Uyku tutmadı traduction Anglais
296 traduction parallèle
Artık beni, uyku tutmadı diyerek nal sesi hikayesiyle... ya da yayımcın masalıyla kandıramazsın.
You can't fool me any more with your hoof, hoof, hoof... or your insomnia or your publisher.
Beni de uyku tutmadı.
I couldn't sleep, either.
Gözümü uyku tutmadı.
I couldn't sleep myself.
Uyku tutmadı.
I couldn't sleep.
Uyku tutmadı.
- I couldn't sleep.
Evet, ama o gece uyku tutmadı.
Yeah, but I didn't sleep much that night.
Uyku tutmadı Anne.
I couldn't sleep, Ma.
- Uyku tutmadı.
- I couldn't sleep.
Çabuk. Uyku tutmadı, efendim.
I couldn't sleep any longer, sir.
- Uyku tutmadı.
Couldn't sleep.
Gece uyku tutmadı... Sanırım temiz bir gecelik daha iyi hissettiriyor.
i had a touch of insomnia... i think i feels cooler in a clean nightshirt...
Uyku tutmadı.
I just couldn't sleep somehow.
Uyku tutmadı diye bugün...
Just because I could sleep, it doesn't mean...
Uyku tutmadı.
I couldn't get to sleep.
Gözümü uyku tutmadı. Kendimi iyi hissettim.
I couldn't sleep, I felt so good.
- Uyku tutmadı.
- We can not sleep.
Uyku tutmadı.
Couldn't sleep.
Uyku tutmadı!
I can't sleep.
Uyku tutmadı.
I couldn't sleep, so I come down and made a cup of tea.
Uyku tutmadı mı?
Can't you sleep?
Şeytan aklıma girdi. Uyku tutmadı gözümü.
The devil got hold of my mind.
Uyku tutmadı, sonra da içtim.
I couldn't fall asleep so I had a drink.
Beni de uyku tutmadı, ben de burada bekledim.
I couldn't get to sleep, so I waited up here.
Uyku tutmadığı zamanlar genellikle onu dinlerim.
I often listen to him, when I'm not sleeping... I have for years...
- Uyku tutmadı. Ben de...
I'm not sleeping well.
Bir kaç kadeh içmiştim, uyku tutmadı.
I had a few drinks, couldn't sleep
Uyku tutmadı.
Can't sleep
Uyku tutmadı.
Oh, couldn't sleep.
İki küçük sahnede varım, çok ürküyorum, sinirliyim, bu berbat işi nasıl yapacağımı düşünmekten bütün gece uyku tutmadı.
Here I am, two small scenes, and I'm so worried, I'm so nervous, I was up all night trying to figure out how to make this damn thing work.
Evet, uyku tutmadı, biz de etrafta dolanırken kendimizi burada bulduk.
Yes, we couldn't sleep, wandered around, and found ourselves here.
Bir daha uyku tutmadı.
We couldn't get back to sleep.
Uyku tutmadı.
I couldn't sleep, so I came down.
Uyku tutmadı. Aşağı inip..... bu kitabı okumak istedim.
I couldn't sleep, so I came downstairs to read The Katzenjammer Kids.
Biliyor musun, uyku tutmadığı zamanlar... gidip şehri baştan aşağı dolaşıyor.
You know, sometimes when he can't sleep at night, he goes and he walks all over the city.
Çelik gibi sinirleri olmasına rağmen bu berbat olaydan beri onu uyku tutmadığını da öğrenmiş bulunuyorum.
He has nerves of steel and yet I know that he's hardly slept since this terrible event.
Uyku tutmadı mı?
Can't sleep, huh?
Uyku tutmadı, ben de aşağı inip geziniyordum.
- I couldn't sleep, so I went downstairs to just look around.
Yapacak işimiz kalmadığında ya da herkes yatarken beni uyku tutmadığı zamanlar,
A lot of times, when there was nothing else to do... or after everybody'd gone to sleep and I couldn't,
Uyku tutmadı mı Bayan Graciela?
Can't sleep, Miss Graciela?
- Yok, sadece bakınıyorum. - Uyku tutmadı mı?
- You couldn't sleep?
Uyku tutmadı.
- Insomnia.
Uyku tutmadı mı?
- Insomnia?
Uyku tutmadı, ben de sana yazmayı düşündüm. Babamla harika vakit geçiriyoruz.
I couldn't sleep... so I thought I'd drop you a line.
Evet, dün gece bir türlü uyku tutmadı.
Yeah, I had a really hard time sleeping last night.
- Uyku tutmadı. Dört güne kadar savaştan döneceğim.
- l can't sleep I've been back from the war for four days
Seni de uyku tutmadı demek.
Couldn't sleep, huh?
Uyku bile tutmadı.
I didn't dare sleep after that.
Uyku mu tutmadı?
Can't you sleep?
Sadece, uyku tutmadı.
I couldn't sleep, thought I might have a nightcap.
- Uyku tutmadı.
I couldn't sleep.
Tüm gece seni ne kadar incittiğimi düşündüm, gözüm uyku tutmadı.
I, uh-