Uçakla traduction Anglais
2,214 traduction parallèle
Ailemi benden habersiz uçakla gönderin ve bana haber vermeyin, olur mu?
shiva, hold that thought. It's a really good idea. It's a really good idea.
* Çünkü gidiyorum * * uçakla *
¶ ¶'Cause I'm leaving ¶ ¶ ¶ ¶ On a jet plane ¶ ¶
* Uçakla *
¶ ¶ On a jet plane ¶ ¶
Senin yapmadığını anlayana kadar, senin 10 milyon dolarla,... uçakla dünyanın karanlık bir köşesine gitmeyi umut ediyorlardı.
They hoped that by the time we figured out it wasn't you, they'd be on a plane to some dark corner of the world with your $ 10 million.
Seni ilk uçakla, Japonya'ya geri yollarım.
I will have you on the first plane back to Japan.
Austin tüm o farklı partilerde satacağı GHB'leri uçakla mı götürüyordu?
At all these different parties, Austin flew in with a supply of GHB to sell?
İlk uçakla Tel Aviv'e gidiyoruz.
We're on the next flight to Tel Aviv.
New Orleans ne kadar, uçakla üç saat uzaklıkta mı?
New Orleans is, what? A three hour flight away?
Bu olay Jack'i duygusal olarak çok sarsmıştı. Bu olaydan sonra tüm tavrı değişmişti. Sürekli uçakla yolculuk ediyor, tekrar kaza yapmayı umuyordu.
This really emotionally devastates Jack, and this changes his entire attitude, so he starts flying again, hoping that he'll crash.
Bu uçakla gideceğiz.
This is the plane we're taking.
Benden domuz pastırması ve birayı almaya kalkarsan ben de gider uçakla bir binaya girerim.
You take bacon and beer away from me and I'll fly a plane into a fucking building.
Miami'deyse, tarifeli uçakla uçmaz.
If he is in miami, he didn't fly commercial.
Hani uçakla falan bir yerlere giderken oralarda yaşamayıp da üzerinden geçip gittiğiniz yerler vardır ya, onlardan biri işte.
You know, one of those places you fly over on your way from somewhere to somewhere else, but you wouldn't live here.
Uçakla mı inecek?
Will he travel by a plane?
Sonraki uçakla ordayım.
i will be on the next flight up there.
Evet, Los Angeles'dan geliyor. Kanal onu buraya uçakla gönderiyor.
Yeah, he's coming in from L.A. Network's flying him in.
Bir uçakla, Haru'yu kurtarmaya gidebilirim!
With an airplane, I can go save Haru!
Özel uçakla gidiyorum, Johnny.
I'm flying private, Johnny.
İtalya'ya özel uçakla gidiyorsunuz, öyle mi?
You guys are flying private to Italy, huh?
Salı akşamı uçakla yola çıkıp Roma'ya yanına gitmemi istiyor.
- He wants me to fly out Tuesday night - and join him in Rome.
Uçakla oraya nasıl gidilir bilmiyorum.
I don't know how the airlinesget away with that.
Sabah uçakla geldi.
He flew in this morning.
Bir gecede uçakla getirttim.
I had them flown in overnight.
Bu sabah uçakla döndüm, doğruca buraya geldim, onu bu şekilde buldum.
Flew back early this morning, came straight here, found him like this. - My God.
Uçakla eyalet dışına gelmekten başka şansımız yoktu yoksa Seattle Grace kesinlikle en iyi seçim olurdu.
Jumping on a plane out of state's not an option, otherwise Seattle Grace would have been the obvious choice.
Ben, özel bir uçakla gideceğim. Senin bir problemin mi var?
I will go by a private plane you got a problem?
Sonra takım uçakla ana kampa geri döndü.
So the squad was flown back to the main camp
Jackie ve çocukları ilk uçakla buradan göndereceğim.
I'll get Jackie and the kids on the first plane out of here.
- Annem ve ben bu gece uçakla gidiyoruz.
- My mom and I are catching the red-eye tonight.
Vegas'a özel uçakla gelmişiz.
Hey, a free private plane ride to Vegas.
Demek istediğim, Dr. Baboor sadece babam için, İsveç'ten uçakla nörolog getirdi. Ve babamın sağlık sigortasının, bunları karşılayacağını sanmıyorum.
I mean, Dr. Baboor just flew in a neurologist from Sweden, and I doubt he's on my dad's HMO.
Müdürüm! Yarın ilk uçakla Kore'ye dönüyorsun!
Fly back to Korea on the first flight available tomorrow.
Küçük bir uçakla Macaristan'dan kaçmak üzereyken arkadaşım tarafından vuruldum.
When I tried to escape Hungary on a private plane, I was fired at by my friend and crashed.
Vostok'a giriş çıkışlar sadece uçakla olur bu da demek oluyor ki, katil birine ulaşmak zorundaydı.
The only way in or out of Vostok is by plane which means the killer had to have access to one.
Uçakla birlikte gitmiş olmalı.
He must've gotten out on that plane.
Baban haftaya uçakla Londra'ya gidiyor...
Your father flies to London next week...
Beni buraya hiçbir şey için sürüklediniz... ve ilk uçakla geri dönmemi mi bekliyorsunuz?
You haul my ass out into the middle of nowhere... and expect me to just jump on the first plane back?
Eğer herhangi biriniz beni alt edebilirse ilk uçakla geri döneceğim.
I'll get on the plane if any one of you can take me down.
- Hayır, elbette uçakla gelmedim.
- No, of course I didn't fly.
Bir dahaki sefere uçakla gelip, beni izlersin.
Next time you have to fly out and come see me. I just...
Bu sefer uçakla gitmeyi düşünüyorum.
I was thinking of flying.
İlk uçakla Philedelphia'ya geri dönmeliydik.
I should have had us on the first flight back to Philly.
Çok hafif bir uçakla, sakatlanmış bir kar kazı sürüsünü Miami'de kışı geçirdikleri bölgeye doğru takip ediyordu.
Using an ultralight plane, he was leading a flock of disabled Canadian snow geese back to their winter breeding ground in Miami.
Benim için endişelenmeDiğer uçakla gelirim1
Do not worry about me! Get the next plane!
Bu yüzden dün geceki uçakla gel dedim işte.
This is exactly why I tell you you gotta fly in the night before.
Lüksemburg'dan kalkan 9871 numaralı uçakla.
M on Luxair, Flight 9871 from Luxembourg.
- Canıma okumak. Bir de ikinizin ilk uçakla Milano'dan gitmesini.
- My ass on a platter and both of you on the next flight out of Milan.
Epey uzakta, o yüzden uçakla gideceksin.
It's pretty far, so you're gonna have to take a plane.
Babamla ilgili hatırladığım ilk şey onun koca bir uçakla gidişi ve benim de onun ne zaman geleceğini merak edişimdi.
You know, my very earliest memory of my father was him flying away on a big plane... and wondering when he was coming back.
Özel uçakla geldin değil mi?
You flew private, right?
- Uçakla gelmedin değil mi?
- You didn't fly, did you?