Uyumalısın traduction Anglais
459 traduction parallèle
İkiniz de uyumalısınız.
You must go to sleep, both of you.
Küçüğüm, şimdi uyumalısın.
My little, you must go to sleep.
Bir süre uyuyabildiğin kadar uyumalısın.
You need all the sleep you can get for a while.
Uyumalısın.
You must sleep.
Sergei, uyumalısın.
Sergei, you must go to sleep.
Şimdi uzanmalısın,... ve uyumalısın.
Now you must lie down, and go to sleep.
Evet, evet, şimdi uyumalısın.
Yes, yes, now you must sleep.
Bence biraz uyumalısın, kendini daha iyi hissedersin.
I'd try to get a little sleep, it'll make you feel quite well.
- Biraz uyumalısın.
- You should get some sleep.
- Biliyorum ama uyumalısın. Çiçeğini rüyanda görürsün, hem de kocaman bir bahçe dolusu.
I know, I know, but you just go to sleep and then you can dream about it, and it'll be a whole garden.
Sana söylediğim gibi evi terk etmezsen gece bu odada uyumalısın.
If you won't leave the house as l- - I ask you to you must sleep in this room tonight.
Yavruyla birlikte biraz uyumalısın.
You gotta quit sleeping with that fawn.
Biraz uyumalısın.
You've got to get some sleep.
Biraz uyumalısın Matt.
You ought to get yourself some sleep, Matt.
Doktor, bence biraz uyumalısınız.
Doctor, I think you should get some sleep.
Siz de biraz uyumalısınız küçük hanım.
You should get yourself some sleep, young lady.
Uyumalısın.
Go to sleep.
Şimdi uyumalısın.
You must go to bed now.
Evet, uyumalısın.
Yes, you must go to sleep.
Şimdi yemek yiyip biraz uyumalısın baba.
Get some food and sleep now.
Geceleri biraz uyumalısın.
You ought to get some rest at night.
Çok düşüncelisin, ama artık uyumalısın, Smitty.
You'd better get some sleep, Smitty.
Bence eve gidip, uyumalısınız.
I think you should go home and sleep it off, sir.
Sadece bir dakika, sonra uyumalısın.
Now, just for a moment, and then you must go to sleep.
Bu gece havan topunu tekrar kontrol etmek istiyorsan yatıp uyumalısın.
You better get some sleep... if you want to recheck that mortar battery tonight.
Uyumalısın.
You must to go to bed.
Bak, belki de biraz uyumalısın.
Look, you must get some sleep.
Gerçekten de biraz uyumalısın.
You really must get some sleep.
Bence yatağa girip biraz uyumalısınız.
Miss Simpson, I think you should go to bed and get some sleep.
Biraz uyumalısın.
You need some sleep.
Gidip uyumalısınız Bay Leamas.
Why don't you go back and sleep, Mr. Leamas?
- Biraz uyumalısınız efendim.
You need some sleep, sir.
- Uyumalısın.
You should be sleeping.
Şimdi uyumalısın.
You must sleep now.
Tabi ki uyumalısın.
Of course you should sleep.
Uyumalısın.
You need your sleep.
uyumalısın!
You must be tired
Biraz uyumalısın.
Thank you. You ought to get some sleep.
Rahatlayıp uyumalısın.
You must relax and sleep.
Noel sabahını görmek istiyorsan artık uyumalısın.
If you want Christmas to come, go to sleep now.
- Anlıyorum ama, uyumalısın.
- I know, but you have to.
- Uyumalısınız efendim.
- You should sleep, sir.
Tekrar uyumalısın.
Until you fall asleep all over again.
Biraz uyumalısın.
You oughta go to sleep.
Nancy, bu gece uyumalısın... O beni öldürse bile.
Nancy, you are going to get some sleep tonight if it kills me.
Biraz uyumalısın.
You should get some sleep.
Yatağında olmalısın, biraz uyumalısın.
That you should be in bed, getting some sleep.
Sonra Vince kapımızı tekmeleyip bizi tehdit ettikten sonra, uyumuya gittim. Çünkü kendi kendime durmadan "Uyumalısın Balki" diyip duruyordum. Çünkü yarın, yarın mahkemeye gidip tanıklık etmek zorundasın ve gözlerinin etrafında koyu renk halkalar oluşsun istemezsin.
And then, after Vince kicked down our door and threatened us, I went to sleep because I said to myself, I said, "Balki, you should go to sleep because tomorrow, you're going to have to go to court and testify and you don't want to have those big black circles under your eyes, like..."
Yine de bir şeyler yiyip, uyumalısın.
Still, you should eat and sleep.
Sara, tatlım bence uzanıp biraz uyumalısın.
Sara, honey, I think you should lay down and get some sleep.
Çoktan uyumalıydın.
It's time you were asleep.