English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ U ] / Uyuyordu

Uyuyordu traduction Anglais

792 traduction parallèle
Bir ilişkimiz olduğunu sanması amaçlarımıza uyuyordu.
It suited my purposes to make him think we were involved.
Cesare olamaz, o sırada uyuyordu.
"It couldn't have been Cesare..." He was asleep at the time...
"Bütün dünya 4 gündür uyuyordu."
"The whole city was asleep for four days."
Tek başına. Bıraktığımda uyuyordu.
He's alone. I left him asleep.
- Hani uyuyordu?
- He was asleep.
Hayır, dadı odasındaydı. Uyuyordu herhalde.
No, the nurse was in her own room, asleep, I guess.
Muhtemelen birini ziyaret etmek geldi aklına ve giderken herkes uyuyordu.
She probably thought of someone to visit, and everyone was asleep when she left.
Otelden aradığımda hala uyuyordu.
- Very. - He was still sleeping when I called.
Uyuyordu, bana söylemeyecekti.
He was asleep, and he didn't mean to tell me.
Ama benim kararlarıma ve zevk anlayışı konusundaki görüşlerime de uyuyordu.
But she deferred to my judgment and taste.
Durun bakalım. Adam emirlere uyuyordu.
He was acting under orders.
Uşağı uyuyordu. Paris!
His valet had gone to bed.
- Çıktığımda uyuyordu.
- She was asleep when I left.
Pacifica çalılarının arkasında şu bez sandalyelerin birinde uyuyordu ve aklımdan tamamen çıkmış.
He was sleeping in one of those canvas chairs back at the Pacifica bushes and I forgot him.
- Ben çıkarken hala uyuyordu.
- He was still asleep when I left.
Karım uyuyordu. Ben de yatmak üzereydim.
My wife was asleep, sir, and I was just about to go to bed.
- Uyuyordu.
- She was asleep, sir.
İlaç zamanı geldi ama o kadar rahat uyuyordu ki onu uyandırmak istemedim.
It's time for his pill but he's sleeping so well I didn't want to wake him.
Ayakta uyuyordu.
He's asleep.
- Söyledim ya, ayakta uyuyordu!
- He's asleep, I tell you!
Cobbett'ı aramalar 2 saattir sürüyor şehir dışında, araba sürmekte olan Tom Robellos bir otostopçu ihbar etti, ve bu Cobbett'ın tarifine uyuyordu Robellos'a yolculuk etmeyi teklif etti sonra da otomobili silah zoruyla aldı ve kuzeye doğru kaçtı.
The search for Cobbett, who has been free for two hours... has shifted upstate, since motorist Tom Robellos... reported a hitchhiker, answering Cobbett's description... to whom Robellos had offered a ride... had forced him from his automobile at gunpoint and fled northward.
İyiydi Uyuyordu.
She was fine. She was asleep.
Arka verandada uyuyordu.
She was sleeping on the back porch.
Tam da benim kalıbıma uyuyordu.
It just fits my shape.
Sana söylüyorum, O üç adam da uyuyordu.
I'm telling you, they was all three sound asleep.
Yatakta, karnımda uyuyordu!
In the bed, asleep on my stomach!
Ben giderken uyuyordu.
He was asleep when I left him.
Yine yüzü dönük uyuyordu ve delikanlı yanında oturmuş onu izliyordu.
He was still sleeping on his face, and the boy was sitting by him, watching him.
- Sanmıyorum. Çoğu uyuyordu.
Most of them are asleep.
O uyuyordu.
He was asleep.
Uyuyordu.
Peacefully.
- Gece yarısı geldiğimde uyuyordu. Gitmiş ama flütünü unutmuş.
He was asleep there last night.
Uyuyordu.
He was asleep.
Uyuyordu ben çıktığımda.
He was sleeping when I left.
Bir asker, banklardan birinde tek başına uyuyordu.
A soldier was asleep on a park bench, all alone.
Hayır, takip başladığında hala uyuyordu.
No, that was still asleep when the left was chased.
Biri uyuyordu.
One of them was asleep.
"Bütün gün halıların üzerinde uyuyordu, ben de ona gasp edildiğimi söyledim."
He sleeps all day on a pile of rugs so I told him I was robbed.
Marijo bekledim ama hâlâ uyuyordu.
I waited for Marijo. She was still asleep.
Benim sözüm ona ölümüm birçoklarına uyuyordu bazıları oldukça nüfuz sahibi insanlar.
My alleged death suits too many people some of them quite influential
Şansına tüm bu zaman boyunca uyuyordu.
Luckily for you, he's been asleep the whole time.
İIk defa iniş yaparken uyuyordu.
You know, it's the first time he's been to sleep during a landing.
Aileniz uyuyordu.
Your parents were still asleep.
Ben gittiğim zaman, o hâlâ uyuyordu.
When I left, he was still asleep.
Ya da uyuyordu.
Or was.
Uyuyor ya da uyuyordu.
He's sleeping, or was.
Bıraktığımda uyuyordu.
When I left, he was asleep.
Uyuyordu.
She was asleep.
Rahatsız uyuyordu.
He slept poorly.
Boy fark etmiyordu çünkü nihayetinde her şey herkese uyuyordu.
Sizes didn't matter, because eventually everything fit everybody.
Senin tanımına uyuyordu
He fitted your description

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]