bütün çocuklar uyanmış gibiydi.
It was if all the children on the island had awaken.
O uyanmış.
She woke up.
Birkaç dakikaya uyanmış olur.
He'll be waking up any minute.
İyiyse neden uyanmıyor?
She's perfectly fine. So, why isn't she waking up?
Durumu kritik, uyanmıyor bile.
She's in a critical state and can't even get up.
Uyanmış. - Susan.
Susan!