Uykuya daldı traduction Anglais
652 traduction parallèle
Nöbet bittiğinde ağır ve derin bir uykuya daldılar.
Heavy and gloomy is the sleep of the off duty.
Evet, uykuya daldı.
Yes, he's asleep.
Boş evde uykuya daldığım o gece hırsızlığın ve adaletin büyük bir çelişki olduğuna ve 40 yıllık tecrübenin bile bunu değiştirmediğine kanaat getirmiştim.
As I fell asleep that night in the empty house... I formed an opinion on theft and justice which... is rather a paradox and yet, 40 years of experience... haven't altered it.
Doktorun yasakladığı tüm şeylerden yemiştim ve sonra şey, uzun lafın kısası şöyle diyeyim, farkına varmadan uykuya daldım.
I ate everything the doctor forbade, and then... well, to make a long story short... shall we say, I fell asleep without realizing it.
Eğer tam olarak uykuya daldığın dakikayı, uyandığın dakikayı, ve arada uyandıysan ne kadar süre uyanık kaldığını söylersen tam olarak söyleyebilirim.
If you could tell me the exact minute you went to sleep, and the exact minute that you woke up, then tell me if you woke up in between, and how long you stayed awake each time you woke up, then I could tell you exactly...
Uykuya daldım.
I slept.
Sekiz kaşık dolusu, sonra da uykuya daldı.
- Eight spoonfuls, then drifted off to sleep.
Bazen araba sürdüğümü hayal ediyorum, uykuya daldığımda kaza yaptığımı fark ediyorum.
Sometimes I feel like driving in my car until I fall asleep and crash.
Odamda, o kahrolası gazlı ısıtıcının önünde uykuya daldım. Uyurken ayağımla gazı açmış olmalıyım.
I went to sleep in front of that confounded gas heater in my bedroom, and I must have kicked the gas on with my foot in my sleep.
Diyelim ki uykuya daldınız, ve ani bir duraksama oldu.
Say you went to sleep, and there was a sudden stoppage.
Komşular... çocuklar koridorda uykuya daldıklarında... karı-kocanın kavgayı bitireceğini biliyorlar.
The neighbors know... the children will fall asleep in the hallway... husband and wife will end up making up.
Uykuya daldım ve bir anlık uyandığımda pencereden baktım.
There was blood on his back and he was dead.
Gece nihayet uykuya daldığımda rüyamda düğünü görmüştüm.
When I finally got to sleep that night, I dreamed of the wedding.
İyi hissediyordum, hatta bir anlığına uykuya daldım.
I felt well and even fell asleep for an instant.
Bacaklarım uykuya daldı.
My legs fell asleep.
En sonunda uykuya daldı.
He's finally fallen asleep.
- Uykuya daldı.
- She's asleep.
Karınları doyunca teşekkürü esirgeyerek uykuya daldılar.
With their stomachs full, the children have selfishly fallen asleep.
Yorgunluktan uykuya daldı.
It belongs to the old hag.
Limonata beni de derin mi derin, harika bir uykuya daldırır mı, anne?
Will lemonade put me in a wonderful, deep, deep sleep, Mommy?
Bu gece, bu gece tüm dünya uykuya daldığı zaman.
tonight, tonight when all the world's asleep.
bu gece, bu gece bütün dünya uykuya daldığında
tonight, tonight when all the world's asleep,
Uykuya daldığımda gidersin.
When I'm asleep, you can go.
Gece biz uykuya daldıktan sonra onun yanına gitmesi benim için sürpriz olmaz.
Wouldn't surprise me if she even went to him in the night... when the rest of us are sleeping.
Sonra bir süre kitabımı okudum ve uykuya daldım.
Then I read my book for a while and went to sleep.
Eve dönerken, uykuya daldın ve babamın seni taşıması gerekti.
On the way home, you fell asleep and Father had to carry you
Uykuya daldıktan sonra kendi odana git.
After he falls asleep, go to your own room.
Uykuya daldı.
He fell asleep.
Çarçabuk uykuya daldı ve çocukluğuna dönerek Afrika'yı hayal etti.
He was asleep in a short time and he dreamed of Africa, when he was a boy.
Birden uykuya daldığını sandım.
I thought maybe you fell asleep.
Sen uykuya daldığında, şu tünelden geçip gitti.
When you fell asleep, he went off through the tunnel.
İki saniyeye kalmadan uykuya daldı.
IN LESS THAN TWO SECONDS HE WAS ASLEEP.
Uykuya daldı.
Asleep.
Kötü bir rüya görüp uyandım fakat sonra yeniden uykuya daldım.
I had a bad dream and woke up... but then I went to sleep again.
Bir bardak süt almaya gittim ve içecek gibi yapıp uykuya daldım.
I went to pick up the glass of milk and I pretended to drink and fall asleep.
Uykuya daldı.
He lay down to sleep.
O uykuya daldı mı?
Has he gone to sleep?
O uykuya daldı.
He's asleep.
Uykuya daldı.
He's asleep.
Bütün dünya uykuya daldı
Though the world is fast asleep
Sonu gelmeyen gezintilerimde, 10.000 kişi uykuya daldı.
This eternity of wandering... 10,000 sleep where I walked.
Sadece derin bir uykuya daldı.
She just went to sleep.
Yeni uykuya daldı.
He's just gone to sleep.
Güzelce yulaf lapasını yedi ve hemen uykuya daldı.
She ate her gruel and is fast asleep.
- O nasıl? - Sonunda uykuya daldı.
She dozed off at last.
Uykuya mı daldın?
Did you go to sleep?
Sadece dua ettiler, daldılar yine uykuya.
But they did say their prayers, and address'd them again to sleep.
Uykuya falan mı daldın?
Hey, are you asleep or something?
Uykuya mı daldın?
Have you gone to sleep?
Hemen daldı uykuya.
He's fast asleep.
Şimdi daldı uykuya.
He's just drifting off.