Uymadı traduction Anglais
1,138 traduction parallèle
Kurallara uymadım.
I didn't go by the rules.
Bak, anlaşmamıza uymadın.
Look, you broke our deal.
Öyle dendi ama kimse bu kurala uymadı ki.
Nobody really does that!
Beni uymadın mı?
Did you not hear me?
Bu koltuk senin için çok değerli olabilir ama bu evdeki eşyalara hiç uymadı bence.
Dad, I'm sure this piece is dear to you, but I don't think it goes with anything here.
Anahtar uymadı.
Key didn't fit.
Onca yıldır sağlığım hakkında söylediğim onca şeye rağmen hiçbir tavsiyeye uymadığım için... Doktorumun dediğine göre... Lanet olsun!
At last, after all what he said on my health along the years, never to accept well the advices my specialist he says to me that I rays, I am not afraid of this, only I am afraid of annoying others.
Polis, Jackson'ın 15 yaşındaki çocuğun verdiği tanıma uyup uymadığını tespit etmeye çalışıyor. ... telefon numarası 0459299.
Supposedly, some of the descriptions given by the boy allegedly abused call 0 45 92 99.
Polis, Jackson'ın 15 yaşındaki çocuğun verdiği tanıma uyup uymadığını tespit etmeye çalışıyor.
Supposedly, some of the descriptions given by the boy allegedly abused have been confirmed.
Uymadığını göreceksin. - Peki kim yaptı?
You'll see they won't match.
Ve sen... sen hiçbirine uymadın.
And you... You followed none of them.
Tanrı'nın emrine uymadığın için günah işledin.
You sin against yourself when you don't obey God's command.
Bu şirketleri güvenli ve sorumlu bir biçimde, bizim çıkarlarımızı gözeterek... çalışmaları için zorlamalıyız, öyle ki buna uymadıklarında... kaynaklarımızı, yüreklerimizi ve zihinlerimizi geri alıp doğru olanı yapabilelim.
We have to force these companies to operate safely and responsibly with all our best interests in mind, so that when they don't we can take back our resources and our hearts and our minds, and do what's right.
Kurallarıma uymadınız, hayatınızı riske attınız... daldınız pervasız bir sefahatın içine.
You have disobeyed my orders, risked your life... plunged into some reckless debauch.
Bu benim planlarıma uymadı.
It did not fit with my plans.
- Sadece bana uymadı.
- She just didn't do it for me.
Uyup uymadığını görmek istiyorum.
I want to see how it fits.
Neden emirlerime uymadın?
Why have you not done as I commanded?
Ama şimdi cam pabucu yapıp.. .. uyup uymadığına bakmalısın.
But now, you're supposed to produce the glass slipper... and see if it fits.
Nükleer Silah Kullanımı hakkındaki kanunlara uymadığından Kaptan Ramsey'i görevden aldım.
I have relieved Captain Ramsey of his duties for acting in contravention of the rules and regulations regarding nuclear weapons release.
- Elime uymadı bile.
- It won't even fit on my hand.
Geri döndüğümde beni emirlerine uymadığım için suçlayabilirsin.
You can punish me for acting without orders when I get back.
- Aah! Tahmin edeyim, bizi kenara çektirdin çünkü... kurallara uymadığımıza dair bazı şüpheleriniz var!
I suppose you had suspects fitting our description in the area.
" Bu hiç uymadı.
" That don't match.
Bunun sizin karakterinize hiç uymadığına eminim.
This is no striking resemblance of your own character, I'm sure.
- Emirlerine uymadım ve şimdi peşimdeler.
- I disobeyed their commands and now they're after me.
Martok muhtemelen emirlere uymadığı için onu infaz etti.
Martok probably had him executed for disobeying orders.
Benim anlayışım ise, istifa edebilirsin. Ama sözleşmeye uymadığın için dava açarım.
Grasp this : you do, and I'll sue you for breach of contract!
Sanırım o gün pek sağ duyulu değildim çünkü tavsiyelerine uymadım.
I suppose I wasn't feeling very prudent that day because I ignored their advice.
Emirlere uymadık, ve bunun bedelini ödemeliyiz, bir şekilde.
We disobeyed orders, gambling it would pay off. It didn't.
Uyup uymadıklarını belirlemek ne kadar sürer?
How long will it take to see if they're a match?
ve nasıl? Bilmiyorum, Scully, ama önce ayakkabının uyup uymadığına bakalım.
- I don't know, but let's see if the shoe fits.
Onlar sizinle Ajan Mulder'ın uymadığınız kurallara uyarak çalışıyorlar.
They're following protocol, which you and Agent Mulder did not!
DeMarco'yu yakalamış. Onu bir çatıda kıstırıp vurmuş. Yönetmeliklere uymadığı için görevden alınmış.
He tracked down the DeMarco killer shot him on a rooftop, one-on-one and then was busted for actin without sanction.
Lord Hastings'in entrikalarımıza uymadığını görürsek ne yapacağız?
What shall we do if we perceive Lord Hastings will not yield to our complots?
Seni zorladığım falan yok ama neden plana uymadın?
I'm not challenging you. Why didn't you follow the plan?
Yüzü uymadı.
His face didn't fit.
Uymadı mı?
Didn't fit?
Reddederseniz arkadaşım emirlere uymadığı için ağır bir şekilde cezalandırılacak.
If you refuse... my friend will be penalized harshly for failing to obey orders.
Niye anahtarım uymadı ve niye eşyalarım aşağıda?
Why doesn't my key work, and why's my stuff downstairs?
Sanırım, biçilen donun, size uyup, uymadığını... göreceğiz.
Now I guess we get to find out whether the pants... really fit.
Senin tenine uymadı.
Not with your complexion.
Koruyucu kaplama uymadı değil mi?
The casing didn't fit, right?
Düşmana da belirmişlerdi, ve panik yapıp emirlere uymadılar ve birliğimiz güven içinde geri dönebildi.
The enemy saw them, too, and began to retreat in disorder, and my battalion was able to move back safely.
Bir anlaşma yaptık ve sen buna uymadın.
We had an understanding and you broke it.
Parmağıma uymadı ama.
It doesn't fit.
Uymadı.
It didn ´ t fit.
Manfred Bernhardt, Nazilerin saf ırk standartlarına uymadığı için öldürülmüştü.
Manfred Bernhardt was murdered because he was not wanted in the Nazi's perfect state.
Proksima'yı vermeyeceğim ve emirlere uymadığım için yargılanmayacağım.
I will not surrender Proxima or stand trial for following direct orders.
Pekala sanırım "On emir" den birine uymadım.
AII right £ ¬ the thing is £ ¬ I think I broke one of the commandments.
Bir çok zorluklar karşısında emirlerine uymadığımı bilmeni isterim. Yapmak zorundaydım
I want you to know that disobeying your orders was one of the most difficult things I've ever had to do.